“Örgüt üyeliği” gerekçesiyle 12 yıl hapis cezası alan Umut Çamlıbel’e, hükmünü infaz ettiği cezaevinde kitap arasında çıkan nottan kaynaklı yeniden aynı gerekçeyle 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
İnebolu M Tipi Kapalı Cezaevi’nden Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne 2 Şubat 2016 tarihinde sevk edilen Umut Çamlıbel’in cezaevi girişinde yapılan aramada kendisiyle birlikte getirdiği “Topraksızlar” isimli kitapta 5 parça doküman bulunduğu gerekçesiyle hakkında dava açıldı. “Örgüt üyeliğinden” aldığı 12 yıl hapis cezası nedeniyle cezaevinde bulunan Çamlıbel’e, Kocaeli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2017 yılında açılan davada “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla ikinci kez 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Çamlıbel’e verilen ceza önce İstinaf Mahkemesi sonra da Yargıtay tarafından onaylandı. Yargıtay kararını, “Topraksızlar” isimli kitabın kapak kısmında bulunan 5 parça dokümana dayandırdı.
İstanbul Kriminal Laboratuvarı tarafından yapılan incelemede, notlardan sadece ikisinde Çamlıbel’in el yazısı örneğiyle benzeştiği yer almasına rağmen tüm notları Çamlıbel’e ait gösteren mahkeme heyeti gerekçeli kararında, “Sanığın kendi el yazısı ile yazdığı tespit edildiği, dokümanların içeriğine göre örgüt hiyerarşisi içerisinde faaliyetlerde bulunduğunun anlaşıldığı ve böylece sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasının gereği anlaşılmıştır” ifadelerine yer verildi.
KARŞI OY: DOKÜMAN ÜYELİĞE DELİL TEŞKİL ETMEZ
İstinaf Mahkemesi’nde oy çokluğuyla onaylanan kararda karşı oy kullanan hakim Tekin Karaca Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 27 Şubat 2017 tarihli “Silahlı örgüte üye olma suçu temadi eden suçlardan olup yakalanma ile temadinin kesileceği kabul edilmiştir” kararına atıfta bulundu. Karaca, karara karşı oyunda şu tespitlerde bulundu: “‘Topraksızlar’ isimli kitabın kapak kısmında 5 parça doküman ele geçirildiği ve bu dokümanların PKK/KCK terör örgütünün cezaevi içerisinde dolaştırılan talimat, eğitim ve haberleşme notları olduğundan örgüt üyeliği cezalandırılmasına karar verilse de; silahlı terör örgütü üyeliği temadi eden bir suç olduğu, yakalanma, tutuklanma veya hükümlü olduğu sıfatlarıyla birlikte temadinin kesileceği ve örgüt hiyerarşik bağının hükümlü olduğu sürece kopacağı, sanığın örgütle organik bağ içine girip sürekli şekilde çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemlerde bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak mahkumiyetine yeterli, kesin ikna edici delil bulunmadığı, sanığın hükümlü olduğu cezaevi içinde diğer örgüt üyeleri ile örgütsel dokümanları paylaştığı ya da onlara örgütsel anlamda eğitim verdiğine dair savunmasının aksini ispatlayan somut delillerin dava dosyası içerisinde bulunmadığı, örgütün hiyerarşik yapısına cezaevinde bulunan sanığın nasıl dahil olduğu gerekçeli kararda açıklanmadığı, sırf örgütsel doküman bulundurmanın silahlı terör örgütü üyeliğine delil teşkil edemeyeceği, sanığın atılı suçtan beraatına karar vermek gerekirken mahkumiyetine karar verilmiş olması kanuna aykırı olup, sanık müdafinin istinaf itirazları yerindedir.”
‘AYM’YE BAŞVURCAĞIM’
Çamlıbel’in avukatı Alişan Şahin de müvekkili hakkında verilen kararın İstinaf Mahkemesinde bir ay içinde onaylandığını ve kendilerine tebliğ edilmediğini söyledi. Yargıtay tarafından da cezanın onaylandığını ancak kararı UYAP’tan göremediklerini dile getiren Şahin, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağını belirtti.
‘CEZAEVİNDE NASIL ÖRGÜT ÜYESİ OLACAK?’
Şahin, müvekkilinin 2010 yılından bu yana cezaevinde olduğunu hatırlatarak, “Örgüt adına not veya başka dokümanlar taşıması mantığa aykırıdır. Müvekkilim zaten cezaevindedir, örgüt üyeliği korkunç bir iddiadır. Devletin gözetiminde olan bir cezaevinde örgüt üyesi nasıl olunabilir? Aramaların sürekli yapıldığı, kamera sistemiyle izlendiği yüksek güvenlikli cezaevinde böyle bir suçlama yapılamayacağı, yapılıyorsa bunda cezaevi yönetiminin de sorumlu olacağı kanaatindeyim. Müvekkilim cezaevinde bir mahkûmdur, silahlı örgüt ile nasıl bağ kuracak” diye sordu.
‘HUKUK İLKELERİNE AYKIRIDIR’
Ayrıca müvekkili Çamlıbel’in “örgüt üyeliği” iddiasından aldığı kesinleşmiş hükmü infaz ettiğine dikkat çeken Şahin, şunları söyledi: “Devletin hüküm ve tasarrufu altında aynı suçu işlemesi mükerrer olarak cezalandırılması pozitif hukuk ilkelerine de aykırıdır. Aynı fiilden dolayı iki kez yargılanmaz ilkesi hem ulusal hem de uluslararası hukukta mevcuttur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7 numaralı ek protokolünün 4’üncü maddesinin birinci fıkrasında, ‘Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne veya yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz ya da mahkum edilemez’ şeklinde düzenlenmiştir. Bu karar hukuksuzdur.”
Şahin son olarak, “Bir senaryo kurgu üzerinden hareketle müvekkilime mükerrer olarak ceza verilmiştir. Hukuk adına üzücü” dedi.
- 6 gösterim