"İnsanın ölümsüzlük tutkusu hiç bitmeyecek anlaşılan. İnsanın hiçliğe, yokluğa karşı mücadelesi. Küçük bir sembolle bile olsa hiçliği yenmek istiyor. Mumyadan fotoğrafa kadar uzanan ölümsüzlük mücadelesi de bundan olsa gerek....
Kuşkusuz siyasetsiz de sanatsız da olmaz. Hangisine öncelik tanıyor Kundera? dedim. Cevabı hoşuma gitti. “Yaratım yönetimden, sanat siyasetten yücedir” deniyordu. “Ölümsüz olan ne savaşlar ne de kral balolarıdır, yapıtlardır.” diye devam ediyordu."
***
06.06.2016
Sevgili Adil Abê,
Dilerim iyisin. Gönderdiğin dergileri birkaç gün önce aldım. İlgin ve duyarlılığından dolayı çok teşekkür ederim.
Penguen'in gönderdiğin sayısındaki espriler kaliteliydi gerçekten. Bazen gelen mizah dergilerine bakıyorum; zorlama ya da cinsel konular ön planda. Bu sayıda zekice espriler vardı. Asıl ilgimi çeken ise Çini kitap oldu. İlk defa görüyorum. Hepsini okuyamadım ama senin yazınla birlikte iki yazı okudum. Birazda taradım. Çok güzel; bilgi ve düşüncenin yoğun olduğu bir dergi. Yani beğendim. Avon Raunzin de benim için yeni. Herhalde internetten indirmişsin, dedim. Orda da bizim Golik’in izine rastladım.
Ölümsüzlük konusunu işlemişsin fotoğrafçılık sanatını - sanat olup olmadığı tartışması hala yapılıyorsa da işlerken. İnsanın ölümsüzlük tutkusu hiç bitmeyecek anlaşılan. İnsanın hiçliğe, yokluğa karşı mücadelesi. Küçük bir sembolle bile olsa hiçliği yenmek istiyor. Mumyadan fotoğrafa kadar uzanan ölümsüzlük mücadelesi de bundan olsa gerek. Aslında mumyayı biliyorduk ama yeniden dirilişle yeniden bağlantısını kurarak portre ve fotoğrafın da bir çeşit ölümsüzlük istemine işaret ettiğini yazıyı okurken fark ettim. Gerçekten de öyle.
Milan Kundera’nın “ölümsüzlük” kitabını okumuştum yıllar önce. Orda “küçük ölümsüzlük” ve “büyük ölümsüzlük” tarifleri vardı. Küçük ölümsüzlük insanın ailesi ne yakın çevresiyle sınırlıydı. Yani bu yakın çevrede öldükten sonra ölen kişi tümden ölüyordu. Bir nevi hiçleşme. Zira onu hatıralarında bile taşıyacak kimse kalmıyordu. Büyük ölümsüzlük ise siyasetçiler ve sanatçılar için dile getiriliyordu. Elbette ki işin hakkını verenleri için. Zira bunlar, kendilerini tanımayan insanların bile kafalarında yaşıyorlar ve doğal olarak binyıllarca unutulmuyorlar.
Kuşkusuz siyasetsiz de sanatsız da olmaz. Hangisine öncelik tanıyor Kundera? dedim. Cevabı hoşuma gitti. “Yaratım yönetimden, sanat siyasetten yücedir” deniyordu. “Ölümsüz olan ne savaşlar ne de kral balolarıdır, yapıtlardır.” diye devam ediyordu.
Mevzu ölümsüzlük olunca hep bu kitap aklıma gelir. Paylaşmak istedim.
Yanımda Serdar Koç adında bir arkadaş var. O da yazmayla ilgili. Cezaevindeki ağırlıklı komik olaylardan bir derleme yapıp kitaplaştırdı. Sana da bir tane hediye etmek istedi. Zaten ayrıca da yazmış. Kitabını da gönderiyorum mektupla birlikte.
Daha önce, Ezgi Öztekin’in mektubuna cevaben bir mektup yazmış ve senin aracılığınla ona ulaşmak istemiştim. Çünkü Ezgi’nin zarfında adresi yoktu. Dilerim ona yazdığım mektup sana ulaşmıştır. Şayet ulaşmadıysa bildirirsen sevinirim. Kendisine yanıt yazmadığımı sanacak yoksa.
Ben, yanımdaki arkadaşlar iyiyiz. İçeride de olsak zamanımızı değerlendirmeye çalışıyoruz.
Bizim Emel demişti. Herhalde Batman’a gitmişsin.
Kendine çok iyi bak. Tülin hewale selamlarımızı gönderiyor, Öykü’nün yanaklarından öpüyorum.
Sevgiyle kucaklıyorum.
AHMET BİLGE
E Tipi Kapalı Hapishane
C-10
Elbistan/K. MARAŞ
- 8 gösterim