Hasta Tutsakların kaldığı "Ölüm Evleri"

Türkiye'de son zamanlarda hapishaneler "ölüm evlerine" dönüşmüş durumdadır.  Son bir yıl içinde 40'a yakın mahpus ve son üç haftada 6 ağır hasta mahpus bilinçli olarak devlet tarafından öldürüldü. Devletin 90'larda beyaz "toros"larla, şimdilerde ise zırhlı plakasız araçlar, gaz fişeği ve hapishanelerde öldürme ve katletme politikaları göstermiştir ki, bu topraklarda yaşayan ve vicdanı olan her bir insanın bu katliamlara dur demesi bir insanlık görevidir.

İnsan Hakları Derneği'nin elindeki son veriler göstermiştir ki, cezaevlerinde 247'i ağır olmak üzere 649 hasta mahpus tedavi olmayı beklemektedir.

Biliyoruz ki, "19 Aralık Katliamı" sonrası yaşama geçirilen F tipi hapishanelerde hak ihlalleri had safhaya ulaşmıştır. F tiplerinin olumsuz koşulları mahpuslarda ağır, öldürücü ve ciddi hastalıklar oluşturmaktadır. AGİK ve öldürücü hastalıkları olan mahpusların düzenli ve yeterli tedavi edilmek, kontrol ve teşhis için hastaneye ve doktora ulaşmak gibi  imkânları yoktur. Hapishanelerde uygulanan bu insanlık dışı uygulamalardan dolayı çok sayıda mahpus yaşamını yitirmiş ve yitirecektir; çok sayıda mahpus sakat kalmış ve kalacaktır.

Hapishanelerde sağlığını yitiren, durumu ağırlaşan, tek başına günlük ihtiyaçlarını bile gideremeyen hasta mahpuslar, cumhuriyet savcılarının ve polisin hazırladığı keyfi raporlar doğrultusunda, "Toplum güvenliği bakımından tehlikeli. " diyerek ve Adli Tip Kurumu'nun, "Cezaevinde kalabilir." şeklinde rapor vermesinden ötürü ölüme terk ediliyorlar. Devletin bu politikası bize bir kez daha gösteriyor ki,   bireyin yaşam hakkı devlet tarafından yok sayılmaktadır.

Halbuki  hasta mahpusların tedavi olabilmeleri için üniversite hastanelerinden veya tam teşekküllü bir hastaneden aldıkları raporlar yeterli kabul edilmeli ve cezalarının infazları ertelenmelidir.

Bizler hasta mahpusların en temel hakkı olan "İnsanca Yaşam" ve "Yaşam Hakkı" için ses olmalı ve hapishanelerden yeni tabutların çıkmaması için susmamalıyız. Sessiz kalarak bu suça kendimizi ortak etmemeliyiz.

Kaynak: http://blog.radikal.com.tr/politika/olum-evleri-87655