Hüseyin Aykol

Tutuklu gazeteciler haber yapmayı özlediler...

Van’da helikopterden atılan iki köylünün haberini yaptıkları için yaklaşık dört aydır tutuklu bulunan dört gazeteci arkadaşımızdan biri olan Cemil Uğur’un pek çok başka mahpus gibi kitaba ihtiyacı var. Şöyle diyor: “Cezaevi kütüphanesinden ayda iki kitap alabiliyoruz. Odada üç kişiyiz. Böylece odaya 6 kitap gelebiliyor. Ancak ayda 6 kitap, benim için çok az. Burayı bir okul olarak görüp, kendimi geliştirmek istiyorum. Böylece dışarıya çıkınca daha iyi haberler yapabilirim. Haber yapmayı, haberler için çekim yapmayı çok özledim. Bu nedenle iddianamenin hazırlanmasını dört gözle bekliyorum.

Ne yasak ne de serbest kitaplar

Zeki İlmin, Van F Tipi Cezaevi’nde bulunuyor. İki yıl kadar önce Lilav Kitabevi’nden altı kitap istemiş-satın almış. Talep ettiği kitapların da, yasak olmayanlardan olması konusunda kitabevi yetkililerini uyarmış. Kısa bir süre sonra gelen altı kitaptan ikisi kendisine verilmiş ve diğer dördünün ise incelendikten sonra kendisine verileceği belirtilmiş. Okurumuz kalan dört kitabı her istediğinde, inceleme sürüyor denmiş. Israr edince de, kitapları mahkemeye göndereceğiz ve hakkında yasak kararı aldıracağız, denilmiş.

Bolu, Elazığ, Kırıkkale, Kırıklar, Kandıra ve Siverek hapishanelerinden mektup var...

Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden Erdal Kotan ve Veysel Özçoban’ın mektuplarını aldım. Erdal’ınki iki hafta önce ama Veysel’inki iki ay önce kaleme alınmış. Erdal Kotan’ın kaleme aldığı hasta mahpus Zülfü Yıldırım’ın halini hem ayrı haber yapacağız; hem de İHD’ye verip, ilgilenmelerini talep edeceğiz. Veysel Özçoban ise şunları belirtiyor: “Pandemi süresince mesafe konusunda dikkatli davranıldı. Aramalar pek yapılmadı mesela. Ancak bize verilen yemekler o kadar azdı. Biz ‘bebe yemeği’ diyorduk.

Maraş Türkoğlu, Edirne, Bolu, Kırıklar Cezaevlerinde neler oluyor?

Maraş-Türkoğlu 1 nolu L Tipi Cezaevi’nde bulunan Ferhat Kaya şöyle diyor: “En küçük bir talebimiz bile Covid-19 bahanesine sarılarak ya reddediliyor ya da görmezden geliniyor. Doğru dürüst temizlik yapılmıyor, içeriye dezenfektan verilmiyor. İlk birkaç hafta verilen çamaşır suyu, artık verilmiyor. Mahkemece yasak olmayan, her yerde içeriye verilen kitaplar burada cezaevi idaresinin, disiplin kurulunun keyfi kararı ile bize verilmiyor. Kargoyla gelen eşyalarımız geri gönderiliyor. Mektuplarımız verilmiyor. İhtiyacımız olan eşyaları ne iç kantinden ne de dış kantinden temin edemiyoruz.

İçeriye bayram hediyesi gönderme zamanı

Cezaevlerinde koronavirüs pandemisine karşı alınmış birçok kısıtlama kararı kaldırılmış olmasına ve mektupların içeriye giriş ve çıkışlarındaki tedbirler yumuşatılmış olmasına rağmen, bu hafta posta kutumuza sadece üç mektup ulaştı. Söz konusu mektuplarda da, cezaevlerindeki koşullar ya da bununla ilgili kendi sorunlarından söz edilmiyor. Böylesi ‘kesat’ bir haftada bulduğumuz boşluktan yararlanarak, sizlerle -görüşçülerle- birkaç önemli konuyu paylaşmak istiyorum: