Tutsak Gazeteci Hatice Duman yazdı: Kanlı Barış

Cezaevinde tutulan gazeteci Hatice Duman, hükümetin sokakta ve evde "kamu düzeni" sağlama politikasının amaçlarını yazdı: "Kamu ve aile köleliğinin tesis edilmesi bu kadar birbirine benzer politikalarla yürütülüyor. Faşist devlet, katil erkeğin dev aynadaki görüntüsüdür bu bağlamda. Kürdistan'a barışmaya giden Erdoğan zeytindalı yerine Kürt halkının ölüleriyle döner, görgüsüzlüğünün son temsili olan mekanına! Barışmaya giden koca ise kadın ölüsüyle döner sıcak aile saadetine!"

HATİCE DUMAN- İktidar partisi, barışı "kamu düzeni" içerisinde eritme politikası güdüyor. Dahası "güvenlik paketi"nin Meclis gündemine gelmesiyle AKP'nin faşist saldırılarını güçlendiriyor. Üstelik bu paket, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın barış görüşmelerine dair ortaya koyduğu Barış ve Demokratik Müzakere Süreci Taslağı'yla eş zamanlı olarak gündemleştiriliyor. AKP'nin açık terör yöntemlerinin öne çıkması bakımından bu paket, Kürt halkının demokratik taleplerinin reddiyesi anlamına geliyor. İktidar partisi "kamu düzeni"ni merkeze alarak ve bunun aracılığıyla Kürt halkını hareketsiz bırakmayı amaçlıyor. Davutoğlu'nun "çözüm süreci" ve "güvenlik paketi"ni iç içe tartışmasının altında yatan neden de budur.

AKP'nin "kamu düzenini tesis etmek" üzerine kurulu iktidarının egemen ulus statükosuyla güçlendireceği aşikar. Ancak "kamu düzeni" olgusunun sadece şovenizmle malul bir yan taşımadığını biliyoruz. Özellikle AKP'nin uyguladığı cinsel politika da şovenizmle iç içe yürütülmektedir. Şovenizmle cinsiyetçiliğin organik bağı da buradan açığa çıkıyor. AKP iktidarının bu bağı daha da güçlendirdiği rahatlıkla söylenebilir. Dahası, her iki olgunun retoriği de aynılaşmaktadır. Kürt ve Türk halkının ulusal haklar bakımından eşit olamayacağını kanlı barışıyla ortaya koyan iktidar partisi, aile düzeni yönünden de kadın ve erkeği eşit ele almamakta. Aile içindeki barış adı altında dayatılan kölelik, erkeklerin eliyle bir kan deryasına çevrilmiş durumda. Her gün en az bir kadının katledildiği bir coğrafyada yaşıyoruz nihayetinde. Mesela, sadece bir gün içinde boşanmak isteyen üç kadın, eşlerinin kendilerini barışmaya çağırdıkları yerde katledildi. Kütahya Domaniç'te eşiyle barışmaya bıçakla giden Muhittin Öztürk'ün yöntemi, iktidar partisinin politikasıyla son derece uyumlu.

Kamu ve aile köleliğinin tesis edilmesi bu kadar birbirine benzer politikalarla yürütülüyor. Faşist devlet, katil erkeğin dev aynadaki görüntüsüdür bu bağlamda. Kürdistan'a barışmaya giden Erdoğan zeytindalı yerine Kürt halkının ölüleriyle döner, görgüsüzlüğünün son temsili olan mekanına! Barışmaya giden koca ise kadın ölüsüyle döner sıcak aile saadetine!

Elbette AKP iktidarı, Kürt halkına dayattığı kölelikle kurmak ister kamu düzenini. Koca da egemenliğinin tesisi için kendiliğinden isyana durmuş kadını ehlileştirmeyi amaçlar. Böyle işler egemenlerin savaş ve barış diyalektiği biraz da. Erdoğan'ın barış sürecinde öne sürdüğü şartlar gibi, kocanın koşulları da ailenin korunması üzerinden şekillenir. Kadın bu şartları reddedip başka bir hayat kurmaya başladığında barışın kanlı yüzü çıkar ortaya. Abdullah Öcalan'ın müzakere taslağında somutlandığı gibi kendi yolunu genişletip Erdoğan'ın eşiti gibi davranırsa, üstelik bunu "kamu düzeni"ni alt üst ederek yaparsa barış hepten bir kan deryasına boğulur.

Elbette faşist devlet yıllardır bu paketlerle saldırdı Kürt halkına, kadınlara, ezilenlere. Ancak Kürt halkı sayısız paketi parçalayıp tarihin çöplüğüne atmakla kalmadı, aynı zamanda Öcalan'ın hazırladığı müzakere taslağında somutlandığı gibi kurtuluşunun yollarını açtı. Rojava devrimi ve Kobanê direnişi, öznel iradenin en ilerisini koymak bakımından güncel örnekler olarak ortaya çıktı. Türk sömürgecilerini korkutan da bu iradenin kendisidir.

Keza, kadınlar da AKP'nin dayattığı aile düzenini parçalıyor. Ataerkil sistemin kadına dayattığı erkeğe bağımlı yaşamı sorgulayan kadınlar kendilerine yeni bir yaşam kurmanın hücresini kendiliğinden oluşturuyor. Koca kurumu ve iktidarı bu mücadeleyle çatırdıyor. İster kendiliğinden isterse de Kürt kadınlar gibi öznel bir bilinçle sorgulasın, kadınlar nihayetinde yeni bir yaşamı tahayyül ediyorlar. Yeni yaşamın kuruluşunu ve inşasını, Rojava kadın devriminde görüldüğü gibi binbir emek ve yüksek bir iradeyle gerçekleştiriyorlar. İşte erkek iktidarının çarpacağı duvar burasıdır. Bu duvarda, Arînlerin, Sibellerin fedai ruhu ve dinmek bilmeyen emekleri vardır. Bundan dolayı kanlı barışı şimdiden tarihin çöplüğüne doğru hızla yol alıyor.

Kaynak: Etkin Haber Ajansı