Ring Aracıyla 18-19 saat Sürgün Yolculuğu

"Maalesef Doktor'dan sonra bana da yol verdiler. Taaa Karadeniz ellerine kadar sürdüler (...) Oldukça sancılı bir dönemden geçiyoruz, oysa demokratik diyalog yollarıyla birçok sorun halledilebilecekken tersi tercih ediliyor, yol yorgunuyum. 18-19 Saatlik yolculuğun ardından buralara geldim (...) Ne olursa olsun mücadele devam ediyor. Özgürlük, barış, demokrasiyi savunmak vazgeçilmez olandır."

SEYİT OKTAY

E Tipi Cezaevi C-2

GÜMÜŞHANE

***

32 Yıldır Tutsak olan Hasan Gülbahar'ın yarım gelen mektubu

"Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; düzen sahipleri kötülükten kötülük doğar diyor adeta!"

HASAN GÜLBAHAR

2 No'lu F Tipi Hapishane

TEKİRDAĞ

***

Türkiye'de en uzun süre hapishanede kalan, bir süre önce tahliye olup sonra "yanlış tahliye" denilerek yeniden tutuklanan Hasan Gülbahar Anayasa Mahkemesi'nden karar bekliyor. Biz de bu hukuk garabetinin düzeltilmesini istiyoruz.

Tutsak Yazardan Mektup: “Bir türbülanstayız adeta. Her şey ve her yer sallantıda."

Bir türbülanstayız adeta. Her şey ve her yer sallantıda. Tıpkı çocukken meyve bahçelerine dalıp biraz erik ve kaysı çalıp yemek için ağaca tırmanıp sonra da bahçe sahibi tarafından ağaçta yakalanıp, bahçe sahibinin işin keyfini çıkarmak için aşağıdan meyve ağacını sallayıp bizi düşürmeye çalışması gibi. Tutunduğun dala iyi sarılmak lazım (...) Her ölümlü bir gün mutlaka, hele bu memlekette yaşıyorsa, muhakkak hapishaneden geçecektir (...) Hapishaneler hep aynı, muktedirin gadrine açık. Ama direnmek yaşamaktır, başka türlüsü de mümkün değil.

Seyit OKTAY

Üzerinde puşi ve parka olduğu için tutuklanan ünviersite öğrencisinden mektup

Kuşların kanadı  kırılırsa yaşayamaz, atların ise bacakları, insanın ise özgürlüğü elinden alınırsa yaşayamaz! Hayatımı her daim bu inanç doğrultusunda şekillendirdim. Bağımsız, özgür, demokratik bir Türkiye kuşkusuz en büyük hayalimdi ve bu hayalimi bir çocuğun annesini sevdiği gibi yüreğimde her geçen gün büyüttüm. (…) Demokrasi için bir bedel ödenecekse  bu bedeli ödemeye hazırım. Yaptığım şeylerden en ufak bir pişmanlık duymadığımın bilinmesinin isterim.

Deniz Aksakal  

M Tipi Kapalı ve Açık İnfaz Kurumu

Aslı Erdoğan'dan mektup var

Aslı Erdoğan'dan avukatları aracılığıyla iki mesaj geldi. Aşağıda paylaşıyoruz:

Moralim iyi. Neden burada olduğumu biliyorum. Herkese selamlarımı iletiyorum. Benim yazılarımda sadece düşünce özgürlüğünün değil, 'yargılanan' vicdan oldu. Önyargılarıyla hapsedilen 'vicdandır'. Edebiyat, insana bu vicdanı kurabilmek için vardır. 18 yıldır tutarlı bir biçimde şiddet karşıtlığını savundum ve Özgür Gündem yazılarımı bir barış köprüsü olarak gördüm.

***

Özgür Gündem'e...

Müebbetlik Tutsak Cebrail Çakto Tekirdağ Hapishanesinden yazdı

 

“Son bir yılda yaşadıklarımız bile ne kadar da kendimize yabancılaşmış bir toplum haline geldiğimizi gösteriyor. Bunca yıkımın sadece iki dudak arasından çıkan sözle mubah görecek seviyeye gelmiş toplum. Buna sessiz kalamayanlar her türlü cefaya maruz bırakılıyorlar. Her şeye rağmen yine umutlar dipdiri. Geleceğimizi vahşi kapitalizmin ellerine teslim etmeyeceğiz. Bunun için her türlü bedeli ödemeye hazırız ve bedel ödüyoruz. Gerçekten “Bir topumun aynası hapishaneleridir” sözü şimdiki sistem için tam yerinde bir söz olmuştur.“

***

Hasta Tutsak Resul Kocatürk Darbe ve OHAL'i İçeriden Yazdı

“Üç ay süre ile deseler de, sanki bundan sonra Olağanüstü Hal’in ‘olağanlaşarak’ yaşanacağı dönemin kapısını ardına kadar açmış oldular.

Öyle görünüyor ki, “cin lambadan çıktı” ve artık akşamdan sabaha nelerle karşılaşacağımızı kestirebilmek zor. Bir süredir içerisi ve dışarısı arasındaki çizgi epey incelmeye başlamıştı. Bu süreçle birlikte neredeyse ortadan kalktı demek yanlış olmaz sanırım. Gerçi bizler açısından değişen pek fazla bir şey de yok. Nerede olursak olalım, içerde ya da dışarda her koşul ve şart altında direnmeye devam edeceğiz.”

***

Müebbetlik tutsak yazdı: Biz kadınlar birlikte yürüdüğümüz sürece yaşam anlamlı

"Çünkü buradan sana ulaşacak, kadınlara ulaşacak kelimelerle köprümüzü oluşturmak çok önemli. Heybemizde anlatılacak yığınla anlatamadığımız hikayelerimiz var. Şuna hep inanmışımdır, biz kadınlar birlikte yürüdüğümüz sürece yaşam anlamlı. Çünkü bizim yaşamak için, büyümek, güzeli yaratmak için çoook nedenimiz var…."

***

25 Temmuz 2016

Tekirdağ Hapishanesinden Yeni Mektup Var

"Her darbe ister başarılı olsun ister başarısız olsun hangisi (egemenler) olmasın olsun ilk yöneldikleri kesimler devrimci yurtsever ilerici kesimler oluyor. İnadına direneceğiz umut edeceğiz çünkü bizleri doğuran kadınlar bizlere baş eğmemeyi öğrettiler."

***

28.07.2016

Merhaba Değerli Adil Okay

Size kucak dolusu selamlarımı gönderiyorum. Devrimci – Yurtsever – Demokrat tutsaklarla ilgili duyarlılığınızı basından takip ediyordum. Yaptığınız bu değerli çalışmalarınızdan dolayı teşekkür etmek istedim.

Bazi Aslan ve Mesut Deniz Sürgünden Yazdı: Adresimi Yakınlarıma Duyurun

“Yanımıza alacağımız eşyalarımız verilmedi. Hastalar bu nedenle ilaç sıkıntısı çekti. Selmani adlı bacağından ameliyatlı bir arkadaşın değneklerine “kurumun malı” denilerek el kondu. “Ameliyat için gittiğimde Silivri’de ben aldım bunları” diyerek durumu açıklamaya çalışıp tartışan arkadaş yürüyemeyecek halde iken kelepçelenip ringe atıldı.”

"Yazmak isteyen sevenlerime yeni adresim duyurulur: Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishane. Açık görüş haftası bu haftaymış, yakınlarıma duyurulur. Arayıp gününü öğrenin ve halen geçmemişse gelin. Dibinizdeyim artık, bekliyorum."

32 Yıllık Tutsak Yazdı: Elimizdeki olanakları kısıp durmasalar!

“Önce temizlik malzemelerini topladılar, ardından yazın 8:30 – 9:00'a kadar uzayan havalandırma saatini 6:30'a çektiler. Şimdi 2-2,5 saat akşam hücre sıcağına mahkum etmiş oldu bakanlık. Çatı boşluğu olmayınca, çatılarda teneke olunca hücre içi sauna gibi oluyor. Bunlara şimdi de kitaplarımızı toplama eklendi. 10 veya 20 kitap-dergi bırakıp gerisini alacağız, ailelerinize yollayın dediler. Kabullenilecek bir şey değil bizler için gerçekten.”

Hasan Gülbahar

2 No'lu F tipi Hapishane

Tekirdağ

Tutsak Gazeteci Miktat Algül OHAL'in Ekmek Haklarını Bile Gasp Ettiğini Yazdı

Sevgili Adil Okay

Devrimci yurtsever duygularla selamlar.

FETÖ ve AKP ittifakı döneminde yasadışı yollarla cezaevine konan tutsak gazeteceiyim.

(…)

Bu son FETÖ darbe girişiminden sonra cezaevinde hak gaspları arttı. 3 kişilik hücrede 6 kişi kalıyoruz. Görüş zamanını 30 dakikaya indirdiler. Askeri usül ve yöntemle sayım ve uygulamaya çalışıyorlar. Dün (19 Temmuz) adam başı 2 olan ekmek hakkımızı bire indirdiler. (Hala şu an bugünün ekmeği gelmedi). Mektuplarımız adreslere düzenli ulaşmıyor. (…) 2 günde bir düzenli aramalar yapılıyor. V.s.

(…)

Tutsak Tayyar Eroğlu yazdı: "Direnişin Sesi Dünyanın En Güzel Sesidir"

“Cezanın mantığına doğru inildiğinde, ceza verilenin duraksız tahakküm altında tutulması karşımıza çıkar. Bu nedenle özellikle zindanlarda durdurak yoktur. Bir şeyler biter başka şey, önceki daha bitmeden devreye girer. Ceza nedenlerinin adli ya da siyasi olmasının bir ayrımı yoktur özde. Biçimdedir fark. Hapishane dahi kavram olarak baskı, şiddet algısını içerir. (…) Sistem, sistem olarak kabul edildiği zaman baskı-tedirginlik-tecritten sözedilebilir. Peki öyle kabul etmeyenler için? 12 Eylül’de baş edemedi. Saygon’un kaplan kafeslerinde, IRA’ya uygulanan H.Blokları’nda vs."

4 Kadın Tutsak Hapishanelerdeki yeni "yasak"ları anlatıyor

"Bulunduğumuz hapishanede ‘gizli’ genelgenin içeriğine göre şekillenen bir yönelim mevcut. Son dönemde iki gün üst üste arama adı altında hücrelere girip yağmalıyorlar adeta, çek pas saplarının boylarının kısaltılmasından tutalım da peynir kutularımızdan, ekmek sepetlerimize ‘fazla’ denerek el koyuluyor ki bunların hepsi kantin yoluyla temin edilen ihtiyaçlar. Ve bunların ‘fazla’ olmasına biz değil artık hapishane idareleri karar verir oldu. Geçenlerde yemeklerden üç arkadaşımız zehirlendi, bir adli tutsak aynı gece kalp krizi geçirip yaşamını yitirdi."

***

"Ölümsüz olan ne savaşlar ne de kral balolarıdır, yapıtlardır"

"İnsanın ölümsüzlük tutkusu hiç bitmeyecek anlaşılan. İnsanın hiçliğe, yokluğa karşı mücadelesi. Küçük bir sembolle bile olsa hiçliği yenmek istiyor. Mumyadan fotoğrafa kadar uzanan ölümsüzlük mücadelesi de bundan olsa gerek....

Kuşkusuz siyasetsiz de sanatsız da olmaz. Hangisine öncelik tanıyor Kundera? dedim. Cevabı hoşuma gitti. “Yaratım yönetimden, sanat siyasetten yücedir” deniyordu. “Ölümsüz olan ne savaşlar ne de kral balolarıdır, yapıtlardır.” diye devam ediyordu."

***

06.06.2016

Sevgili Adil Abê,

"Dilekçemizde yazdığımız kimi cümlelerden ötürü C.Başkanı ve Başbakan'a hakaretten hepimiz soruştumalık olduk."

"Abdülhamit döneminde 'yıldız' okuma ile kavramlara duyulan hassasiyetin bir benzeriyle yüzyüzeyiz. Dilekçemizde yazdığımız kimi cümlelerden ötürü C.Başkanı ve Başbakan'a hakaretten hepimiz soruştumalık olduk.

Belirttiğim bu tür şeylere alışmamız isteniyor. Herhalde yirmidört (24) yıllık cezaevi hayatımda bunlara alışamadım. Bundan sonra da kısıtlayıcı şeylere alışmaya hiç niyetim(iz) yok."

CEVAT YERDEGÜL

T Tipi Kapalı Cezaevi

KARABÜK

***

06.06.2016

Tutsaklar ‘eşyasız’laştırılırken, mektuplarımız da daha yoğun bir şekilde ‘sakıncasız’laştırılmaya başlandı.

"Binbir emekle dolu, yeni çalışmanın tanıtımını okudum Güney Dergisi’nde... Tecrit duvarlarından tuğlalar söken emeklerinizin gönlümüzde taht kurduğunu ifade etmeliyim. Emeğin, emeğiniz güç katıyor sessiz ölüme karşı direnişimize (...) Nereden başlamalıyım tam bilemiyorum. “Akla, hayale, sığdırma!” sorunu yaratan bir “Genelge” var karşımızda... Can sıkıcı haberlerle geldim. Kalemimden dökülen kelimeler yerine birgün ama mutlaka Bahar’ın sevincini, direnişin coşkusunu, özgürlüğün muştusunu, güzel günlerin sadeliğini anlatan kelimelerle de geleceğim.

"Hapishane idaresi değerlerimize saldırıyor"

TKİP dava tutsağı Onur Kara, Kızıl Bayrak’a gönderdiği mektupta Sincan Hapishanesi’nde devrimci tutsaklara yönelik saldırıları anlattı.

17 Haziran 2016

Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan TKİP dava tutsağı Onur Kara, hapishane yönetiminin devrimci tutsakların siyasal kimliklerine ve değerlerine saldırdığını belirtti.

Selvi Kalen 22 Yıldır İçeride ve Yaşamının 30 Yılını Orada Doldurmak Zorunda

"Mapus olunca her şeyi o kadar çok biriktiriyorsun ki. Ben bazen o duygu sağnağı, o özlemler furyası, o özgürlük tutkusu derken nefesimin yetmediğini hissediyorum. Doğa, toprak, çiçek, böcek her şeye özlem var da, geçmişe ve geleceğe özlem hepsinden daha ağır basıyor bende fark ettim..”

***

25.05.2016

Adil Hocam Merhaba