"Artık, aklım kalbim kadar yormuyor bedenimi…"

ENGİN BULUT’TAN YENİ YIL DENEMELERİ

Zaman hastane koridorlarında çok yavaş, doktorun odasında ışın hızıyla geçiyor…

Asgari ücretle çalışmakla yaşamak arasında çok fark var. Asgari ücretle çalışıp emeğinin karşılığını-hakkın olanı almakla, kendini avutmanın arasında da çok fark var…

Evdeki çekyatı ısınmak için kırıp yaktım, yatma vakti gelince anladım ki, üşümek daha güzelmiş…

İnsan sıyrılamıyor lavabodan, tuvalet kağıdına gelen zamlarla alakası yoktur…

Fotoğraf makinesi+ Kalem+ Haber+ Hapis=Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü Yılı

Tutsak yazar ve karikatürist Ömer Özdurak'tan gelen şiir: Adı Saklı

ADI SAKLI

düşler kitabında
bir eski fotoğraf gibi
unutulan sararan
içine düştüğüm sevda labirenti
yalnız, kör sokaklar
kim bilir hangi asi rüzgar dolanır saçlarında
ben, bu düşte sana deli, sana divane
sensizlik kıyılarında
kelamsızlık yemini etmiş bir dengbêj
uzam ve zaman
bana cellad, bana zindan
ateş mavisi gözlerini çevir gözlerime
yoksa bu düş kitabında
bir ağaç misali

dökülür tüm yapraklarım
 
***
 

Merdivendeki İz

Bugün doğum günüm. 60 yaşıma girdim. Uzun sayılabilecek uzun bir yaş. Bir su damlası gibi. Hiç evlenmedim. Bir halam vardı, dili acı söyleyen bir halam; “evlenmemiş kızdan korkmayacaksın” derdi. Neden böyle söylediğini hiç açıklamaz, dik dik gözlerimin içine bakardı. O küçük yaşlarda korkutmuş olacak ki, takıntılı biri olup öyle büyümeye başlamıştım. Halam göçüp gitmişti. Onunla birlikte birçok sevdiğimi de… Hepsi iz bıraktı, ama en çok halam dokundu aklıma. Adeta kendisine benzetti beni, ya da ben benzemek istedim. O yıllarda beni de terapilerine götürürdü.

MERAK

Özgürlük, imgelem ve hayat arasında korelasyon vardır. Bir insanın imgelem dünyası verili yaşamı aşacak boyuttaysa özgürlüğe duyduğu tutku da o denli yakıcı olur. Şayet bunu aşmayacak düzeydeyse özgürlük derdi ve istemi de olmaz. Özgürlük itkisini tehlike gören sistem, onu törpüleme, öteleme ve yok saymaya çalışırken hayallere ipotek koyar ki kütleyi küçük dünyalara hapsedebilsin. Özgürlük arayışında ısrar edenlere karşı da cezalandırma mekanizmalarını işletir. Kriminalize edilmeye açık bırakılan özne, bıçak sırtında giden bir yaşama zorunlu kılınmıştır.

GÜNEŞE ASILAN MAHPUSLAR

" Hücre yaşamının olmazsa olmazı yarım saatlik sabah voltası ardından başlayan ve 12:00’ye kadar süren ‘sessizlik saati’ içinde yapacağı işleri gözden geçiren Tekin, José Saramago’nun Körlük ve Görmek isimli romanları hakkında yapmayı planladığı inceleme yazısı için aldığı notları tasnif etmeye başladığı anda nal seslerini andıran gürültüyle irkildi. Tekin’den önce hareketlenen Tufan: “Eyvah! Havalandırmayı atlı gardiyanlar bastı. Bir bu eksikti!” diyerek kahkahayı basınca durum anlaşıldı.