Türkiye’de cezaevlerindeki birçok ihlale maruz kalan suça itilmiş 12-18 yaş arası çocuk tutsakların, yaşam hakları bile gözetilmiyor. Türkiye’de 7 Nisan 2017 tarihli verilere göre, 2 bin 800 çocuk bulunuyor. Cezaevindeki kişi sayısı artışında Türkiye, Avrupa’da birinci, dünyada onuncu sırada. Çocuk cezaevleri, çocukların duygusal, fiziksel olarak istismar eden ortamların başında geliyor. Psikolojik açıdan bakıldığında suça itilmiş bir çocuk cezaevinde güvenlik duygusunu, özgüvenini kaybederek, geleceğe karşı umutsuzluk taşıyor. Değersizlik, çaresizlik, hiçbir şeyin kontrolünde olmadığına dair inançların geliştiği çocuklarda, cezaevinde şiddete ve suça eğilimi artabilir. Temel ihtiyaçlarını sağlamada çok eksik olan bu ortam “iyileştirici” olmaktan ziyade çocuklarda, onarılmaz izler bırakıyor.
Çocuğun yüksek yararı denildiğinde çocukların biyolojik, psikolojik ve sosyolojik gereksinimlerinin karşılanması anlaşılmaktadır.
Hiçbir kapalı kurum, çocuğun gelişme fırsatlarını en üst düzeye çıkardığını öne süremez ve çocuğun gereksinimlerine uygun ve toplumla yeniden bütünleşmeyi gözeten bir eğitimi yeterince veremez. Cezaevlerinin hiçbir iyileştiriciliği ve caydırıcılığı yoktur. Bunun örnekleri yazının akışında yer alacak. Bu yüzden “cezalandırıcı değil, onarıcı” adalet sisteminin yerleştirilmesi gerekmektedir. Suça itilen bir çocuğun yaşamdan “özgürlüğünden” mahrum bırakılması bir seçenek olmamalıdır. Çocukları yargılayan, mahkûm eden, suçlu damgası vuran bir adalet sistemi değil, ancak kanunla ihtilafa düşen çocukların becerilerini geliştirip, bunları yaratıcı bir şekilde ortaya koyma fırsatı sağlayabilen bir çocuk adalet sistemi, ‘suçun’ tekrarını önleme konusunda başarılı olabilir.
Devletin faturası çocuğa kesildi
Buna en iyi örnek Adana Kürçüler E Tipi Kapalı Cezaevi’nde çocukların yaşadıkları olabilir. Geçtiğimiz 18 Ocak’da hak ihlalleri ve işkencelerle gündeme gelen Kürkçüler Cezaevi’nin çocuk koğuşunda yangın çıkmıştı. Yangında yaşları 14 ile 18 arasında değişen 6’sı tutsak çocuk, 11 kişi yaralanmış daha sonra 3 çocuk kaldırıldıkları hastanelerde yaşamını yitirmişti. Ve bu sürecin ardından olanların sorumlusu devlet iken, fatura yine bir çocuğa kesildi. Yangından yaralı kurtulan çocuk R.K. hakkında Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede 93 yıl hapis cezası istendi.
Çocuk Eğitimevleri, ‘Islahevleri’
Türkiye’de yalnızca 3 tane bulunan Çocuk Eğitimevleri, eski adıyla “Islahevi” bir cezaevi olmalarına karşın, tutuklu çocukların kapatıldığı Kapalı Ceza İnfaz Kurumları’ndan ve diğer cezaevlerinde farklılık içerirken, eğitimevleri İstanbul ve Ankara’da diğeri de Denizli’de bulunuyor. 3 çocuk cezaevi dışında yetişkinlerin bulunduğu birçok cezaevinde çocukların “Çocuk Koğuşları” olduğu bilinmekte, ancak bu durum Adalet Bakanlığı tarafından yeterli düzeyde paylaşılmıyor.
Mahkûm etmek için özel yasa
TBMM Adalet Komisyonunda, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) Tasarıyı 22 Haziran 2010’da kabul etti. Tasarıya göre, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”na aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılanlar, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyor. Aslında Kürt çocukları için çıkarılan bu kanun kapsamında, “kamu barışına karşı suçlar”, “kamu güvenine karşı suçlar” olarak nitelendirilerek, 2015 yılı içerisinde bu 3 kanun maddesine atıf yapılarak açılan davalarda, toplamda 2 bin 156 karar verilmiştir ve bu kararların 134’ü mahkûmiyetle sonuçlanmıştır.
Kamuoyunda ‘’taş atan çocuklarla ilgili düzenleme’’ olarak yansıtılsa da, bu çocukları cezalandırmak için çıkarıldı. Özellikle Amed’de taş attığı ileri sürülen çocukların aileleri, çocuklarının elinden alınmasıyla tehdit edilirken, sayısı netleştirilemeyen ancak birçok çocuk ailesinden koparıldı. Kamuoyunda tepkiyle karşılanması bu uygulamada geri adım attırdı. 2011’de dönemin Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, “Sosyal devlet olarak biz bu çocukları mahkeme kararıyla ailelerinden alıp, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı 6 kişilik ‘Sevgi Evleri’mize yerleştireceğiz” diyerek, çocukları ailelerinden zorla almayı meşrulaştırma çabasına girmişti. Bu çocuklar cezaevlerinde büyük ayrımcılığa maruz kalıyor. Bu iki tablo göstermektedir ki, sayıları açıklanmasa dahi Türkiye’de siyasi nedenlerle hakkında davalar açılan ve bu davalarda mahkûmiyet kararları verilen, cezaevinde tutulan onlarca çocuk bulunuyor.
Damgalama eleştirilmişti
Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ve Türkiye’nin ulusal yasası olan Çocuk Koruma Kanunu’nun temel ilkelerinden biri, “çocukların katılım hakları” olarak tanımlanmaktadır. Çocuk tutsakların yetişkinlerin bulunduğu cezaevlerine konulmasını eleştiren BM Çocuk Hakları Komitesi, “Çocukların yetişkin cezaevlerine veya hücrelerine konmasının güvenlik ve refahlarını tehlikeye attığını, gelecekte suç işlememe ve toplumla bütünleşme olasılıklarını azalttığını gösteren çok sayıda kanıt vardır” ifadelerini kullanmıştır. “Taş atan çocuklar”la ilgili, UNICEF de 2009 yılında “Gösterilere Katılmaları Sebebi ile Terör Suçlusu Sayılan Çocuklar Hakkında Saha Ziyareti Raporu” adını taşıyan raporunda, çocukların kolayca “terörist” diye damgalanmasını ifade özgürlükleri önündeki engel olarak belirtmişti.
Sessiz kalınamaz
LGBTİ ve yabancı çocuklar ötekileştiriliyor. Cezaevi’nde yabancı kökenli bir çocuk, personelle ve kendi akranlarıyla aynı dili konuşamamaktan dolayı iletişimsizliği ve pek çok problemi beraberinde getirmektedir. LGBTİ çocuklar ise, tecrit ediliyor. 2009-2016 tarihleri arasında 10 çocuk cezaevlerinde yaşamını yitirdi. 2004 yılında yaşamını yitiren B.C.’nin yaşamını yitirmesinden dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi mahkûm etmiştir. 2009 yılında Y.A. isimli çocuk da, Pozantı M Tipi Cezaevi’nde koğuşunda dövülerek ve asılarak öldürülmüş, yapılan yargılama sonucunda 7 çocuk kasten öldürme, 6 çocuk ise, suçu bildirmeme suçundan ceza almış, görevlerini ihmal ettikleri gerekçesi ile yargılanan infaz koruma memurları ise, beraat etmiştir
Türkiye 1’inci sırada
1950’lerden itibaren, 2005 yılına kadar tutuklu sayısı 50 bin civarında seyretmiştir. (Bunun tek istisnası 1980 darbe yıllarıdır.) 2005 yılında 55 bin 870 olan tutuklu sayısı düzenli bir artış ile 2016 yılına gelindiğinde 180 bine çıkmıştır. 3 katı aşan bir artış söz konusudur. Türkiye, Avrupa Konseyi’nin açıkladığı 2013 yılı verilerine göre, tutuklu sayısındaki artış oranında Avrupa Konseyi’ne üye 48 ülke içinde 1’inci sıradadır.
Tahliye olanlar…
Çocuk mahpuslar için, her çocuğun yaşadığı sorunlara ilişkin bir destek programını içeren tahliye planının yapılması, önem taşıyor. İstatistik verilerle ilgili CİSTT’ten Alper Yalçın’ın hazırladığı ‘Türkiye’de Çocuk Maphus Olmak’ kitabından yararlanılmıştır
(devam edecek)
Kaynak Özgürlükçü Demokrasi
- 15 gösterim