Mizah, tarihin her döneminde ağır baskı koşullarında yaşayan toplumlar için bir soluk borusu olmuştur. Hem toplumu rahatlatmış, hem siyaseti yumuşatmış, hem de güçlünün gücüne karşı zayıfın en etkili silahı haline gelmiştir. Mizah, doğası gereği nerede baskı varsa orada doğar, büyür ve gelişir. Golik da öyle.
"Bu kadar êş û êlemin olduğu bir dönemde mizah dergisi de neyin nesi?" denilen bir dönemde çıktı Golik. Kısmen haklıydılar belki de, bu coğrafya hep acı ve kedere alıştığından mizahı ve gülmeyi unutmuştu. Ancak "asıl bu dönemlerde mizah olur, asıl bu baskılarda mizah yüzünü ortaya çıkarır" diyerek başladık işe…
"Peki Heval bu dört duvar arasında Golik nasıl çıkacak, nasıl beslenecek, nasıl nefeline (yonca) ulaşacak?" denildi. "Bunu da aşarız" diyerek başladık çıkarmaya. 15. sayıya ulaştık, gördük ki oluyor ve Golik gittikçe büyüyor. Şu anda Golik Kürtçe mizahında yerini aldı ve artık Avrupa'da yayınlanan gazetelere bile konu oluyor.
Mizah, tarihin her döneminde ağır baskı koşullarında yaşayan toplumlar için bir soluk borusu olmuştur. Hem toplumu rahatlatmış, hem siyaseti yumuşatmış, hem de güçlünün gücüne karşı zayıfın en etkili silahı haline gelmiştir. Kürt halkı da şu anda benzer koşulları yaşamaktadır. Mizaha duyulan ihtiyaç her zamankinden daha fazla olmuştur. Türkiye tarihine bakalım: 1940'lı yıllarda tek partili sistemin adeta toplumu cendereye aldığı bir dönemde Sabahattin Ali ve Aziz Nesin'in öncülüğünde çıkarılan 'Marko Paşa', toplumsal muhalefetin sesi haline gelmiştir. Yine benzer koşulların yaşandığı 12 Eylül rejimi döneminde de 'Gırgır', bütün günahlarıyla birlikte cunta rejimine karşı mizahın diliyle muhalefetini sürdürebilmiştir. Mizah, doğası gereği nerede baskı varsa orada doğar, büyür ve gelişir.
Golik fikri, ilk olarak karanlık zindan köşesinde doğdu. Uzun yıllardan beri cezaevinde bulunan ve halen de cezaevinde tutulan birkaç arkadaşın ortak önerisiyle "Neden bir Kürtçe mizah yapan dergimiz yok?" sorusuyla başladık işe. Dışarıda farklı dillerde yayın yapan onlarca mizah dergisi olmasına rağmen Kürtçe yayınlanan bir tek mizah dergisi bile yok. Daha evvelce yayınlanan 'Tewlo' ve 'Pîne' dergileri ağzımızda güzel bir tat bırakmıştı ancak onlar da uzun ömürlü olamamıştı. Bu işin bir şekilde sürdürülmesi gerekiyordu. Bu kaygıyla başladık. Kolay olmayacağını biliyorduk. Hele cezaevinden böyle bir dergiyi çıkarmanın daha zor olacağını tahmin ediyorduk. Ne olursa olsun Golik’ı dört duvar arasından dışarıya ulaştıracağız dedik, şu anda da bu çabamızı sürdürüyoruz.
Golik'ın hangi şartlarda çıktığına değinirsek; ilk başta dergicilik ve basım işlerine yabancı olmamız ve çizerlerimizin çoğunun cezaevine girdiği yılların bilgisayar teknolojisinin henüz gelişmediği zamanlara rast gelmesi nedeniyle, klasik bir tarzda karakalem ve boyamalarla karikatür çizimleri yapılıp, baloncuklar kısmı boş bırakılarak dışarıya yollanıyordu. Çizilen karikatürlerin baloncukları ise derginin çıktığı ilk dönemlerde cezaevinde Kürtçenin yasak olması sebebiyle Türkçe dilinde yazılıyordu. Biz dışarıdakiler bunları Kürtçeye çevirip baloncuklara yerleştiriyorduk. Zamanla cezaevlerinde Kürtçe engeli aşıldı, ancak onun da şöyle bir zorluğu var: Kürtçe diyalogların tercüman kontrolünden geçmesi gerekiyor. Bu durum ise derginin gecikmesine ve bazen karikatürlerin güncelliğini yitirmesine neden oluyor. Kısacası, Golik öyle çok da rahat koşullarda çıkıp aramızda dolaşmıyor.
Derginin çıkarılmasına öncülük edenler ise daha çok müebbet hapis alan ve yaklaşık 20 yıldan beri Türkiye ve Kürdistan’ın farklı cezaevlerinde bulunan PKK’li tutsaklardan Mehmet Boğatekin, Ahmed Bilge, Ömer Özdurak, Haydar Bayar, Usiv Amed ve Bozo'dan oluşuyor. Bunların yanında dışarıdan da dergiye yazı ve çizimleriyle Seçkin Savaş, Gernas Nenas, Atilla Barışer, Senar Dolaz, Cotkar, Ayşe Diren ve Beritan Can katkı sunuyor.
Kürtçe mizah alanında yayınlanan ilk ve tek dergi olması bakımından yoğun ilgiyle karşılaşan Golik, hapishane duvarlarını aşarak dışarıda daha da büyüyerek birçok kesime ulaşıyor. Dergi, daha çok Kürt coğrafyasında yaşanan politik gelişmelerin yanısıra Kürtlerin günübirlik hayatta yaşadıkları traji-komik olayların çizimlerle yansıtılmasını içeriyor. Yazı dili ile çizimlerinin Kürtçe olması dergiye özgünlük katıyor.
Yaygın bir dağıtım ağı olmayan dergi daha çok bireysel çabalarla ya da üniversitelerde okuyan Kürt öğrenciler aracılığıyla yapılıyor. Yaygın bir dağıtım ağının bulunmaması nedeniyle sınırlı sayıda kişiye ulaşan dergi daha çok sosyal medya platformu Facebook üzerinden yoğun ilgi görmekte. Takipçi sayısının 50 binlere ulaştığı Golik'ın facebook hesabında, daha çok güncel konulara ilişkin çizimler paylaşılıyor. Derginin imkanlarının sınırlı olması nedeniyle özellikle Avrupa'da yaşayan Kürtlere ulaşması ya da Kuzey Kürdistan dışındaki parçalara ulaşması imkansızlaşıyor. Avrupa'da yaşayanların dergimize abone olması halinde adreslerine yolluyoruz.
Böylesi bir macera ile başlayan Golik dergisi, bütün olumsuzluklara rağmen Kürtçe mizahındaki boşluğu doldurmaya çalışıyor ve yıllardan beridir cezaevlerinde tutsakların biriktirdiği çizimler ve mizahi düşünceler, dergimiz aracılığıyla dışarıya ulaşıyor. Bu açıdan da Golik dergisinin sınırlarını sadece cezaevi ile sınırlı tutmayarak dışarıdan da çizimlere yer vermeye çalışıyor ve Avrupa'da yaşayan halkımızın da katkılarını bekliyoruz. Böylelikle dört duvar arasına sıkışan Golik'ı dışarı çıkararak, Kürtçe mizahına katkı sunmayı amaçlıyoruz.
Ferat Boğatekin - Avukat, Golik Mizah Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni.
04 Mayıs 2016 Çarşamba
- 18 gösterim