Dışarıdan içeriye mektuplar: "Sakız ağacından selam var…"

Burundaki sakız ağacının selamları var. Köklerden haberleştiği Gezi’deki çınarların sevgilerini iletiyor. Bir yakadan bir yakaya yeraltından kurdukları ağlarla birbirlerine güç verdiklerini söyleyip beni teselli etti. “Hatırla” dedi, “Sus ve hatırla, çaresizlik dışarıya mahsus, içerlerde çare tükenmez.”

 

Davet alınca içerdekilere mektup yazmak üzere, ne yazsam, nerden başlasam bilemedim. Ben içerde miyim dışarda mı, içerisi neresi, dışarısı var mı?

Dışarıdan içeriye mektuplar: "Asıl suç ne biliyor musunuz?"

Mesela asıl suç senin, Osman Abi’nin, Mine’nin, Tayfun’un, Can’ın zamanını çalmak. Zamanı çalmak deyince, zamanı aşırmak geliyor ister istemez akla. Hani “zamanaşımı” diye bir laf tutturmuşlar ya, duble suç.

Asıl suç ne biliyor musun Çiğdem?

Unutmak.

Yüzümüzün her düşüşüne bir parantez açan gülüşünü, sonra her gülüşümüze bir parantez açan kaldırdığın kaşlarını, yakamızı bir rahat bırakmayan politik doğruculuğunu, sevmeyi değme kardeşten öte bilmiş tek çocukluğunu… Bir gün seni unutursam, bir gün seni özlemezsem affetme sakın.

"Yaşasın Türk Adaleti’nin Bağımsızlığı, Tarafsızlığı:)"

“Sonra hemen hemen ayda en az iki arama, hücre dağıtılması-yerle bir edilmesi, foto albümünden fotoları “başka mahkumların fotosu yasak” deyip el koymak, yıl dolmadan bloklararası yolculuk. 2022 Ocak ayında buraya sürgün edildim, 6 kez hücre değişikliği yaptırdılar… Malum tasarruf çağındayız, bütün eski kameralar sökülüp yeni mobese tipi kameralar takıldı, tamirat, boyası vs. vs.

26 yıldır tutsak olan Ayhan Kavak yazdı: "Ne yazık ki senin kitabını alamadım sakıncalıymış."

“. Bizim ellerde değişen bir şey yok. Tahliyesi gelen canların bir yıl uzatma almaları sürmekte. En son birlikte havalandırmaya çıktığımız M. Ali Taşlı arkadaşın da bir yılı uzatıldı. Hasılı otuza bir yıl daha eklendi. (...) Yolladığın üç kitaptan ikisini alabildim. Aslında yazdığın son kitabını da alır, tanıtımını yaparım diyordum. Ne yazık ki senin kitabını alamadım. (sakıncalıymış).…”

Ayhan KAVAK

Ereğli Yüksek Güvenlikli Hapishanesi B-1-18

Ereğli/KONYA

30.12.2024

Hasta Tutsak Erol Zavar'dan 2025 Dilekleri

 

Merhaba,

 Şu an her yerde gerici kapitalist rejimler dünyayı cayır cayır yakıp insanlığı ön görülebilir bir sona doğru sürüklüyorken; bu cehennemden en çok acı ve gözyaşı işçilere ve emekçi halklara düşüyor. 

 Ancak yine de umudumuz var, yarınlar adına 2025 umutların mutluluğa dönüştüğü bir yıl olsun; 

diyerek yeni yılınızı kutluyorum. 

 Dostça selamlar

Erol ZAVAR

"22.12.2024

F Tipi Hapishane A-Tek-7

BOLU

Hasta tutsak Metin Turan'dan 2025 Dilekleri

“Düşünmeden, acımadan, utanmadan

Kocaman yüksek

duvarlar ördüler dört yanıma

Ve şimdi oturuyorum böyle

yoksun her umuttan

Beynimi kemiriyor bu yazgı,

hep bu var aklımda;

Oysa yapacak onca şey vardı dışarıda.

Ah, önceden fark etmedim örülürken duvarlar

Ama ne duvarcının gürültüsü

ne başka ses,

Sezdirmeden

beni dünyanın dışında bıraktılar.”

Antalya hapishanesinden mektup var: "Gökyüzüne, aya, yıldızlara bizler için de bakın!"

Merhaba

(...) İçeride ve özellikle tekli hücrelerde (ve şu anki S Tiplerinde) hafıza gidiyor. En son size burada yaşanan hangi durumları aktarabildim cidden emin değilim!

              Hafızamdan dolayı tekrara düşersem şimdiden anlayışına sığınırım, yazmak için en “uygun” dili seçmem gerekir. Nitekim yazdıklarımı süzgeçten elemeyince çıkışı olmuyor. 

"Normal hastalıklarımız için revir yok! Hücreye götürülmek için revir var."

“Hasılı burada sıkıntılar çok. Kalem ve kağıt da yetmeyecek. Şimdi burada hiçbir sosyal aktivitemiz yok. Günde 1,5 saat havalandırma. Haftada 1 saat spor! Bu 1 saat spor 45 dakikaya indirildi! Ayrıca her hafta da uygulanmıyor! Yani ayda eskiden 4 saat bir yapay sahaya çıkartılıyorduk. Küçük, altı plastik çimden oluşan, kalesi bile olmayan bir saha! Şimdi ayda 3 keze indirildi. Süre de 45’er dakikaya indirildi. Yani ayda toplamda 2 saat 15 dakika spor yapabiliriz! Başka hiçbir aktivitemiz yok. Günün 22,5 saatini küçük ve dar bir hücrede geçiriyoruz!”

Ahmet Şık Şık, Can Atalay'ın mektubunu mecliste okudu: Hapishanede unutturmak istiyorsunuz

Can Atalay, Meclis Genel Kurulu'na cezaevinden mektup gönderdi: "Biliyorum hatırlamak istemiyorsunuz. Yok sayarak, hapishanede unutmak ve unutturmak istiyorsunuz."

“Bu ülke bir Anayasa’ya göre mi yönetiliyor?” diye soran Atalay’ın mektubu şöyle:

“Biliyorum hatırlamak istemiyorsunuz.

Yok sayarak, hapishanede unutmak ve unutturmak istiyorsunuz.

Buna rağmen Hatay halkının oylarıyla seçilmiş, sizlerden hiçbir farkı olmayan bir milletvekili olarak size Silivri Cezaevi’nden sesleniyorum.

"Biz devrimci tutsaklar da umudumuzu koruyup güzel günlere dair düşlerimizle direnmeye devam ediyoruz. "

“Bana gönderdiğiniz üç kitabı aldım, bu güzel paylaşımınız beni çok mutlu etti, teşekkür ediyorum. (…) Sizin gibi devrimci aydınlarımız olduğu sürece bilinçlenmeye, öğrenmeye ve ışığın gelen tren ışığı değil, umudun ışığı olduğunu mutlaka göreceğiz. “

Fehmi KARAMAN. 1 No’lu F Tipi Hapishane C-88. TEKİRDAĞ

***

Merhaba Değerli GÖRÜLMÜŞTÜR Ekibi,

Müebbetlik tutsak Mehmet Yamaç'tan 2025 dilekleri

2025 yılı baskının zulüm ve katliamların olmadığı tüm ezilen halkların sağlıklı eşit ve özgür bir yaşama vesile olmasını temenni ediyoruz. 

                Sarsala we bi dilo can piroz be. Sevgi ile umut ve dirençle kalın. Devrimci selamlar saygılar. 

Mehmet YAMAÇ. Akçadağ T Tipi Hapishanesi B-A-Tek 11. MALATYA

*** 

Tek kişilik hücrede tutulan Zeynep Avcı'dan gelen mektup ve 2025 dilekleri

Sınırların yeniden çizildiği yeni bir zaman yaşıyor dünyamız, dilerim bu sınırların çizimiyle daha fazla ölümlerin yaşatılmamasıdır. Toprak kana doydu, gözyaşlarına doydu! Barış içinde yaşamayı öğrenir dilerim insanlık… Dünyada en büyük engel sevgisizlik ve dilerim 2025’te bu sevgisizliğin biteceği yılların ilki olur, bu şekilde yaşamayı da unutmaz insanlık…

                Sağlıklı, mutlu yeni yıllar diliyorum. 

Dışarıdan içeriye mektuplar: Sevgili içeridekiler, sesiniz dışarıdakilere enerji veriyor

Yaklaşık iki aya yakın bir süredir Açık Radyo’da Franz Kafka’nın 100’üncü ölüm yıldönümü dolayısıyla onun başyapıtlarından Dava romanı günlük “tefrika” halinde seslendiriliyor. Yalnızca 100’üncü yıldönümünü anmak için değil, kitabın ilk yayınlanışından tam 100 yıl sonra, insanlığın bugün içine sıkıştığı evrensel kâbus halini o olağanüstü öngörüsüyle “resmetmeyi” başardığı için de!

Kitabın çevirmeni Ahmet Cemal, önsözünde filozof ve aktivist yazar Albert Camus’un “Ne Kurban Ne de Cellat” adlı denemesinin başında “Korku Çağı” başlığı altında şu düşünceleri dile getirdiğini yazıyor:

Tutsak hekim Ayhan Kavak'a yolladığımız yasal kitap "tehlikeli" diye verilmemiş...

18.11.2024

Kekê Adil Hocam’a,

Selam, sevgi ve saygılarımla merhaba. Uzaklara Bakamamak adlı yeni tiyatro oyunuyla alakalı ve Erdoğan arkadaşın sergi izlenimi yazılarını içeren mektubunu aldıktan sonra Ümran arkadaş ile ilgili anısına yolladığın kartı aldım. Değerli bir dosttu Ümran Düşünsel. Nasıl bir kader ki fotoğrafa şiir yazan Şemsettin Özer arkadaş da kanser olduktan sonra dışarı çıkmıştı. Umarım yaşıyordur Şemsettin arkadaş. Son safhaya geldikten sonra bırakılmıştı…

"Penceresi ince gözlü elek teller ve parmaklıklarla kapatılmış olan kuyunun dibinden gökyüzünü ancak ince bir şerit olarak görebiliyorum. "

“12 Kasım 2024 günü Kırıkkale F-Tipi Cezaevi’nden şu an tutulmakta olduğum adeta kırk metrelik devasa bir dikdörtgen kuyuyu andıran İzmir Buca Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne getirildim. Birlikte kaldığımız kardeşimden koparılmış olmak başlı başına bir zorbalıkken, asıl olarak ailemizi-sevdiklerimizi hedef aldıkları kanısındayım. Ziyaretimize gelmekte zorlanan ailemizi çaresiz bırakmak maksadıyla düşünüp taşınmışlar, bizi ayırarak olabildiğince uzak bir cezaevine sürgün etmeyi uygun görmüşler belli ki!”

" Ya ilaçlarla zombi gibi “yaşayacak”sınız ya da direneceksiniz. Başka bir yol yok!"

Merhaba

              Size İzmir/Buca 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden yazıyorum. Hapishanelerden sıkça aldığınız mektuplardan birini daha okuyacaksınız. 

              Adına Kuyu Tipi Hapishaneler dediğimiz; Yüksek Güvenlikli Hapishanelerden birinde altı ay kalmış biri olarak size yazıyorum. Kuyu Tipi Hapishaneler tecridin koyulaştırıldığı tabutluklardır. 

"Bulunduğum ortam da tıpkı tiyatro oyununuzdaki gibi “uzaklara bakamıyorum”

“Bulunduğum ortam da tıpkı tiyatro oyununuzdaki gibi “uzaklara bakamıyorum” ama en azından kitaplar sayesinde düşleyip hayal ederek uzak gibi görülen özgürlüğü, umudu, güzel günlerin aslında çok da yakın olduğunu görebiliyorum. “

Resul METİN

Batman Kapalı Hapishane Beşiri/BATMAN

***-

Merhaba Adil Bey;

Hapishane kantininde fahiş fiatlar

“Söylediğim zorunlu ihtiyaçlar, masa, sandalye, battaniye, yastık, yatak, çarşaf, nevresim vs. bana “kantin listesi vereyim, yarın sayımında istediklerini yazarsın” dedi. Bir süre sonra listeyi bırakıp gitti. Listeyi inceledim. Zorunlu temel ihtiyaçlarımı (ketil vs. dahil) 15-20 bin TL. tutuyor. Orada kalıcı olmadığımı bildiğim için sigara, su bir de yastık yazdım. Başka bir şey yazmadım. Düşün Nevresim takımı 300-600 TL. Yüzü olmayan tek yastık 200 TL. Kaldı ki kantinde satılan ürünlerin çoğunluğu yani açık cezaevlerinde iş yurtlarınca Adlilerin çok çok ucuz iş gücüyle üretilen ürünler.

Resul Kocatürk sürgüne yollandı

İnfazı yakılan, 31 yıldır hapishanede olan hasta tutsak Resul Kocatürk sürgüne yollandı. Konu ile ilgili yakınından gelen mesajı paylaşıyoruz:

"Resul'ü geçen hafta çarşamba günü sürgün olarak Buca Yüksek güvenlikli hapishaneye sevk ettiler.

Kuyu tipi dedikleri türden. Sürekli ışıkla durup günde yalnızca 2 saat havalandırmaya çıkardıkları Tek kişilik hücrelerde kalacaklar. Kalan günlerini o hücrenin içinde tamamlayacak.

İçeride 30 yılı dolan tutsaktan mektup var: "bu soğuk duvarlar arasına sıcak bir el gibi uzanan çabanız, hesapsız katkınız için teşekkür ediyorum. "

“21 Kasımda 30 yılım doluyor, hayırlısıyla çıktığımda bu sanatsal çalışmalara dahil olacağım. Kitap ki barıştır, kitapları ne kadar çoğaltabilirsek, kötülüğü o kadar azaltabileceğiz.”

Abdullah Öngüllü

04.10.2024

Merhaba Sevgili Adil Okay Hoca, 

"21 yıl neredeyse doldu... Eşim görüşüme gelirken bir trafik kazası sonucu yaşamını yitirdi. "

,

              Merhaba. 

Satırlarıma başlarken iyi ve sağlıklı olmanızı diliyorum. Ve tüm çalışmalarınızda üstün başarılar diliyorum. Daha önce sizlere bir name yollamıştım. Ardından ailem tarafından o namenin sizlere ulaşıp ulaşmadığını öğrenmek amaçlı bilgi istedim. O name sizlere ulaşmış dediler, yalnız bulunduğum koşullardan dolayı bazen iletişim sorunu yaşıyorum.