f 132.oturma ADNAN YALÇIN ve Hasta Mahpuslar Serbest Bırakılsın!
BASINA VE KAMUOYUNA
27.09.2014
Hapishaneler tarihine baktığımızda baskı, işkence, şiddet ve katliamlarla anıla gelmiştir.
12 Eylül 1980 askeri faşist cuntasının pervasızca toplumun her kesimine saldırması, başta hapishaneler olmak üzere bu yaşatılan katliamları bilmeyen yoktur.
Toplumun belleğini baskı, şiddetle unutturmaya çalışan Devletinin her zaman uyguladığı yöntemdir. Ama biz unutmuyoruz, unutmayacağız.
Hapishaneler tarihi katliamlar tarihidir diyoruz; çünkü bunu onlarca defa yaşadık, Gördük. Bu gün, eylül ayında yaşatılan katliamları unutanlara, bu katliamları hatırlatırken hiç unutmayacak olan sizlere bir kez daha paylaşmak istiyoruz.
Devlet, 1990 yıllara girdiğimizde F tipi hapishaneleri hayata geçirme planı içinde muhalif kesime göz dağı vermeyi planlıyordu. Eylül ayı içinde gerçek yüzünü bir kez daha gösteren devlet ve hükümet
farklı hapishanelerde devrimci tutuklu ve hükümlülere karşı yaptığı operasyonlarla hem gözdağı verme hem de daha sonra uygulayama koyacağı f.tipi hapishanelere geçişin planları içindeydi.
F Tiplerine karşı direnci kırma amacıyla nokta atışlarda bulunmuştur. Bu operasyonlara baktığımızda hepsinin öldürme-yok etme amaçlı olduğunu biliyorduk.
Operasyonları yönetenlerin hiç bir ceza almadığı gibi aksine daha üst makamlara çıkartılarak ödüllendirildiklerini de biliyoruz.
Eylül ayı bu ülkenin hapishaneler tarihinde katliamlar tarihi olarak bilinir.
İzmir-Buca Hapishanesinde gerçekleştirilen özgürlük eyleminin ardından artan baskı-şiddet giderek artar ve 21 Eylül 1995 günü gerçekleştirilen katliamda üç politik mahpus katledilir.
24 Eylül 1996 tarihinde Diyarbakır Hapishanesinde binlerce komando ve asker korunması, savunması olmayan politik mahpuslara canice saldırarak mahpusların kafaları demir çivili sopalarla kafaları ezilerek beyinleri parçalanarak vahşice katledildiler.
Bu katliamın henüz acıları çok tazeyken bu kez aynı katliam sahnesi devletin başkenti olan Ankara’nın merkezinde Ulucanlar hapishanesinde yaşandı.
26 Eylül 1999'daki katliam sırasında önce plastik mermi kullananlar daha sonra gerçek mermi kullanarak ve insanlarımızı hamamlarda demir sopalarla döverek on politik mahpusu vahşice öldürerek katliamı gerçekleştirmişlerdir.
Bu katliam tarihine yenileri eklenerek 19 Aralık ülkemiz hapishanelerinde gerçekleştirilen katliamlar sürerken devlet geleneği haline gelen bu intikamcı anlayış f.tiplerindede hasta mahpusların yaşamlarını ellerinden alarak katliamlarına devam etmektedir.
Devlet geleneği haline gelen hapishanelerde katledilen diri diri hapishanelerde ve ring araçlarında yakılan mahpusları unutmadık unutturmayacağız.
Güneş nasıl ki balçıkla sıvanmazsa gerçeklerde saklanamaz, ne kadar gizlenirse gizlensin bir gün tarih tüm gerçekleri ortaya çıkaracaktır. F Tiplerine geçişin üzerinden geçen on dört yıl ortadır.
Tecrittin yarattığı psikolojik ve fiziksel hastalıklarla baş etmeye ve hayata tutunmaya çalışan binlerce hasta mahpus tedavi edilmeyi ve hücrelerde serbest bırakılmayı beklemekte. Bu mahpuslar ne gerektiği gibi Tedavi ediliyor ne de ömürlerinin kalan son günlerini sevdiklerinin yanında geçirmelerine izin veriliyor. Tamamen siyasi nedenlerle ağır hasta, yatalak veya kendine bakamayacak durumdaki hasta mahpuslar küf kokan hücrelerde bekletiliyor.
Bu gün 132.gerçekleştireceğimiz Oturmamızda Adnan Yalçının durumunu sizlerle paylaşacağız.
Adnan Yalçın 53 yaşında, ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmiş ve Türkiye'nin pek çok hapishanesine sürgün edildikten sonra, son altı yıldır Diyarbakır D Tipi Hapishanesinde bulunuyor. 8 Ocak 2014 tarihinde fenalaşarak Diyarbakır Eğitim .Araştırma Hastanesi'ne kaldırılır.
Yaklaşık 2-3 ay önce kolon kanseri teşhisi konduğu için ameliyat edileceği güne kadar hastanenin bodrum katıdaki havasız ve pis kokulu mahpus odasına yatırılır.
Bir hafta sonra ameliyata alınır ve ameliyat sırasında kalp krizi geçirir. Doktorların yoğun çabaları sonucu hayata döndürülür ve ameliyatı başarılı bir şekilde yapılır.
8-10 gün yoğun bakımda yaşam mücadelesi verir ve tekrar hapishaneye götürülür. Oğlu Welat Yalçın babasının durumunu şöyle ifade ediyor.
Babam 17-18 yıldır hapiste ve bu süre boyunca bir çok hastalığa yakalandı. Bel ve boyun fıtığı, hepatit b hastalıkları vardı birkaç ay önce kolon kanseri olduğunu ve ameliyat olması gerektiğini söylediler.
Ameliyat sonrası kemoterapi uygulanacakmış. Bir sürü hastalıklarla mücadele eden babamın hapishane koşullarında sağlığına kavuşmayacağını biliyoruz. Babamın bir an önce sağlığına kavuşması için serbest bırakılması istiyoruz.
Gazanfer Özdemir; Gaziantep Hapishanesinde, kalp, yüksek tansiyon ve şeker hastası.
Huriş Memberi; Mardin E Tipi Hapishanesinde, bağırsak sorunu var.
Habib Aydoğdu; Bandırma 1 Nolu Hapishanesinde. Bel ve boyun fıtığı hastası.
H.Ramazan Toğurlu; Mardi E Tipinde, 60 yaşında bir gözü yok diğeri %40 kayıp.
Hüseyin Dinç; Kandıra 2 Nolu Hapishanesi, işitme kaybı ve sağ el parmaklarında sorun var.
Heybet Yüce; Diyarbakır D Tipi Hapishanesinde, kalp ameliyatı olması gerekiyor.
Hüseyin Gündem; Tekirdağ 1 Nolu F Tipinde kalıyor. 60 yaşında, bilinmeyen bir nedenle bütün dişleri dökülmüş.
Hüseyin Sarı, Bolu F Tipi Hapishanesinde, kalp büyümesi, reflü,ülser,yüksek tansiyon, boyun fıtığı, unutkanlık ve psikolojik sorunları var.
Hüseyin Sürgeç; Muş E Tipi Hapishanesinde kalıyor. Ortopedik ve kalp hastalıkları var.
Hüseyin Balar; Tekirdağ 2 Nolu Hapishanesinde, zatürre ve tüberküloz hastası.
GAZANFER ÖZDEMİR, HURİŞ MEMBERİ, HABİB AYDOĞDU, H.RAMAZAN TOĞURLU, HÜSEYİN DİNÇ, HEYBET YÜCE, HÜSEYİN GÜNDEM,
HÜSEYİN SARI, HÜSEYİN SÜRGEÇ, HÜSEYİN BALAR VE ADNAN YALÇIN SERBEST BIRAKILSIN.
İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK!
EYLÜL AYINDA YAŞANAN HAPİSHANE KATLİAMLARINI
UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ!
İNSANHAKLARI DERNEĞİ İST.ŞB
CEZAEVİ KOMİSYONU
Fotoğraflar:Ömür Eğribel
- 3 gösterim