Tutsakların dışarıyla iletişimi kesilmek isteniyor

16 Nisan 2016

İSTANBUL (DİHA) - Son günlerde cezaevlerindeki siyasi tutsaklar üzerinde aratan baskılar üzerine Silivri, Edirne ve Tekirdağ'daki cezaevlerinde incelemeler yapan İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyesi Gülizar Tuncer, tutsaklar üzerinde tecridin artarak devam ettiğini ve tutsakların dışarıyla iletişimin kesildiğine söyledi.



İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyesi avukatlarından Gülizar Tuncer, Silivri, Edirne ve Tekirdağ'daki cezaevlerinde incelemelerde bulunarak tutsakların yaşadığı baskı ve hak ihlallerini gözlemledi. Son dönemlerde cezaevlerinde artan baskıların bu 3 cezaevinde de yaşandığını belirterek, kötü muamele, işkence ve keyfi disiplin cezalarında artış olduğunu söyledi. Tuncer, cezaevlerindeki tecridin de giderek ağırlaştığını vurguladı.



Silivri'de ihlal arttı



İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi'nden Silivri Cezaevi'ne sürgün edilen Nasrullah Kuran ve Çetin Arkaş ile birlikte bu cezaevindeki hak ihlallerinin arttığını belirten avukat Tuncer, tutsakların görüşleri engellendiğini ya da görüşler sırasında görevlilerin de bulunduğunu söyledi. Haberleşme, iletişim hatlarında ciddi ihlaller yaşandığını da gözlemleyen Tuncer, hasta tutsak Ergin Aktaş'ın da Silivri'de kaldığı dönem boyunca hakaret, taciz ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldığını hatırlattı. "Ergin Aktaş'ın elleri bileklerinden kesik olduğu için arkadaşlarının yardımına ihtiyacı var. Bu halde bir hasta mahpus cezaevinden hastanelere götürülüp getirilirken kemerini ve ayakkabı bağcığının çıkarılması isteniyor." bilgisin paylaşan Tuncer, Aktaş'ın şuan Metris Cezaevi'nde olduğunu söyledi.



Haydar Ali Ak'ın gittiği yerde işkence var



Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaşananlara da değinen Tuncer, Tekirdağ T Tipi Cezaevi eski Müdürü Haydar Ali Ak'ın bu cezaevine atanmasıyla birlikte baskı ve şiddetin arttığını kaydetti: "Haydar Ali Ak, Erzurum'da Bolu ve son dönem Tekirdağ cezaevlerinde işkencelere bizzat katılan müdür olarak tanınıyor. Hücreleri tek tek gezip kendine bağlı 'A takımı' adındaki müdahale ekibiyle tutuklu ve hükümlülere şiddet uygulayan, hakaret -küfür eden, eşyalarını dağıtan biri olarak biliniyor. Konumu bu olan birisinin cezaevindeki mahpuslara karşı açık bir ideolojik karşıtlığı varken Edirne'ye gelmesiyle birçok sorunu da beraberinde getirdi. Sorunlarda ağırlaştı. Sürgünler yeniden başladı. Hücre baskınlarında artış olmaya başladı. Özel eşyalara el konmaya başlandı. Çıplak aramalar ve işkencelerde kötü muamele mahpuslar tekrardan karşı karşıya kaldı." Ak'ın keyfi olarak kurallar koyduğunu hatırlatan Tuncer, bu kurallara uymayan tutsaklara da ağır disiplin cezaları verildiğini söyledi.



Avukat müvekkil görüşmesine engel



Cezaevlerinde kameralarla tutsakların özel yaşamına müdahale edildiğini de hatırlatan Avukat Tuncer, "Özel yaşamlarının gizlilik ilkesinin ihlal edilmesi anlamına geliyor, kameralar. Kameralar bu yüzden kırılmaya başlandı. Cezaevindeki mahpuslara yönelik savcılar soruşturma başlattılar. Her bir davadan ikişer yıl ceza almaya daha başladılar. Avukat görüşlerinde şeffaflık adı altında avukat- müvekkil ilişkisine dışarıdan dahil edildi. Cezaevi infaz koruma memurları görüşmeleri duyabilecek konumdalar ve herkesin görüşmesi aleni biçimde izleniyor" diye konuştu. Organize suçlardan tutuklu mafya liderleri Alaattin Çakıcı'ya karşı yapılan bir saldırı sonrasında cezaevi içindeki baskıların tekrardan arttığını belirten Tuncer, Çakıcı'nın hastanede özel koşullarda tutulduğunu söyledi.



Tekirdağ'da tek kadın tutsak Fadik Adıyaman



Tekirdağ 1 ve 2 No'lu T Tipi Cezaevi'ne ilişkin de gözlemlerini paylaşan Tuncer, "Sünger odaları, haberleşme engelleri, disiplin cezaları gibi pek çok sorun orada da devam ediyor" dedi. 76 gündür açlık grevinde olan Fadik Adıyaman'ın durumuna dikkat çeken Tuncer, Adıyaman'ın bu cezaevindeki tek kadın tutsak olduğunu hatırlattı.



Kitap ve dergiler suç sayılıyor



Tuncer, son olarak şunları söyledi: "Son dönemlerde artan ihlal kitap dergi ve gazetelerin bayilerde yasal olmasına rağmen cezaevi iradesinin keyfi kararıyla engelleniyor. Diyebiliriz ki, cezaevinde bulunan siyasi mahpusların dışarıyla bağlantısını kesmek için zaten her şey yapılıyor ayrıca dışarıdan da bilgi alabilecekleri ve düşünce özgürlüğü bakımından kendilerini ifade edebilecekleri kanallar kapatılmış durumda."