Siteye Eklenen Tüm Yazılar

Tutsak Dr. Ayhan Kavak Yazdı: Özge Canlar, Sibel ve Temel için

"Hiç düşündünüz mü zindanlar ne anlatır? Düşende zindana, an donup kalır havsalalarda. Sanki zaman akıp geçmemiştir ve insanlar değişmeden bıraktığın yerde duruyormuşçasına algılanır. Toplumsal zaman akışının zindandan farklı yol aldığı akla gelir gelmesine de, asıl olarak geride bıraktıklarının arayıp sormaması yaralar insanı (…) Tüm bunları bilmene rağmen, gene de arayıp sormayanların çokluğuna karşın dayanışmayı, paylaşmayı, çoğalmayı dert edinen özge canların bana bizlere ulaşmaları bir başka oluyor.

Özge canlar, Sibel ve Temel için

ÖZGE CANLAR, SİBEL VE TEMEL İÇİN

İki canda tek yürek

Biri Sibel, diğeri Temel

Ne önemi var ki adların

Özgürlüğün hoş avazı olunca

İlla ararsan bir ad

Kötülüğe karşı yükselen barikat evladır.

Yaşama teyellenenleri kaldırır

Çağırır meydanlara

Sözün çiçeklenmesini arayacaksan şayet,

Gitme ırağa, aha da önünde durur

Sibel-Temel’dir çiçek…

Gah orada gah burada

Her dem kavganın ortasında

Eylemde pişmiş kitaplarla gelen canlar

Sibel ve Temel onlar…

Cezaevlerindeki hak ihlalleri had safhaya ulaştı

"Cezaevlerindeki hak ihlalleri son 6 aydır had safhaya ulaştı. Bizler bu hak ihlallerinin daha fazla yaşanmaması için ailelerimiz ile birlikte demokratik temelde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu anlamda duyarlı tüm kesimleri ve Türkiye kamuoyunu siyasi tutsakların sesi olmaya davet ediyoruz".

Savaş süreci ile birlikte cezaevlerindeki hak ihlallerinin had safhaya ulaştığına dikkat çeken Diyarbakır TUHAD-DER Eş başkanı Cahit Demirkıran, herkesi siyasi tutsakların sesi olmaya davet etti.

Cezaevi mizah üretiyor: Golik

Mizah, tarihin her döneminde ağır baskı koşullarında yaşayan toplumlar için bir soluk borusu olmuştur. Hem toplumu rahatlatmış, hem siyaseti yumuşatmış, hem de güçlünün gücüne karşı zayıfın en etkili silahı haline gelmiştir. Mizah, doğası gereği nerede baskı varsa orada doğar, büyür ve gelişir. Golik da öyle.

Tutsak yakınları: Cezaevleri vahşet bodrumları gibi olmasın!

İZMİR - Aliağa Şakran Cezaevi T-4 bölümünde tutulan ve gardiyanlar tarafından ağır şekilde darp edilen 13 siyasi tutsak, 3 Haziran'dan itibaren süresiz dönüşümsüz açlık grevi başlattı. Tutsakların can güvenliklerinin olmadığını belirten yakınları, "Bu cezaevi yarın Cizre bodrumlarına da dönüşebilir. Yaralı insanları yakan kendisine karşı gelen tutsakları da yakabilecek bir zihniyettedir. Bundan dolayı tüm kamuoyunu tutsaklarla ilgili duyarlı olmaya çağırıyoruz" dedi.

Şiddet uygulanan mahpus için 'başını kapıya vurdu' denildi

Cezaevinde maruz kaldığı darbeler sonucu kafasında çatlaklar oluşan mahpus için 'başını oda kapısına kendisi vurdu' denildi.

Şakran Cezaevi'nde kalan mahpusların darp edilmesi olayına ilişkin tutulan disiplin tutanağında skandal ifadeler yer aldı. Hazırlanan tutanakta, maruz kaldığı darbeler sonucu kafasında çatlaklar oluşan mahpuslardan Ferhat Demirbaş'ın "başını oda kapısına ve koridorda bulunan şebeke kapısına vurduğu" ileri sürüldü. Yaşananlar sonrası İHD, ÖHD ve ÇHD üyelerinden oluşan bir heyet, tutsaklar ile görüşmek üzere cezaevine gitti.

400 öğrenci demir parmaklılar arkasında

TODA'nın verilerine göre, Türkiye cezaevlerinde 400 öğrenci katıldıkları demokratik eylemler nedeniyle tutuklu. 

Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma Ağı'nın (TODA) verilerine göre, Türkiye'de 400'ü aşkın öğrenci, halay çektikleri, slogan attıkları, basın açıklamasına katıldıkları gerekçeleri ile "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklu. Üstelik bu sayı sadece tutuklu öğrencileri kapsıyor, ceza almış öğrencileri öğrencileri kapsamıyor. Hükümlü öğrencilerin sayısına geçmiş dönemlerde gözaltına alınıp tutuklandıkları için tam olarak ulaşmak bir hayli zor.