Mahsus Mahal'in 19. Sayısı Çıktı
Mahsus Mahal’in 19. sayısı çıktı dergiye ulaşmak için tıklayın…
Mahsus Mahal’in 19. sayısı çıktı dergiye ulaşmak için tıklayın…
Güneş köreliyor
bulutların arasında
ışığa hasret ölüyor
kelebekler
Umuda (…) ışık
Yüreğim örseliyor
yağmurlu mevsimleri
yağmurla emzirilir
mavi çiçekler
Yarının ışığında
düşüm şafağa dayanır
hülyasındayım sevdanın
şafağın dudağıyla
türkü söyleyin
çocuklar
Dağlarda çiçekler açsın
kanatlansın mavi
kelebekler
Öykü'nün
gözlerinde yüzüyorum
gözlerindeki aydınlık
karanlığı öğütür
bakışları eladır
yalan söylemez
henüz bitmedi bu şiir
neden gidiyorsun
yağmur yağmur ağlarken kalemin
beni hüzün aldı
beni keder...
kırgın ve yaralı kaldı imgelerin, ah...
dön çocuk
aşktan, siirden kokuyor gecenin
dolunay bir garip titreşir
suyun teninde
bütün kızlar sarhoş
saçı başı dağınık en mahrem sırlarım
kibrit çaksan
fitil fitil tutuşur, ah...
dön çocuk
biraz yardan
biraz senden konuşuruz
Düşlerini ıslatan yağmurlar,
Ömrümüze inen ayışığı,
Saçlarına taktığın yıldız buketi...
Hepsi burada!
Hey badem gözlü kız,
Sen neredesin?
Bak dağlı çocuklar tutuşmuşlar.
Sen de gelmez misin?
Bu sabah erken uyandım,
Ve “Zülfü kaküllerin amber misali”yi
dinledim.
Hazırlayan: Hasan Şahingöz, 1 No'lu F Tipi Kapalı Cezaevi TEKİRDAĞ
Tüm sayıların PDF biçimine buradan ulaşabilirsiniz.
Tek tek sayılara aşağıdaki sayfalardan ulaşabilirsiniz:
ÖYKÜLENME
Sıcak ekmek
Ve taze düş aldım sana
Biri emek
Ve ateş kokulu
Biri haylaz mı haylaz
Biri kavruk yüzlü
İşçi yoksulu
Biri uslanmaz mı uslanmaz
Sıcak ekmek
Ve taze düş aldım sana
Biri açlığımı fısıldar
Diğeri ise en zifiri gecede
Yıldızlar düşürür aklıma
Ozan Veli
(Adres: Resul Sarıgül F1 cezaevi. C.31. Hacılar− Kırıkkale)
Kocaman Yürekli Çocuklar
Serkan Kaya
Varoşların asi çocukları
Gözlerinde inanç sevgi ve umut
Yaşanacak bir dünya şiarıyla
Sarıldılar yaşama
Çetin yollar bekle onları
Bir ellerinde kitap
Diğerinde parke taşı
Ve kocaman yürekleri
Serkan Kaya
1 nolu F tipi hapishane
3−1−6−52 Sincan/ Ankara
Çocuklar Birer Yıldız
Kamil Turanlıoğlu
Gökyüzü özgürlük mavisi
Çocuklar birer yıldız
Koşuyorlar çıplak ayaklarla
Özgürlüğe
Maviye…
KAMİL TURANLIOĞLU
1 nolu F tipi hapishane
3−1−6−52 Sincan/ Ankara
AY IŞIĞI SOLUMALARI
Sinan Bülbül
Sevgilim
Yaşama nereden başlasam
Orada senden çoğalıyorum
Bu tutsak dilimi karartmalı gecelerde
Gözlerine düşmek istiyorum
Sevgilim
Bizim diyarlarda sevmek ölüm
Sevda intihar
Yarenlerin aşklarına kan karışır
Aşk tutsak düşer aşiretlerin sürek avcılarına
Sevgilim
Bu bir ayrılık mektubu değil
Zamansız vedalar korkunun esiri
Yeni ortaçağa uyarlanmış eski bir masalım
Aşka zaman ayırmalı
İbrahim Şahin
Uykularımdaki geceyi sildim
Düşleri gözlerimden
Sil yaşlarını
Bak kaç zaman oldu
Gözlerinsiz yaşıyorum
Ne zaman fark ettiysem
Hırçın bir sevdaya düştüğümü
Ve anamın gözyaşlarını
Akdeniz’den taşıdığını
Anladım ki bütün nehirlere
Bu kentin yalnızlığı düşmeyecek
Seni seviyorum diye
Kıskanıyor beni akşamlar
Ey sabahın kızı
Beni onların ellerine
(Beni gecelerin karanlığına)
7 Haziran 2012
ÜŞÜTEN DÜŞLER
Gecenin düşler üşüten bir vaktinde,
tüm şehir uyurken,
çok uzak diyarlardan
bir selam alıyorum sımsıcak.
Düşünülüp de yazılamayan sözler
geçiyor gözlerimin önünden bir bir.
Sonun getiremediğim şiirimse
hala aynı yerde...
Yangın büyüyor,
ismini hatırlamakta zorlandığım
bir enstrümanın yanık melodisi doldurur odayı.
Ses yoktu, ten çiçeksiz, oyun büyük.
Gölgesiz giden, genç benizli,
ÖYKÜ'YE 1 MAYIS ŞİİRİM
Hey sen!
Kapatma güneşimi
Bırak biraz ısınayım.
Bırak aydınlığı göreyim
Sevda türküleriyle canlanayım
Hey kalk!
Kalk ölüm zamanı değil.
Bak güneş doğuyor,
ısıtacak yarınların çocuklarını.
Toprağa sarılma zamanı değil,
devrim türkülerini haykırma zamanı.
Bakma öyle melul gözlerle
Yere düşmüş bedenime.
Sen baktıkça üşüyor bu can, bu beden.
Hey sen!
Kapatma toprağı üstüme.
Güneş doğacak elbette...
Yüreğimin prensesi sevgili Öykü merhaba!
HÜCREM
Sahipsiz
Soğuk, nem kapan hücremde
Bir ben varım
Anafora yakalanmış düşleriyle
Bir de
dün gece çizdiğim
boyacı çocuk var...
Öylesine masum
boynu bükük
bana bakıyor...
O an çocukluk düşlerime dalıyorum.
Acıyor her yanım
Ansızın vurulmuştu
yüreğimde büyüttüğüm uçurtma...
Yine el konulmuş
Yalnızlığımı paylaşan
hücreme renk katan
nağmelerim
“Yasak!” diye...
Hep canları anımsıyorum
Yürüdüğün dağdır, taşıdığın candır
Can ile sevmeden serdar olunmaz
Ol cihanın içinde damarda demdir
Demini dökmeyen sevdakâr olamaz
Sevdakâr kavgada karar kılandır
Ol kavgada server olandır
Kâh nefeslerde, kâh hünerdedir
Gönülden gönüle akmadan olmaz
Sözümüz ey can sanadır
Sevdakâr olanın gönlü Cihan'dır
Cihan'da beyler, ağalar sana düşmandır
Gayrı kul olmak insana yaraşmaz
ALİ BABA ARI
Değerli Can Yeğenim Öykü Can’a
Öykü’ye
Küçük yüzünde polen yağmurları
Saçları gelecek hayat sarmaşığı
Suskun çığlıklarla çıplak bayırlar boyu,
Yaşlı, kuru, yapraksız ağaçlara
Su taşır gözlerinde...
Ve...
İner pencereme gece mavisi
Ay ışığı düşer hücreme
Bir dünya aranır yarına,
Büyür yavaş yavaş
Islak, buğulu, derin...
Bir çiçek açar birdenbire
Aydınlık, sıcak apak....
Siyah Salı bir gül değer alnıma,
Tutuşur şafağın masum bağrında,
Işıldar yavaş yavaş