DÜNYANIN EN AĞIR MAHPUSLARINDAN İKİSİ TÜRKİYE’DE
Leonard Pelthier, Mumia Abu Jamal, Cuma Özkan, Hasan Gülbahar, George İbrahim Abdallah ve Halil Gündoğan…
Leonard Pelthier, Mumia Abu Jamal, Cuma Özkan, Hasan Gülbahar, George İbrahim Abdallah ve Halil Gündoğan…
“Cumhurbaşkanına hakaret suçlarımdan dolayı tahliye olamadım. Aslında Cumhurbaşkanı’na hakaret edenlerin bazıları serbest bırakıldı. Ben de tahliye edileceğim diye bekledim ama her zamanki gibi uygun görülmedi. Yaklaşık iki yıl sonra sizlerin yanına geleceğim.”
Melih Gürler. T Tipi ceza infaz kurumu. C- 12. Samsun / Bafra
***
Sevgili Görülmüştür ekibi ve Adil abi!
“Şu an 3’lü hücrelerdeyiz ve direniş sürecindeyiz. 3 talep var. Birincisi; Hasta Tutsaklar’ın serbest bırakılması. İkincisi; kitap sayısına verilen sınır var. Üçünü talep ise; 10 kişinin haftada 10 saat beraber olarak sohbet edebilmesi, kısaca “sohbet hakkı” deniyor buna. Bu zarfa kart olarak düşünerek çalıştığım bir figürü koyuyorum. Bir de Bakırköy’de annesinin karnında tutsak düşüp şu an 6 yaşına giren arkadaşım Kenyalı Tony’i koydum. Ancak çocuk Ağustos 2016’da 6 yaşında olduğu için Yetiştirme Yurdu’na gönderildi.”
TÜLİN SOYHAN
Görülmüştür notu: yıllardır mektubun öneminde değiniyoruz. Hem tutsakların moral alması, kendilerini yalnız hissetmemesi hem de Hapishane yönetimlerinin "bu insanlar sahipsiz değilmiş" diye dikkatli olmaları için mektup yollamak gerektiğinin altını çiziyoruz. Paylaştığımız haber de bunu teyid etmektedir. OHAL günlerinde politik tutsakları yalnız bırakmayalım. her zamankinden daha fazla mektup yollayalım. İlk kez mektup yollayacaklara ricamız: İlk mektuplarınızı taahhütlü ya da APS yollayın.
"Girişte çıplak arama yapmak istediler, yapamayacaklarını, bunun yasaya aykırı olduğunu söyledik fakat zorla çırılçıplak soydular hepimizi ve bu şekilde arama yaptılar. Bizi ayrı ayrı hücrelere koydular fakat uzunca bir süre eşyalarımızı vermediler. Halen daha kaldığımız hücreler, hücre cezası alanların tutulduğu yerler. Yer yokluğu nedeniyle bizi burada tutuyorlar."
21 EKİM TARİHİNDE SİLİVRİ HAPİSHANESİ'NE GİDEN AV.GÜLHAN KAYA'NIN KOMİSYONUMUZA GÖNDERDİĞİ BİLGİLERİ SİZLERLE PAYLAŞIYORUZ.
"Şu an Van F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Resul ÖZBEY arkadaş verem hastasıdır. Ne iddianamesi, dosyası hazırlanmış ne de bir mahkemeye çıkarılmıştır. Bilinçli ve kasıtlı olarak tutukluluğu uzun süre tutularak adeta hastalığıyla yüz yüze bırakılarak ölüme terk edilmiştir. Bu konuda sizlerden istediğimiz; tüm muhalif, demokratik kurum ve kuruluşların, tüm insan hakları savunucularının Resul ÖZBEY arkadaşın durumuna ses vermesidir, sesini duymanızdır.Bu konuda Resul ÖZBEY’i tanıyan bir insan olarak, buradan Resul’ün sesi olmak için sizlere yazma ihtiyacı duydum.
46 sayfalık raporda “Avukatlar, sağlık personeli, gözaltından bırakılmış kişiler ve gözaltında tutulanların ailelerinin gözaltında işkence ve kötü muameleyle ilgili 13 vaka anlattıkları” belirtilerek görüşülen 40’ı aşkın kişinin isimlerinin “güvenlik gerekçesiyle” gizli tutulduğu ifade edildi. Raporda görüşmelerin, bu kişilerin “kapsamlı gözaltılarda sıranın kendilerine gelmesinden korktuklarını söyledikleri bir ortamda gerçekleştirdiği” ifadesi de yer aldı.
“Tabi bir de Bakırköy’den kadınlar da getirildiler. Hem yer darlığı hem kimi sudan gerekçelerle pılımızı-pırtımızı elimize alıp, birkaç adımlık yola ringlere bindirilerek sürgün olduk. Devrimci kadınlar getirildiği gece duvarlar şakırdadı. Tabi bizler hiç boş durur muyuz? Başladık koridordan geçen kadınların attıkları-söyledikleri şeye eşlik etmeye.”
SİNAN BÜLBÜL
5 NO’LU L TİPİ CEZAEVİ - F-7
SİLİVRİ/İSTANBUL
***
Merhaba Adil Arkadaş
“Ne allah ne hukuk korkusu var. Bize kalan direnmek elbette. “
GÜLAZER AKIN
KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU- A 8
GEBZE- KOCAELİ
***
Değerli Adil Abi Merhaba,
1 Eylül dolayısıyla yazdığını aldım. Teşekkür ederim.
Ama niyeyse “barış” sözcüğü artık bir şey hissettirmiyor bana. Hatta itici geliyor.
Oysa bu dünyada cazibesini yitirmeyen “sevgi”den sonra hatta onunla eşdeğer “barış”.
"Size anlatmaya çalıştığım bu hikaye, Ermeni halkının, kanayan yarasının sargı bezleri üzerinde görünen küçük kan damlacıkları. Kim bilir bilmediğimiz ne kadar çok derin yaralar var! Bu insanların yaşadıkları acılara, baskılara nasıl sessiz kalabilirdik ki?"
Berrin Bostan
Kadın Kapalı Cezaevi 6.Koğuş
Tarsus-MERSİN
***
İstanbul Sarıgazi’de 17 Ağustos’ta ev baskını ile gözaltına alınan Grup Yorum Korosu üyesi 22 yaşındaki Kübra Sünnetçi, 25 Ağustos’ta tutuklanarak götürüldüğü Silivri Cezaevi’nde yoğun şiddete maruz kaldı.
Sünnetçi’nin cezaevinde iken gardiyanların saldırısı sonucunda kolunun kırıldığını ifade eden anne Şenay Sünnetçi, işkencelerle gündeme gelen Silivri Cezaevi'nde yaşananları BirGün’e anlattı.
"Tüm sivil toplum kuruluşları, insan hakları örgütleri yüzünü hapishanelere çevirmeli, kamuoyu oluşturularak hak ihlallerine derhal son verilmelidir."
Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan tutsaklar, bir kez daha gardiyanların saldırısına maruz kaldı. Saldırı sırasında Cezaevi Müdürü'nün ‘Kameraların olmadığı yerde vurun. Vurduğunuz yerde iz bırakmayın, onlara ne yaparsanız yapın’ şeklinde talimatlar verdiği aktarıldı.
ANKARA – TBMM’de, Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde 12 Eylül darbesinden sonra yaşananları araştırmak için kurulan alt komisyon son toplantısında askerliğini infaz koruma görevlisi olarak yapan Adnan Gündüz’ü dinledi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın babası Bedii Tan’ın sabaha kadar suyun içinde yatırıldıktan sonra sonra hayatını kaybetmesiyle ilgili davada 6 yıl hapis cezası alan Adnan Gündüz, komisyon üyelerinin sorularını yanıtladı.
‘İNSANİ VAZİFE İÇİN GELDİM’
Çünkü emek, sabır ve akılla tarihe dokunan devrim, soylu bir maceradan ibaret değil.
Corc Abdallah 66 yaşında Lübnanlı bir komünist ve halen bir Fransız Hapishanesi'nde yaşıyor. Tam 32 yıldır hapiste.
"Burayı da bir ay içerisinde Gazi gibi yapacağız"
Hakan İnci 17 yaşında bir çocuk. Maltepe Cezaevi'nde ve bugün 13 gündür açlık grevinde. Camı kırık bir hücrede tutuluyor. Gardiyanlar tarafından işkence görmüş, vücudunda morluklar var. Kitapları verilmiyor, mektupları verilmiyor. Epilepsi hastası. Avukatı darp edildi, parmakları kırıldı, kafası yarıldı.
Konuyla ilgili DİHA'nın haberi:
"İşkencelerin en kötüsü, kanunla işkence etmektir" der, Bacon. Kararnamelerle, mevcut uygulamalarla tecrit, kötü muamele ve işkence daha da ağırlaştırılmaya çalışılıyor.
Bir insanlık suçu olarak işkencenin Türkiye’de daha çok gözaltı ve cezaevi birimlerinde yapıldığını, ancak son dönemlerde sokağa da taşındığını görüyoruz.
10 Ekim 2016
DOĞA
Kirleniyor yaşamın doğal renkleri
İntiharı deniyor balinalar
karaya vuruyorlar
topluca
Eriyor yüreğimin buzları
Dilgeş Serin, Laleş Çeliker, Yaşar Özel ve Selvi Kalen mektuplarımızı ve yolladığımız pulları almışlar.
"Mektuplarımız ulaşıyor mu?" diye soran arkadaşların dikkatine:
Geç de olsa ulaşır mektuplarınız. OHAL nedeniyle yollamamazlık etmeyin. Tersine şimdi her zamankinden daha fazla dışarıdan dost - dayanışma sesine ihtiyaçları var tutsakların. Bu güne kadar mektup yazmayan takipçilerimiz şimdi sıra sizde. Web sitemize girin "bir adres de siz alın, bir mektup da siz yazın".
Görülmüştür Ekibi
İnsan Hakları Derneği (İHD), 15 Temmuz darbe girişimi ve Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde yaşananlara ilişkin hak ihlallerini açıkladı.
Ankara - BİA Haber Merkezi 19 Ekim 2016
Rapor, 15 Temmuz – 15 Ekim 2016 arasında İHD Genel Merkezi ve şubelerine ulaşan bilgilerin yanı sıra, arası yaşanan hak ihlalleri İHD merkez ve şubelerine ulaşan bilgiler, hükümet yetkililerinin açıklamaları ve basından elde edilen verilerle hazırlandı.
Cezaevleri kanayan yara
OHAL ile birlikte artan baskı ve hak ihlallerine ilişkin Türkiye İnsan Hakları Vakfı gönüllüsü 3’üncü dönemdir başkanlığını yürüten Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’yla konuştuk.
12 Mart'ta babam şair - yazar Süleyman Okay, sosyalist olduğu için tutuklanmıştı.
12 Eylül'de ise ben aranmaya başladım, babam yeniden tutuklandı. Adana cezaevinden firarımdan sonra sürgünde yaşamak zorunda kaldım.
Bu ABD destekli darbelerde kimdi sorumlu:
Başta sermaye ve sermayenin ordusu yani “Kahraman” diye anılan Silahlı Kuvvetler.
Elbette konu sadece bana ve babama yapılanlarla sınırlı değil:
1971 darbesi sonrası Deniz Gezmiş ve yoldaşlarını,
Duyarlı ve vicdanlı insanlar! En az bir mektupta mı yollayamayız?
Rifat Ilgaz’ın dediği gibi:
“… Yollar kesilmiş alanlar sarılmış / Tel örgüler çevirmiş yöreni / Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende / Benden geçti mi diyorsun / Aç iki kolunu iki yanına / Korkuluk ol…”
“Görülmüştür” gönüllülerinden Adil Okay’ın da hapishaneler ile ilgili kitapları, yazıları ve de şiirleri; çok anlamlı. Diyeceklerimi Okay’ın bir şiiri ile bitireyim.
İzmir İHD Şubesi her hafta yaptığı "Hasta tutsaklar serbest bırakılsın" eyleminde, bu defa Görülmüştür Ekibi'nin ilk kez sergisini açtığı tutsak ressam Aynur Epli'yi anlattı.Aynur Epli'nin resimleriyle sergi açmak isteyen grup-kurum olursa bizimle bağlantıya geçebilirler. Kadına şiddet ve hapishanede kadın temalı orjinal resimler hazır çerçevelenmiş başka kentlerde sergilenmeyi bekliyor.
İHD İzmir Şubesinin açıklamasını paylaşıyoruz.
***
Basına ve Kamuoyuna