Economist dergisi bu hafta yayınladığı iki makalede Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine yer verdi. İki makelede de işkencenin geri döndüğüne vurgu yapılırken, yaşananları gösteren insan hakları savunucuları ve gazetecilerin ise, tehlikede olduğu vurgulandı
15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL sonrasında cezaevlerinde yaygınlaşan işkence, kötü muamele ve hak ihlallerine bir yenisi daha eklendi. Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na, kadın mahkûmların kaldığı koğuşlara tuvaletlerinin ve banyolarının görüntülenebildiği kameraların yerleştirildiği öğrenildi.
Darbe girişimi sonrası artan tutuklu ve hükümlü sayısı, cezaevlerinden şartlı salıverilen kişi sayısında da artışa neden oldu.
Hürriyet’ten Oya Armutçu’nun aktardığı Adalet Bakanlığı Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı verilerine göre 31 Temmuz itibariyle 353 bin 749 kişi adli kontrolle serbest.
Yurtdışına çıkış yasağı, karakola imza verme gibi uygulamalarla tutuklama yerine adli kontrolle bırakılanların sayısı da 280 bin 675.
Bayburt M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kalan Nudem Duran, ailesi ile yaptığı görüşmede kendisinin ve diğer tutsak kadınların şiddete ve işkenceye maruz bırakıldığını aktardı.
Keyfi uygulamalar nedeniyle 68 kadının kaldığı koğuşun sürekli sistematik şiddete maruz bırakıldığı bildirildi.
Sürgün, işkence ve cezaevi idaresinin keyfi uygulamaları ile adından sıkça söz ettiren Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde dönüşümlü açlık grevine başladı.
6 Kasım 2016'da tutuklanan Tuncel, iki eğitimciye destek için 3 gün açlık grevi yapmıştı
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya destek vermek için cezaevlerinde yapılan açlık grevi eylemine katıldığı gerekçesiyle disiplin cezası aldığını belirtti.
Gazete Karınca'da yer alan habere göre, tutuklu bulunduğu Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nden bayram dolayısıyla mektup gönderen Tuncel, şu ifadeleri kullandı:
Kapatılan dihaber'in tutuklu muhabiri Erdoğan Alayumat, baskı, işkence ve kötü muamelenin devam ettiği Tarsus T Tipi Cezaevi'nde baskılardan kaynaklı adli bir tutuklunun intihar ettiğini söyledi.
6 Eylül 2017
Cezaevlerinden işkence haberleri eksik olmazken; savcı, doktor gibi devlet memurlarının yaşananları hasıraltı etme çabası, baskıları daha da arttırıyor. Elazığ Cezaevi’nde tutsakların darp edilerek savcıya çıkarıldığı ve savcının önünde ise hakaret uğradığı öğrenildi
Cezaevinde yaşanan hak ihlallerini gönderdiği mektup aracılığıyla akataran Urfa Hilvan Cezaevi’nde tutsak olan Ejder Dağ, kendisiyle birlikte sürgün edilen hasta tutsak amcası Bahri Dağ’ın sağlık durumu ile ilgili bilgi verdi. Mektubunda amcasının hasta olmasına rağmen sürekli sürgün edildiğini akataran Dağ, “Amcam 25 yıldır zindanda ve beraber önce Siverek’ten Hilvan’a getirildik. Ardından da amcamı önce Elazığ T Tipi’ne daha sonra da Yüksel Güvenlikli F Tipi’ne sürgün ettiler. Amcamın kronik kalp hastalığı ve yüksek tansiyon sorunu var.
Mersin: Hapishanelere yönelik artan hak ihlallerine karşı bugün İHD Mersin Şubesi basın açıklaması gerçekleştirerek, “Hükümet; özellikle siyasi tutsaklara âdeta düşman hukuku uyguluyor. Hükümlü ve tutuklulara esir gözüyle bakıyor” dedi.
İHD Mersin Şubesi’nde saat 12’de gerçekleştirilen basın açıklamasına Tarsus Kampüs Tipi Kadın Kapalı Hapishanesi’nde kalan çok sayıda tutuklunun aile ve yakınları da katıldı. Tutsak yakınları Tarsus Hapishanesi’nde yaşanan insanlık dışı uygulamaları dile getirdi.