Şiir

EBEM KUŞAĞI

 

Geceyi pusatlayanlar

Ellerinde taşıdıkları

Meşale olmuş yürekleriyle

Geliyorlar.

İsteyene

Bir tutam ateş

Bir çakım ışık

Bir dünya aşk

sunuyorlar

Canlarını verdikleri gibi.

Geceyle pusatlananlar

Yıldız yalımından yaldızlarla

Yol almaktalar

Alınları açık

Ufka kitlenmiş bakışlarla

Yağmur altındalar

Göğün ışıkları

Göz bebeklerinde yanana değin.

Sonrası rengarenk ebemkuşağı…

AYHAN KAVAK

HAPİSHANEDE

Hapishanede,

beton duvarlar, demir kapı

ve demir parmaklıklar olabilir

seni kuşatan;

 

ama unutma!

pencerenin önünde,

üstelik bir poşetin içinde,

boy verebilir yeşil bir soğan.

 

Topraktan biter gibi,

güneşe güler gibi,

açıp yapraklarını, hayatı kucaklar gibi,

betonda da boy verebilir

çayır çimen ve bir papatya.

 

Gagalarında renk renk çiçeklerle,

Sabah akşam dillerinde türkülerle

senin pencereni,

her yıl yuvaya dönüştürebilir

BÜNYAN HAPİSHANESİNDE YAZILAN İKİ ŞİİR: BEN BİR EZİDİYİM - BARIŞ YEMİNLERİ YAZARIM

29.12.2021

BEN BİR EZİDİYİM

Ezidiyim,

Şengalde bir dilin çığlığıyım

Katile haykırış savuran,

bir kadının çocuğuyum.

Göçüm, yabancı şaşkın insanlara.

İnancım vatanımdan uzak,

bir savaşta parçalanıyor.

 

İnsanlık önünde,

kadınlara ölümden beter pazar kurulmuş.

Çocukların tenlerine yapışan

ana göz yaşı var,

Kaynıyor yer gök sinemde.

 

Dünyanın bir filmi değilim,

Kirli eller altında esaretim dünyaya.

Cesetler üstünde uykuluyum,

Bolu Hapishanesinde kalan Zana Mazak'tan şiirler

BAZEN

Bazen öyle bir acır ki için

ne yapacağını bilemezsin

bir yanın volkan gibi patlamak ister,

öbür yanın yedi kat yeryüzü olup

üstüne çöker

***

TELAŞE

Su gibi akıp gidiyor zaman

bir deli küheylan gibi koşuyoruz ardından

hep bir telaş hep bir karmaşa

ne kendimizden bir şey anlıyoruz

ne hayattan

***

SEVMEK

Peygamber sözüdür bu,

aynı zamanda Allah’ın emri

“Benim sizi sevdiğim gibi

siz de birbirinizi sevin”*

*Hz. İsa

***

DOST

"Herkesin kendi renginde yaşadığı bir dünya dileğiyle yeni yılınızı kutluyorum..."

06.12.2021

Sersal Piroz be!

Bakarsın bir sabah

Büyüğü “devlet dersinde öldürüldü”

Küçüğü aile dersinde

Ortancası örgütten bir ömürdür

                        cezaevinde

boyuna sırıtıyor yetkili çakallar

dağ dağ büyüyor öfkeler

olmaz değil, bakarsın bir sabah

deli bir çığ kopar her yandan

bütün hırsızlar altında kalır

emek, irade, ömür hırsızları

sevinç, ümit, anlam hırsızları

Ekmeğin Bedeli

Buğday ve suydu

Şimdiye dek ekmek

Oysa kaç kurşun sıkıldı,

Kan bulaştı

Ona ulaşmak isteyen çocuklara

En şanslısı sıcacık, mis kokusuyla

Isırırken koca koca

Berkin koşarak, kahkahalarıyla

İçinden geçti.

Arkasından iki fırıncı arkadaşı

Buğday ve suyu bulaştıracakken

Ekmek daha da ağırlaştı.

Gözyaşları, ağıtlar

Kurşunlara ve kana karıştı.

Cizre’nin sokaklarında

Vurulurken çocuklar

Ekmek

Buğday ve su olmayı

Çoktan bıraktı.

Geriye, yüreklerde geçmeyen acılar

UMUT ÇIĞLIĞI

Saat kör geceyi vururken,

Hüzünlü bir şarkı yuvalanır dilden öteye.

Açılır şimdi mazilerin vanası aheste aheste.

Ne kadar güzeldi dağların eteğinde dinlediğim kaval sesi.

Ovaların yeşilimsi halısında, kokladığım papatyalar,

Peki ya ay ışığında koştuğum sokaklar

Arşı yaran körpe türkülerim…

Katre katre dökülür suskun gözlere

Özlem nedir? Sıla nedir? Hasret nedir?

Zindan kördür, gecesini şiir aydınlatır

Dökülür işte birkaç dert u cefa

Ne yazık ki işitmez zebani duvarlar

Ağlar dururum. Bu bir itiraf olsun

Adnan Öztel Şiirleri: "ZİNDANLARDAN HAYKIRAN ŞİİRSEL ESTETİK"

 

“Şiirin duyarlıklarından

soylu tatlar alabilen insan,

gerçek bir şairdir.”[1]

 

Berrin Taş, “Düş gücü dünyanın seslerini dört duvar arasında çoğaltıyor,” diye betimliyor Onun şiirini…

“O da kim” mi?

Adı Adnan Öztel; çok uzun süredir - yıllardır diyelim!-; Tekirdağ 1. Nolu F Tipi Hapishane’sinde (C-96) “Estetik”e[2] kafa yoranlardan…

25 Yıldır tutsak olan Hakkı Ay'dan şiir

EŞKAL

Bir yar sevdim, anlatamam.

Buğday saçlı,

gül yanaklı,

yosun gözlü…

 

Bir zalimin eline düşmüş,

her günü işkence, işgal…

Saplantılı bir sabrı var; taşı çatlatır orta yerinden.

İki de çocuğu var ki: nur topu…

 

Biri hırçın, hışmına dağ dayanmaz.

Diğeri ağır başlı,

derin…

derin…

 

Bir yar sevdim, endamına adaklar verile.

Gül memeleri var, yamaçları kar beyazı.

Bir de aşıkları var.

Bir bakışına can veren…