Siteye Eklenen Tüm Yazılar

Gürcistan'da Cezaevinde Mahkumlara İşkence Yapıldığını Gösteren Görüntüler Halkı Sokağa Döktü


Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, ülkedeki bazı cezaevlerinde mahkumlara işkence yapıldığı görüntülerin ortaya çıkmasının ardından Gürcistan'ın tüm ceza infaz kurumlarında reform gerçekleştireceklerini ve hapishanelerin şeffaf olacağını söyledi. Öte yandan, Parlamento, Tiflis Devlet Üniversitesi ve Tiflis hapishanesi önünde düzenlenen gösteriler sabaha kadar sürdü. Protestocular ilgili bakanların istifa etmesini talep etti.

Ankara'da Ulucanlar anma programı

(20.09.12) - Ulucanlar Katliamı Ankara’da yapılacak eylem ve etkinliklerle lanetlenecek, ON’ların direnişi selamlanacak.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu 22 Eylül Cumartesi günü yapacağı anma etkinliğiyle katliamı lanetleyerek Ulucanlar'da direnişin manifestosunu yazan devrimcileri anacak. Mamak İşçi Kültür Evi'nde gerçekleştirilecek etkinlik öncesinde afişler, el ilanları ve davetiyelerle işçi, emekçiler etkinliğe davet ediliyorlar. Ayrıca bölgenin merkezi yerlerine yapılan yazılamalarla da katliamı unutmadıklarını vurgulayarak, direnişi selamladılar.

Özgür an'larla özgürlüğe!

Çocukken okullar kapanır kapanmaz on sekiz saatlik yolculukla Ankara’dan Hopa’ya giderdik. Bizim için Hopa özgürlük demekti. Okulların tatil olmasının etkisi vardı bunda tabii ama daha çok da Karadeniz doğasının, dağları, dereleri ve en çok da denizinin sağladığı özgürlüktü bu. Saatler süren yolculuğu çekilir kılan da bu özgür günlerin tadıydı. Göçlerle çeşitli illere dağılmış bütün kuzenler, yazları bir araya gelirdik.

Yüce İsis Aşkına!


İşkenceye uğramış gibiyim. Tecavüz etmişler sanki. Falakadan geçirdiklerini hissediyorum, Filistin askısından sonra… Kemiklerim kırılana kadar dövülmüşüm. Önce sırılsıklam edip, sonra sopalarla defalarca vurmuşlar!

*

80’leri, 90’ları kitaplardan, gazetelerden okumuş bir kuşaktan geliyorum. O dönemlerde yaşanan hak ihlallerini, işkenceleri, infazları, akıl almaz hukuksuzlukları hep dinledik, birebir yaşayanlardan. Öykülerini okuduk, filmlerini izledik.

Basın Açıklamasına Çağrı!

Değerli Dostlar,

Babam Tahir CANAN'ın yaşamış olduğu hukuksuzluklar sürecinin geldiği boyut artık bir çok yönü ile bilinmektedir. Yaşanan bu hukuksuz sürecini İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Sn. Öztürk TÜRKDOĞAN 19.09.2012 tarihinde İnsan Hakları Derneği Genel Merkezinde (Ankara) düzenleyeceği basın açıklaması ile dile getirerek hukuksuzluğun son bulması hususunda taleplerini ifade edecektir.

Açıklamaya Tahir CANAN ailesi adına Tahir CANAN'ın eşi Gülnigar CANAN katılım sağlayacaktır.

Konuyla ilgili bilgi ve gereğini rica eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Pozantı'da tecavüze uğrayan B.E. intihar girişiminde bulundu

24 yaşındaki B.E. Adana'nın Şakirpaşa Semti Obalar Mahallesi'nde bulunan amcasının evinin 4. kattından atlayarak intihar etti

17 Eylül 2012

Pozantı Cezaevi'nde taciz ve tecavüze uğrayan çocuklardan biri olan B.E. 4. kattan atlayarak intihar etti. Adana Numune Hastanesi'ne kaldırılan B.E.'nin hayati tehlikesi bulunduğu bildirildi.

Vicdan Şahin Özerdem'e Özgürlük

Vicdan Şahin Özerdem 25.7.2012 tarihinde gittiği Hırvatistan-Tatilinde hırvat polisleri tarafından bir Interpol-Tutuklama kararı nedeniyle yedi yaşındaki oğlunun gözleri önünde tutuklanmıştır. Vicdan Şahin Özerdem 30.5.1970 İstanbul-Türkiye doğumludur ve 8 senedir eşi ve oğlu (7) ile beraber Almanya'nın Mainz şehrinde yaşamakta. 31.8.2012 tarihinde Türkiye tarafından iadesi istenmiştir.

DELİ DALGALAR HAPİSHANELERE GÖNDERİLMEK ÜZERE 'SONBAHAR'I FOTOĞRAFLIYOR!

'Dışarıdan İçeriye Kitap Köprüsü' ile tanınan Deli Dalgalar (delidalgalar.com), fotoğraf makinesi olan amatör ya da profesyonel, genç, yaşlı herkesi, hapishanelere gönderilmek üzere sonbahar fotoğrafları çekmeye davet ediyor.

"Onlar dışarıya çıkamıyorsa biz dışarıyı onlara götürelim" şiarıyla yapılacak etkinlik bilgileri aşağıda: 

Buluşma Tarihi: 23 Eylül 2012 Pazar Saat: 13:oo

Buluşma Yeri: Beşiktaş'taki Üsküdar Motor İskelesi

Görülmüştür Ekibi Adına Adil Okay ile Söyleşi

Ali Barış Kurt-ANF / 09:45 / 17 Eylül 2012

İstanbul - Politik tutsakların mektupları ve kendi imkanlarıyla hapishanede ürettikleri sanatsal ürünlerinin kamuoyuna yansıtılması için yeni bir internet yayını oluşturuldu. "Görülmüştür" adıyla yayın yapan sitenin ekibi, aynı zamanda toplumu da tutsaklara mektup yazılması için teşvik etmek istiyor.

Sosyal Bilimler özgür Müge Tuzcuoğlu serbest bırakılsın!

Hamdiye Müge Tuzcu (Müge Tuzcuoğlu) 2012 Mart ayında gözaltına alındı ve tutuklandı. Şu anda Diyarbakır Cezaevinde 24 Eylül'de yapılacak ilk duruşmasını bekliyor.

Müge Tuzcuoğlu bir antropolog ve bir süredir yaşadığı Diyarbakır’da çocuklar ve kadınlar üzerine araştırmalar yaptı. Çocuklarla ilgili çalışmalarını “Ben Bir Taşım” adlı kitabında anlattı.

Yedinci Yılda da...

Bugün 8 Eylül. Gözaltına alınışımın 7. yılı. Tutsaklığımın da! Ne yazık ki, yıldönümleri her zaman güzel günleri anmanın bir vesilesi olmuyor!

BİA Haber Merkezi 14 Eylül 2012, Cuma

Yazdan kalma sıcak bir gün.

Havalandırmada kargaların o kaba seslerine karışan serçe cıvıltıları değişik bir senfoni kıvamında, haftasonu sessizliğini kuşanmış hapishaneye meydan okuyor.

Bunu eski hapishaneler ile yeni inşa edilenler arasındaki önemli bir fark olarak kaydediyorum.

Hapishane tam bir ölüm sessizliğine bürünmüş!

Muhlis Barut öldü ya diğer hastalar?

Cezaevlerinde bulunan ağır hastalar Muhlis Barut'un ölümüyle gündeme geldi. Bu hastalar tedavi olurken büyük sorunlar yaşıyor. Kocaeli'ndeki bir tutuklunun anlatımı: Çarşamba günü kalp krizi geçirdim ama doktor gününün salı, perşembe olduğu için o sırada cezaevinde ambulans yoktu

Muhlis Barut'u evine götürmek için kızı Gönül çok çaba gösterdi ama başarılı olamadı.

İSTANBUL TABİP ODASI: ADALETİN BU MU DEVLET?

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu, Muhlis Barut ve Magdelena de Winnaar'ın cezaevinde yitirmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında hasta tutukluların durumuna dikkat çekti.
 

Çerkezoğlu, oda binasında düzenlediği basın toplantısında, hasta tutuklularla ilgili birçok açıklama yaptıklarını, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'na görüş ve çözüm önerilerini sunduklarını hatırlattı.

TAYAD’lı Aileler: “Mezar Hakkımızı Alana Kadar İki Elimiz Yakanızda Olacak!”

TAYAD’lı Aileler: “Mezar Hakkımızı Alana Kadar İki Elimiz Yakanızda Olacak!” TAYAD’lı Aileler 7 Eylül 2012 tarihinde Taksim Tramvay durağında bir araya geldi. Galatasaray Lisesine kadar yürüyen TAYAD’lı Aileler burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Eylem boyunca "Ayhan EFEOĞLU’nun Mezarı Nerede Açıklansın" "Kaybeden Devlettir, Hesap Soracağız!" "Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Mücadelemiz" "Bedel Ödedik Bedel Ödeteceğiz" sloganları atıldı. Ayrıca yürüyüş boyunca halka Ayhan EFEOĞLU'nun neden kayıp edildiği ve kimlerin kayıp ettiği anlatıldı. 

Kalp kapakçıkları acilen değişmesi gereken kadın tutsağın mektubu

Her şey bir yana günlerdir ameliyatımı bekleyen çocuğumun yaşadıkları, hissettikleri beni çok üzdü. Oğlum hala çocuktur. Bu koşullarda ameliyat olmamı hiç istemiyor. Ameliyat olacağım zaman yanımda olmak istiyor. Ama şunu anlamıyor: sanki bir – iki yıl içinde çıkacağım da tedavimde ertelenebilir bir durum sözkonusu. Ben müebbet ceza almış bir hükümlüyüm. Cezam, hastalığıma rağmen verildi ve infazımın bitmesine 18 yıl var… Her türlü başvuruma, ağır hastalığıma rağmen hala bu koşullardayım, durumum gün geçtikçe kötüleşiyor. Ameliyat artık şart olmuş durumda.

Yaklaşan 12 Eylül ve ninnisi

Yaklaşan 12 Eylül’ü düşünce kulaklarıma uzaklardan belli belirsiz bir ninni sesi gelmeye başlıyor. Algılamaya çalışıyorum ‘’uyusun da büyüsün’’ desem değil, ama o minvalde bir ninni iyice kulak kabartıyorum anlamaya çalışıyorum. Anlamaya çalışırken bir taraftan da uyku bastırıyor. Ninni görevini yerine getirmeli! Fakat ben uyumak istemiyorum direniyorum. Ninnide anlatılmayan, gizlenen gerçekliği anlamak istiyorum. Direniyorum. Ve bu direnç sonuç veriyor, ninni kulaklarımda netlik kazanıyor. Söylenenlerin yaşamımda bir karşılığını bulamasam da beynimde kelime karşılığı bulunuyor.

Öykülenme

ÖYKÜLENME

Sıcak ekmek

Ve taze düş aldım sana
 

Biri emek

Ve ateş kokulu

Biri haylaz mı haylaz

Biri kavruk yüzlü

İşçi yoksulu

Biri uslanmaz mı uslanmaz

 

Sıcak ekmek

Ve taze düş aldım sana

Biri açlığımı fısıldar

Diğeri ise en zifiri gecede

Yıldızlar düşürür aklıma

 

Ozan Veli

(Adres: Resul Sarıgül F1 cezaevi. C.31. Hacılar− Kırıkkale)

Kocaman Yürekli Çocuklar

Kocaman Yürekli Çocuklar 

Serkan Kaya

 

Varoşların asi çocukları

Gözlerinde inanç sevgi ve umut

Yaşanacak bir dünya şiarıyla 
 

Sarıldılar yaşama

 

Çetin yollar bekle onları

Bir ellerinde kitap

Diğerinde parke taşı

Ve kocaman yürekleri

Serkan Kaya

1 nolu F tipi hapishane

3−1−6−52 Sincan/ Ankara

Ay Işığı Solumaları

AY IŞIĞI SOLUMALARI

Sinan Bülbül

Sevgilim

Yaşama nereden başlasam

Orada senden çoğalıyorum

Bu tutsak dilimi karartmalı gecelerde

Gözlerine düşmek istiyorum

 

Sevgilim

Bizim diyarlarda sevmek ölüm

Sevda intihar

Yarenlerin aşklarına kan karışır

Aşk tutsak düşer aşiretlerin sürek avcılarına

 

Sevgilim

Bu bir ayrılık mektubu değil

Zamansız vedalar korkunun esiri

Yeni ortaçağa uyarlanmış eski bir masalım

Aşka zaman ayırmalı

Aşka zaman ayırmalı

İbrahim Şahin

Uykularımdaki geceyi sildim 

Düşleri gözlerimden

Sil yaşlarını

Bak kaç zaman oldu

Gözlerinsiz yaşıyorum

 

Ne zaman fark ettiysem

Hırçın bir sevdaya düştüğümü

Ve anamın gözyaşlarını

Akdeniz’den taşıdığını

Anladım ki bütün nehirlere

Bu kentin yalnızlığı düşmeyecek

 

Seni seviyorum diye

Kıskanıyor beni akşamlar

Ey sabahın kızı

Beni onların ellerine

(Beni gecelerin karanlığına)

6 Ay Ömrü Kalan Tutuklu Muhlis Barut'a 'Vedalaşma Hakkı' Tanınmıyor

Kanser hastası olan, 16 yıl 8 aylık hapis cezası Yargıtay aşamasında bulunan, doktorların geçen Nisan ayında doktorların 6 ay ömrü kaldığını raporladığı rapor ettiği Muhlis Barut, geçen gün saat 03.00 civarında İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Barut’un durumunun çok ağır olduğu kaydedildi.

Üşüten Düşler

7 Haziran 2012

ÜŞÜTEN DÜŞLER

Gecenin düşler üşüten bir vaktinde,

tüm şehir uyurken,

çok uzak diyarlardan
 

bir selam alıyorum sımsıcak.

Düşünülüp de yazılamayan sözler

geçiyor gözlerimin önünden bir bir.

Sonun getiremediğim şiirimse

hala aynı yerde...

 

Yangın büyüyor,

ismini hatırlamakta zorlandığım

bir enstrümanın yanık melodisi doldurur odayı.

Ses yoktu, ten çiçeksiz, oyun büyük.

Gölgesiz giden, genç benizli,

1 Mayıs

ÖYKÜ'YE 1 MAYIS ŞİİRİM

Hey sen!

Kapatma güneşimi

Bırak biraz ısınayım.

Bırak aydınlığı göreyim

Sevda türküleriyle canlanayım

 

Hey kalk!

Kalk ölüm zamanı değil.

Bak güneş doğuyor,

ısıtacak yarınların çocuklarını.

 

Toprağa sarılma zamanı değil,

devrim türkülerini haykırma zamanı.

Bakma öyle melul gözlerle

Yere düşmüş bedenime.

Sen baktıkça üşüyor bu can, bu beden.

 

Hey sen!

Kapatma toprağı üstüme.

Güneş doğacak elbette...

Hücrem

Yüreğimin prensesi sevgili Öykü merhaba!

HÜCREM

Sahipsiz

Soğuk, nem kapan hücremde

Bir ben varım

Anafora yakalanmış düşleriyle

Bir de

dün gece çizdiğim

boyacı çocuk var...

Öylesine masum

boynu bükük

bana bakıyor...

O an çocukluk düşlerime dalıyorum.

Acıyor her yanım

Ansızın vurulmuştu

yüreğimde büyüttüğüm uçurtma...

Yine el konulmuş

Yalnızlığımı paylaşan

hücreme renk katan

nağmelerim

“Yasak!” diye...

Hep canları anımsıyorum

Hediye Aksoy için hapishanede kalabilir raporu

Adli Tıp Kurumu, hasta mahpusların simgesi olan ileri derecede görme engelli ve kanser hastası Hediye Aksoy için sağlık koşullarının hapishanede kalmasına uygun olduğuna dair rapor verdi.

Adli Tıp Kurumu'nun görme engelli ve kanser hastası Hadiye Aksoy için sağlık koşullarının hapishanede kalmasına uygun olduğuna dair rapor verdiği öğrenildi.

Adalet Bakanı: Dokuz yılda 1621 mahpus hayatını kaybetti

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 2003-2012 yılları arasında 1621 mahpusun hayatını kaybettiğini ve 24 Mayıs 2012 itibarıyla ceza infaz kurumlarındaki 49 mahpusun kanser hastası olduğunu açıkladı.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 2003-2012 yılları arasında cezaevlerinde hayatını kaybeden mahpus sayısının 1621 olduğunu açıkladı.

Sözümüz

Yürüdüğün dağdır, taşıdığın candır

Can ile sevmeden serdar olunmaz

Ol cihanın içinde damarda demdir

 

Demini dökmeyen sevdakâr olamaz

Sevdakâr kavgada karar kılandır

Ol kavgada server olandır

Kâh nefeslerde, kâh hünerdedir

Gönülden gönüle akmadan olmaz

 

Sözümüz ey can sanadır

Sevdakâr olanın gönlü Cihan'dır

Cihan'da beyler, ağalar sana düşmandır

Gayrı kul olmak insana yaraşmaz

ALİ BABA ARI

Mahsus Mahal Dergisi 6.Yılına Girdi

 

Mahsus Mahal’in 6. yılı vesilesiyle Yayın Yönetmeni Aytekin Yılmaz’la Özgü Yolcu’nun röportajı...

Sayın Yılmaz, Mahsus Mahal Dergisi 6. Yılına girdi. Dergi çalışmalarını konuşalım istedik. Mahsus Mahal’in dolaşımda olan bütün edebiyat dergilerinden farklı bir yayın anlayışı var. Hem bu özelliği hem de çıkış öyküsü hakkında bilgiler verebilir misiniz?

Batman M Tipi Kapalı Cezaevi İnceleme Raporu

16 Aralık 2010

OLAY
Cezaevinden zaman zaman alınan mektuplar ve iletilen sözlü duyumlarda cezaevinin koşulları konusunda şikâyetler dile getirilmiştir.10–17 Aralık İnsan Hakları Haftası etkinlikleri çerçevesinde yapılan çalışmalar kapsamında Batman Cumhuriyet başsavcısı Mustafa Peker’e konu iletilmiş ve cezaevi ziyareti konusunda izin talebinde bulunulmuştur. Başsavcılığın verdiği izinle 16.12.2010 Çarşamba günü 11.45 itibariyle Batman M tipi Kapalı cezaevi ziyaret edilmiştir.

Türkiye Hapishanelerinde Tutulan Ağır Hasta Mahpusların Durumu

Türkiye’deki hapishanelerde Ocak 2011 itibariyle 122.404 hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır. Bunlardan 66.997’si hükümlü, geri kalan 55.407’si tutukludur. Türkiye hapishanelerinde bulunan mahpusların %45.3’ü tutuklu durumdadır. Mahpus sayısı ve tutuklu mahpus oranı oldukça yüksektir. Bu durum Türkiye’de ağır bir tutuklama rejimi uygulandığını göstermektedir.

Hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri derneğimiz tarafından her yıl özel bir raporla kamuoyuna açıklanmaktadır. Bu raporda sadece 112’si ağır hasta toplam 266 hasta mahpusun durumu belirtilmiş ve çözüm önerileri sıralanmıştır.

Karadeniz Cezaevleri Raporu

2-4 Kasım 2011

GİRİŞ:

Çeşitli tarihlerde, Bafra, Giresun, Trabzon, Rize-Kalkandere ve Erzurum cezaevlerinde bulunan mahpuslar ve onların aileleri, cezaevlerinde yaşandığını iddia ettikleri hak ihlalleriyle ilgili İHD genel merkezimize ve Diyarbakır şubemize başvurarak yardım talep etmişlerdir.

Başvurular daha çok;

Tayyar Eroğlu'ndan Mektup Var: "Yaşanan ne olursa olsun “Gönlümüzde acılara daha çok yer var"

31.07.2012

Merhaba sevgili Adil Amca;

Umuyor ve diliyoruz ki sağlığın oldukça yerindedir. Bizler de gayet iyiyiz. Mayıs başlarında yolladığın kartı 18 Mayıs'ta almıştım ve oldukça da sevinmiştim. Ama peşinden de iletişim cezasını tebliğ ettiler. Dolayısıyla hemen cevap veremedim.

Urfa Cezaevi Raporu

16-18 Haziran 2012

Yaklaşık olarak 50 yıldır faaliyette olan Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi köhnemiş binası, yetersiz koğuşları, sıhhî koşullardan uzak yapısı ile adeta yıllardır tutuklu ve hükümlüler için ceza üstüne cezanın uygulandığı bir mekan halini almıştır. 375 kişilik kapasitesi olduğu belirtilen cezaevinde 1057 tutuklu ve hükümlü kalmakta, bu nedenle tutuklu ve hükümlüler uyuma, yemek vb. ihtiyaçlarını insan onuruna yaraşır bir şekilde karşılamaktan mahrum bırakılmaktadırlar.

Erol Zavar'dan Mektup Var!

Aşağıda mektubunu okuyacağınız Şair Erol Zavar kanser hastasıdır. Cezaevinde kaldığı sürece 21 kez ameliyat olduğu halde tahliye edilmemektedir. Adalet bakanı (2012 yılı itibariyle) mecliste bir soru önergesine verdiği cevapta, Erol Zavar gibi 500’ya yakın ağır hasta tutuklu ve hükümlünün olduğunu söylemiştir. Neden tahliye edilmediklerine dair bir açıklama yapılmamıştır.

Sevgili Öykü,

Merhaba,

Nasılsın?

Karşı Sanat'tan Tüm Devrimci Sanatçılara Çağrı: "Diyarbakır Hapishanesi Ne Yana Düşer"

Karşı Sanat tarafından, 12 Eylül’ün yıldönümünde, toplumun, toplumsal dinamiklerin sanatla olan dolayımsız bağlarını kurmakta etkin biçimde rol üstlenmeyi seçen tüm sanatçıları, 12 Eylül 2011 tarihinde KARŞI SANAT’ta, Diyarbakır Hapishanesi’ni, Diyarbakır Hapishanesi’nin katı gerçekliğini ve orada yaşananları tüm boyutlarıyla irdeleyen bir sergi için çağrıda bulunuldu.

Neden "Görülmüştür"?

"Cezaevlerinden gelen mektuplar ‘Görülmüştür’ mührüyle geliyor. Genellikle okumayı engellemeyecek yerlere mühür vuruluyor. Bazen de arka boş sayfalara. Ama kimi zaman da mühür, sahibinin içindeki kötülük potansiyelini gösteriyor. Buna örnek olarak Serkan Kaya ve Kamil Turanlıoğlu’nun, Sincan 1 no’lu F tipi cezaevinden yolladıkları karikatüre iyi bakmalısınız. Mühür, sayfada fazlasıyla boş yer varken, mektubun yollandığı çocuğa sunulan çiçeğin üzerine, hem de tam tomurcuğa vurulmuş."

Zindanda Açan Çiçekler: İçerdeki Deli Dalgalar

Edebiyat deyince aklımıza önce roman, öykü ve şiir gelir. Sonra da akımlar. Klasik, modern, realist, sürrealist, dadacı v.d… Ve bu akımların ülkemiz edebiyatına yansımaları olan 1. Ve 2. Yeni, Garip akımı, Toplumsal gerçekçilik, İmgeci gerçekçilik v.b. Bir de alt başlıklar olarak: Politik edebiyattan, Hapishane Edebiyatından, 12 Mart romanından, 12 Eylül edebiyatından söz edebiliriz. Hangi akımdan yazarsa yazsın yazar –şair, yaşadığı dönemin tanığı ve vicdanıdır deriz. Ya da öyle olmasını umarız.

Tutuklu Tıp Öğrencilerinden Mektup Var!

21 Ağustos 2012

Merhaba,

Başta sağlık emekçileri ve öğrencileri olmak üzere bütün emek örgütlerine içten yoldaşça selamlarımızı yolluyoruz.

6 Haziran 2012 itibari ile Sincan cezaevinde tutuklu olan 13 sağlık öğrencisiyiz. Tutsak alınmamıza sebep olan yaptığımız çalışmalardan bahsetmek adına bu mektubu kaleme aldık. Daha önce TÖK ve SES Öğrenci Komisyonu ile ilgili yazmıştık. Bu kez HASAT/Halk Sağlığı Topluluğu çalışmalarının ne olduğunu, neden HASAT'a ihtiyaç olduğundan bahsedeceğiz.

İsmet Ayaz'dan Mektup Var!

Sevgili Öykücan merhaba,

Sımsıcak kucaklıyorum özlemle. Sana uzun zamandır yazamadım. Hani yazamamanın gerekçesinden ziyade mahcubiyetini yaşadım. Ring yolculuklarıyla tetkik ve tahlillerle halen uğraşmaktayım.

Annene, babana benden kocaman selam ve sevgilerimi ilet. En son Adıyamandayken mektubun bana ulaşmıştı. Halen de önümü göremedim doğru dürüst yazamadım işte.

Abdullah Güven'den Mektup Var: "12 Eylül'de bile olmayan bir baskı var"

“Dışarda yaşam zorlaştığı gibi cezaevlerinde de öyle. Hastaları bile tedavi etmiyorlar. Ya da tedavilerini yarıda bırakıp gönderiyorlar. mektup yazmak, protesto etmekle bile “disiplin” cezasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bir çoğumuz aylarca ceza alıyoruz. Etkinliklerden men açık görüş cezası veriyorlar. Elbette bunu anlıyoruz 12 Eylül'de bile olmayan bir psikolojik baskıyla karşılaşıyoruz. Dışardan gelen bir hediye bile sakıncalı görebiliyorlar. Arkadaşlarımızın aileleri uzaklardan geliyorlar ama bazen sırf evrak yüzünden görüş bile yaptırmıyorlar.

Hoşgeldin Hücreme Çocuk

Öykü’ye

Küçük yüzünde polen yağmurları

Saçları gelecek hayat sarmaşığı

Suskun çığlıklarla çıplak bayırlar boyu,

 

Yaşlı, kuru, yapraksız ağaçlara

Su taşır gözlerinde...

Ve...

İner pencereme gece mavisi

Ay ışığı düşer hücreme

Bir dünya aranır yarına,

Büyür yavaş yavaş

Islak, buğulu, derin...

Bir çiçek açar birdenbire

Aydınlık, sıcak apak....

Siyah Salı bir gül değer alnıma,

Tutuşur şafağın masum bağrında,

Işıldar yavaş yavaş

"GÖRÜLMÜŞTÜR" Ama Çözülmemiştir

  1. 12 EYLÜL 1980 SONRASI CEZAEVLERİNDE 80 BİN TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ VARDI. BU GÜN İTİBARİYLE 130 BİN TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ VAR. CEZAEVLERİNDE YATAK SORUNU, HİJYENİK SORUNLAR, SU SORUNU, DOKTOR, DİŞ DOKTORU VE HEMŞİRE YETERSİZLİĞİ SORUNU ÇÖZÜLMEMİŞTİR.
  2. UZUN TUTUKLULUK SÜRESİNİN YOL AÇTIĞI MAĞDURİYET SORUNU ÇÖZÜLMEMİŞTİR.
  3. HASTA MAHPUSLARI RENCİDE EDEN ÜÇLÜ PROTOKOL SORUNU ÇÖZÜLMEMİŞTİR.

Filistin Günlüğü

12 Eylül ve Filistin Günlüğü cezaevine geldi beni/bizi buldu. Bir solukta okudum. Heyecan ve hüznü, acıları, hasreti, bir arada yaşattın bana. Zaman zaman o çatışma anlarını anlattığında o anları yaşarcasına gerildim. Ayrılıklarda, gelen gelen mektuplarda en insani duygular içerisinde olup gözyaşlarıma hakim olamadım.

Türkiye'nin Mandela'larından Halil Gündoğan kimdir?

12 Eylül'de idam cezası alan Halil Gündoğan, 1988'de 29 kişiyle birlikte Metris'ten kaçtı. Gündoğan, yazdığı 'Metris'ten Munzur'a Bir Firarinin Öyküsü' adlı kitabıyla kaçışı anlattı

Sınıra yaklaşınca araç durdu. "Araçla yolculuk buraya kadar" dediler. İki kişi onları Meriç'e kadar götürecekti. Orada bir başka 'arkadaş' görevi devralıp şişme botla karşıya geçmelerini sağlayacaktı. Karşı tarafta kimse karşılamayacaktı. Başlarının çaresine bakacaklardı.