Bu gün müebbet hapse mahkum edilen sosyalistlerden Naci Güner'in faksı

Görülmüştür ekibinin notu: Naci Güner ve birlikte yargılandığı 7 sosyalist haklarında hiç bir delil olmadığı için tahliye beklerken müebbet ve 3 bin yıl hapse mahkum edildiler...

22 Ekim 2013

Merhaba Sevgili Adil,

23 Ağustos'da gönderdiğin faks ile 1 Ekim'de gönderdiğin Kart'ı aldım. Ama, sevgili Öykü'nün "el emeği göz nuru" mendilini alamadım. Zarf üzerine, "1 adet mendil emanet eşya birimine teslim edilmiştir" yazmışlar!

Fadime Özkan Gebze hapishanesinden yazıyor...

“Hapishane cephesinde ise pek yeni bir şey yok. Önceden de yazmıştım temel sorunlarımızdan birisi hastaneye giderken asker nezaretinde arama dayatılıyor. Bunu da biz kabul etmediğimiz için hastaneye götürülmüyoruz. İdarede bizleri oyalayıp duruyor. Bazen ara formüllerle geçici çözümler üretiyorlar akabinde yeniden aynı sorunu tekrar tekrar karşımıza getiriyorlar.”

FADİME ÖZKAN

Kadın kapalı hapishanesi A 10

Gebze- Kocaeli

***

9 Ekim 2013

Merhaba Sevgili Dost,

Giresun zindanında yatan Resul Kocatürk'ten öykü tadında bir mektup

"Genç insanın özgürlük serüveninden çiçeklerimizi sorumlu tutmuş olmalılar! yoksa niye onlara yönelsinler öyle değil mi? Ardından sazımıza, gitarımıza yöneldiler. Belli ki onların duvarlar içinde "dile gelen" farklı bir yaşam ya da yaşam kaynağı olduğunu biliyorlar! Amma lakin yağmura el koyamadılar, yaşam özüne dokunamadılar..."

22 Eylül 2013

Sevgili Adil Merhaba

Tutsak yazar İbrahim Şahin'den mektup var

Sevgili Adil Can Merhaba

Sana selamlarımı gönderiyor dostlukla sarılıyorum. Umuyorum iyisindir. Sonbahar yağmurlar ve soğuklarla geldi. Bu kadar hızlı bu kadar keskin mi olacaktı. Bedenimiz üşüyor. Adı sonbahar ama bize kış görünüyor. ( Bir garezi yok ya?) Bu yüzden kışlıkları da giydik çaktırmadan. Bence bütün bunlar denizlere uzak konulduğumuzdan oluyor. Mesela şöyle Akdeniz'e yakın olsak, şöyle tuzlu meltem kokusunu, tantuni, şalgam ve bicibici kokusu duyuyor olsaydım, bu mevsim beni bu kadar ırgalamayabilirdi.

Jin, Jiyan ve Elif

Elif İçin… 
 

Jin, Jiyan ve Elif

Kumru gözlerine mahpusun hüznü düşmesin. Bol keseden savurdukları adalet tohumunu biz suladık. Elbet birgün filiz verir. Sen, havalandırma avlusunun esintisine bırak kadınlığını. Ondan öğrenecek çok şeyimiz var.

Ergül Çiçekler İzmit cezaevinden yazıyor

Merhaba Değerli Dost

Yolladığın dört kitabı aldım teşekkürler. Hemen cevap yazıp kitapları aldığımı söylerdim ama sizden mektup gelir diye bekledim biraz bu nedenle geç kaldım... Biz tutsaklar için böyle dışarıdan kitap yayın alabilmek değerli dostların, yoldaşların bunları yollaması çok önemli. Ne de olsa devrimci tutsaklar açlık grevlerinden dolayı açlığa ve acılara baskılara karşı antrenmanlıdır ama kitapsızlık işte alışması imkansız olan şey...

Tutsak Gezi direnişçisi Mehmet Barışcan Yalçın'ın mektubu...

5 Temmuz 2013 günü sabahın ilk ışıklarıyla Manisa Soma’daki evimi, Özel Timler, TEM’ciler ve bir sürü sivil polislerin olduğu 30 kişi oturduğum apartmanı bastı. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşan ailem hayretler içinde kalmıştı. Ama İzmir’deki Gezi eylemleri gözaltım sonrası herkese bizi tekrar alacaklar demiştim. TEM’den çıkarken memurlar sırıtarak, yakında görüşürüz demişti çünkü. Evimde yapılan arama “saçmaydı”. Nedeni evim neredeyse hiç aranmadı, sadece bacaların üzerinden bakıldı.

Serkan Kaya Sincan hapishanesindeki sorunları yazmış

“Bulunduğum hapishanede şimdi yeni bir "paket açıldı" artık sürekli 24 saat gözetleneceğiz, ve kamera için duvarları deldiler bu da demokratikleşmenin bize yansıyan tarafı oluyor. Tüm hapishanelerde bu uygulama yapılacakmış ve daha ne için takılacağını söylememektedirler. Bu konuda gerekli işlemleri yaptık ve yinede yapacaklarını söylüyorlar, bize de her zaman olduğu gibi Ahmet Arif'in dediği gibi "direnmek kalıyor" ve ustalarımızdan öğrendiklerimiz, yaşamımızın her anına yayacağız.”

Çok sahiplenmeden,

Ressam Ahmet Bilge deniz kabuklarını almış

8 Eylül 2013

Sevgili Adil hewal

Dilerim iyisiniz. Mektubunu, içindeki deniz kabuklarını, öykü'ye ait bir resim ve bir kart ile birlikte aldım. Öykü'cük büyümüş mü ne! Bakışlarındaki ifadelerde bile bunu görmek mümkün. Deniz bize uzak. Mersin ve İstanbul'a gidişlerimde görmüştüm. Bende bıraktığı köklü bir anısı yok anlayacağın. Buna rağmen o kabuklar çok iyi geldi. Sevindim. Ne de olsa doğadan parçalar. Bilirsin, cezaevinde en çok doğaya ait şeyler izleniyor. Doğal olan her şey güzel aslında.  Suni olan davranışlar sevilir mi hiç.

Ressam Mahmut Ulusan'dan bir mektup ve bir resim

21 Eylül 2013

Sevgili Adil

Eşek 7 çeşit yüzme bilirmiş, ama suya girince hepsini unuturmuş!.. Bende kağıt - kalemi önüme alınca aklımdaki her şey uçup gidiyor. Geriye, her zamanki gibi, böyle mektuba bodoslama dalma şıkkı kalıyor... Oysa neler neler kurguluyorum öncesinden yazmak için. Onlardan birini bir hatırlasam " mektup " işi tamamdır halbuki. Kimbilir, belkide aklımın bana yaptığı bir iyiliktir bu, ille de ne yazacağımı kurgulamamam gerektiğini söylüyordur aklım bana. Bir "akıl"'dan söz edilecekse tabi!

Tutsak Salih Sarıkaya ölüm orucuna başladığını bildirdi

Tutsak Salih Sarıkaya, Görülmüştür Ekibinden arkadaşımıza yolladığı mektupta, bulunduğu hapishanede kendisine yönelik baskı ve keyfi uygulamalar karşısında "Ölüm Orucu"na başlayacağını bildirmiş. Konuyu İnsan Hakları Örgütlerine ileteceğiz.

Mektubu ektedir.

Salih Sarıkaya

T Tipi Kapalı C. Evi

Üst Tekli 5 Karabük

Utku Kalı'dan: "Herkes Her Şeyi Hatırlamalı!"

Hiçbir şeyi unutmak istememiştim ben. Hep hatırlamak, hep hatırlamak! Bellek, o ne güzel, ne müthiş sözcük! Ama bellek, beden yazısı, bedenine kayıtlı ve sınırlı, ne yazık ki, evrenin ve insanın tüm tarihini kapsamayacak kadar sınırlı!

Hiçbir şeyi unutmak, unutturmak istememiştim ben. Herkes her şeyi hatırlamalı! Tıpkı o pankartlardaki gibi, '...unutulmadı, unutulmayacak!'