Siteye Eklenen Tüm Yazılar

Yasakların Çok Olduğu Bu Dünyada İki Tür İnsan Yaşamaya Başladı

Merhaba Sevgili Adil Okay, İktidarlı uygarlık dünyasında fikirler, göğün altında parıldayan bir kılıçtan daha tehlikelidir, meşru olmayan yönetimler için büyük bir kısmı her zaman tehlikelidir, diğer geriye kalanı ise insana evrenin merkezinde güvenle duran bir gezegeni bile sorgulatır. Tarihsel tüm deneyimler göstermiştir ki düşüncelerden korkan bir yerde toplumsallık ya dağılma noktasına gelmiş ya da karanlık bir cehenneme dönmüş demektir.

Böyle Bir Sürgünü Bekliyordum

Merhaba

Adil, Tülin ve Öykü arkadaşlar.

Sizi özlemle kucaklıyorum. Tutsakların sürgün furyasından biz de nasibimizi aldık. Hem de nasıl bir nasib! Ülkenin bir ucundan öbür ucuna. Herhalde zarfın üzerindeki adresi görünce şaşırmış olmalısınız. Böyle bir sürgünü bekliyordum ama Karabük benim için sürpriz oldu. Asıl sürpriz ise, temel ihtiyaç olan eşyalarımızın geldiğimiz cezaevinde bırakılıp getirilmemesidir. Nasıl olur deme! Burası Türkiye, Tayyip tipi cumhuriyetin, Tayyip gibi hapishaneleri bunlar da.

28 yıldır hapishanede olan ve tek kişilik hücrede kalan Muzaffer Öztürk’ten mektup var…

21 Ekim 2012

Sevgili Adil,

Merhaba… Kısa mektubunu ve kartı aldım. Çok çok sağolasın. Bu gün de Güney dergisindeki yazını okudum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Sadece bu değil, asından ve dergilerden çalışmalarınızı izliyoruz. Bu denli enerji ve çabanız için ayrıca kutluyorum seni.

Ben genellikle (kızına) Öykü’cüğümüze yazdım. Ona yaşamın sevgi dolu yanlarını yansıtmaya çalıştım. Mahpus dünyasının hüznünü görmesin istedim. (…)

Soruların üzerine kısaca kendimden söz edeyim.

Mahsus Mahalden, Mahsus Mektuplar

“Mahsus mahal” olan hapishaneler, devletlerin, dışarıda kendilerine benzetemedikleri muhalifleri çıplak “zor” ve “ikna” yoluyla kendilerine benzetmek istedikleri “ıslah” mekanlarıdır. Zulmün küçük hisseli ortağı her gardiyan “ıslah imza”dır. Özellikle siyasi mahpuslar burada, devlete “rağmen” kendileri kalmak, devlete benzememek için direnirler. Sosyal-toplumsal bir varlık olan insanın bedenini ve zihnini hasar mekanizması olarak tasarlanan hapishaneler, devletlerin kurucu kutsallarından “duvarlardan” örülmüş mikro devlet, mikro toplumdur.

Sanatçılardan ortak tavır: Susarak suç ortağı olmayacağız...

Mersin Sanatçılar Platformu, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde çeşitli cezaevinde ölüm orucu yapan siyasi mahkumlarla ilgili basın açıklaması yaptı. Susarak suç ortağı olmayacaklarını duyurdu.

Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde bir araya gelen Mersin Sanatçılar Platformu üyesi bir grup sanatçı, 51 gündür 58 cezaevinde açlık grevi yapan 1000’in üzerinde siyasi mahkumla ilgili basın açıklaması düzenlediler. Yakında ölümlerin ve kalıcı sakatlıkların başlayacağını, gelişen bu olaylarla ilgili taraflarının net olduğunu ve suç ortağı olmayacaklarını duyurdular.

Şarkılar ve mektuplar açlık grevleri için buluştu

Yazar Vedat Türkali'nin çağrısıyla Taksim Meydanı'nda oturma eylemi yapan aydın ve sanatçılar, şarkılarını açlık grevindeki tutuklular için seslendirdi. Tutukluların mektuplarını okuyarak, onların sesi, soluğu oldu.

Geçtiğimiz günlerde açlık grevlerinin bitirilmesi için hükümete acil çağrı yapan çok sayıda aydın, yazar ve sanatçı, Taksim Meydanı'nda oturma eylemi yaparak cezaevlerindeki tutsakların mektuplarını okudu.

Açlık Grevindeki İki Kadın Tutsaktan Zeynep ve Züleyha'dan Mektup Var

sizi direnişimizi destekleyerek sesimize ses olmaya çağırıyoruz...

"Ve işte uçurum bize yaşamak... Bir yanımız Sunî bir "Hayat", bir yanımız yaşam süsü verilmiş intiharlar içinde bir hayat-sızlık ve öte yanımız hakikat özlemiyle yanıp tutuşan, yaşamaya ölesiye bağlı bir yaşam mücedelesi. Bu kıyamet-bu direniş Kaf Dağı'nın ardında ya da Feza'de değil ! Yaşadığımız coğrafyada gözümüzün önünde. İşte gözümüzün önünde uçurum derinliği çelişkilerde yiten nice can... "

'Barış Anneleri' endişeli

Okmeydanı Sibel Yalçın parkında bir çadır. Kesif bir biber gazı kokusu sinmiş durumda çadıra.

51 gündür açlık grevinde bulunan bazı tutuklu ve hükümlülerin anneleri bu çadırda biraraya gelmiş. ''Barış Anneleri'' diye adlandırıyorlar kendilerini.

Çarşamba günü akşam saatlerinde, her zaman olduğundan biraz daha tenha.

Bir önceki gün polisin çadıra biber gazıyla müdahalesi nedeniyle bazı anneler rahatsızlanmış, bu nedenle gelememişler. Üzerinden 24 saatten uzun bir süre geçmiş olmasına karşın çadırda ağır bir gaz kokusu var.

Dinle!

Dinle!

Yoğun bir kuşatmanın içindeyken, kafam o konudan bu konuya atlayıp hepsini anlamaya, çözmeye çalışırken bir bakıyorum ki kayboluvermişim, o konu yığınlarının arasında… Yazmak geliyor içimden; bağırabilmenin metin şekli…

Dinle!

Utancımdan, bir coğrafya hatası olarak doğduğumu düşündüğüm bu topraklarda yaşanan her olay, konu, kavram bulamacı beni daha fazla hasta ediyor. Örneğin kendimi bildim bileli “İnsanlık” kavramının ne kadar sorunlu ve içeriğinin ne kadar yanlış şekilde doldurulmuş olduğunu düşünüyorum.

Dinle!

Grevcilerden açıklama

Türkiye cezaevlerindeki tüm PKK'li ve PAJK'lı tutsaklar adına yazılı bir açıklama yapan Deniz Kaya: “Müdahale olursa eylemimizi 10 bin kişiye çıkaracağız!

Türkiye cezaevlerindeki tüm PKK'li ve PAJK'lı tutsaklar adına yazılı bir açıklama yapan Deniz Kaya, "Arkadaşlarımıza karşı yapılacak en ufak bir müdahale karşısında kıyameti koparacağız. Şu an 700 kişiyi aşkın arkadaşımız tarafından sürdürülen eylemimizi, 10 bin kişiye çıkaracağız" dedi.

Katil Olmayı Reddediyoruz!

Ankara Aydın Sanatçı Girişimi’nden;

BASINA VE KAMOYUNA

Katil Olmayı Reddediyoruz! ...

Kürt halkının en temel hakları için cezaevinde canlarını ortaya koyarak direnenler an geçtikçe ölüme gidiyorlar.

Seyreden olamayız!
Açlık greviyle direnenlerin bedenlerinde çürüyen her hücre, tüm toplumsal yaşamın çürümesi demektir.

Razı olamayız!
Akıl ve vicdan bu trajediyi onaylayamaz. Direniş değil onları öldüren, bu haklı direnişe kayıtsızlık öldürüyor. Toplumsal Barışı eşit haklar yaşatır. Eşitlik insan onurunu var eder.