“Bu soğuk duvarlar ardında da elde kalan ifade yöntemlerinden biri de kalemin gücüyle patikalar oluşturup dışarıya yürüyüş eylemektir. Ben de nameyle birlikte bir yazı ve 4-5 şiirimsi karalamayla konukluğunuza geleyim dedim. Yazı demişken kitap ve dergilerin verilmemesi başlı başına bir sorun.”
AYHAN KAVAK
1 No.lu T Tipi Cezaevi A-12
Bandırma/BALIKESİR
***
20.02.2017
Kekê Adil Hocama,
Uzunca bir aradan sonra merhaba!
Bir müddet bizleri mektup alıp-vermeden ‘muaf’ tuttuklarından ötürü yazma imkânım olmadı. Şimdilik bugünden itibaren yazabiliyorum. Malum memleket ahvalini en iyi özetleyen mekânların başında deney laboratuvarına dönüştürülen mahsus mahaller oluyor. Hâliyle yegâne iletişim araçlarımızdan ‘mahrum’ bırakıldığımızda insan, sesini dışarıya ulaştıramıyor ne yazık ki. Her şeye rağmen “umut saklımızda ölümsüz bayrak”tır. Zaten hâl-i pürmelalimizi en güzel Ahmet Arif anlatırdı. Hoş, yaşanan/yaşatılanlar ortadayken, kralın çıplaklığını dillendirmek çok daha önem arz eden günlerden geçiyoruz.
Bu soğuk duvarlar ardında da elde kalan ifade yöntemlerinden biri de kalemin gücüyle patikalar oluşturup dışarıya yürüyüş eylemektir. Ben de nameyle birlikte bir yazı ve 4-5 şiirimsi karalamayla konukluğunuza geleyim dedim. Yazı demişken kitap ve dergilerin verilmemesi başlı başına bir sorun. Gazeteden okudum. Toplumun yüzde otuz dokuzu hiç kitap okumuyormuş. Yüzde kırk yedisi de hiç dergi okumuyormuş. Tabii bunun mahsus mahal ayağını da düşünmek gerek. Ha bire damlara tıkıştırılan canlar da artık kitap ve dergi okuyamayacak! Okumak istemeyenleri anlamakta zorluk çeksem de; bile isteye yassak denilerek engeller çıkarılmış olmasını hiç anlamış değilim. Ama yine de merak edilmesin. En sık izlenen aktivite, yüzde seksen beş TV olarak gösterilmiş. Bu aktivite benden/bizden ırak olsun!
Gerçi önceden bizde var olan kitap ve dergiler var. Dönüp dönüp yine okuruz. Fahrenheit 451 romanındaki gibi satır satır ezberleriz. Alimallah var olanları da çok görürlerse havsalaya kaydedilenler idare eder veya ettirmeye çalışırız, naçar.
Değerli Kekê, bu mekâna gelmeden önce yazdığım ve fotokopi hâlinde bekleyen 380 civarı yapraklık Siyaset Felsefesi, Dem. Siyaset ve Kavramlar şeklinde niteleyebileceğim bir çalışmam vardı. Tabii tek nüsha vermediler! İnfaz Hakimliğine de başvurdum. Aleyhe cevap verdiler. Bu kez Ağır Cezaya başvurdum. Süreç ve kısıtlanmalar ortadayken lehime bir kararın verileceğini düşünmesem de benimkisi…
(…)
Ayhan Kavak
Görülmüştür notu: Mektubun ikinci sayfası zarftan çıkmadı. Kaybolmuş. O nedenle devamını yayınlayamadık. Ayhan Kavak'ın şiiri ektedir, resme tıkladığınızda okunacak boyutta büyüyecektir.
- 6 gösterim