Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), bugün İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube binasında düzenlediği basın toplantısıyla Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi'nde bulunan hasta tutsak Evrim Erdoğdu'nun sağlık durumuna dikkat çekti.
TKİP dava tutsağı Erdoğdu'nun, 2 Temmuz günü İzmir’de yapılan polis operasyonuyla gözaltına alınarak tutuklandığının belirtildiği açıklamada kronik bronşit astım hastası olan Erdoğdu'nun hapishanede yaşadığı sağlık sorunları ve karşılaştığı keyfi uygulamalar hakkında bilgilendirme bulunuldu.
Devrimci öncü teslim alınmak isteniyor
Basın toplantısında BDSP adına açıklamayı, Haziran Direnişi sürecinde tutuklanan ve ilerleyen sağlık sorunlarına rağmen 5 ay boyunca tahliye edilmeyen Burcu Koçlu okudu.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Tecritin işçi ve emekçi hareketinin bütün olarak kitle hareketinin teslim alınması için dizayn edildiğini biliyoruz. Cezaevleri geçmişten bugüne hep baskı, işkence, sürgün ve katliamlarla anılmaktadır. Devletin özellikle muhaliflerine karşı geliştirdiği bir baskı sindirme ve yok etme aracı olarak kullanılmış, bugün de aynı amaçla kullanılmaktadır. Devrimci öncünün teslim alınması için, hedefli sistematik politikalar, bugünkü güncel siyasal gelişmeler ışığında daha çok şiddetlendiriliyor. Aynı zamanda topyekün bir şekilde hayata geçirilen polis devleti uygulamalarını hapishanelerde hüküm süren tecrit koşulları tamamlıyor.”
Dışarıda savaş ve saldırganlığın içeride ise işçi ve emekçilere yönelik azgın sömürü ve baskının süreklileştirilerek kolaylıkla uygulanabilmesinin yolunun sosyal mücadeleleri ezip, muhalefetin dinamik öncü güçlerini yok etmekten geçtiğini söyleyen Koçlu, sermaye iktidarının da kendi gerici sınıf çıkarları doğrultusunda emperyalist siyonist güçlerle işbirliği yaptığını vurguladı.
Güney Kürdistan, Rojava ve Filistin'de halkların üzerine bombaların yağdığını ifade eden Koçlu, Türkiye hapishanelerindeki tabloya değindi.
Hapishaneleri derebeylik gibi çalıştırılıyor
Başta hasta tutsaklar olmak üzere tutsaklar üzerindeki yoğun hak gaspı ve işkencelerin arttığına vurgu yapan Koçlu, disiplin yönetmelikleri, tecrit-tredman uygulamalarının tüm hapishanelerde ayrı biçimlerde yürürlüğe sokulduğunu, her biri farklı uygulamalarla hapishanelerinin adeta derebeylik gibi çalıştırıldığı belirtildi. Hapishanelerde şu an karşılıklı bir irade savaşı sonucunda kazanılan hakların elde tutulabildiğini vurgulayan Koçlu, başta Şakran Hapishanesi olmak üzere tüm hapishanelerde yaşanan baskıcı uygulamaları şöyle özetledi:
“Tecrit tredman, üst araması, çıplak ince arama, ayakkabı araması dayatmaları disiplin cezaları ile iletişim haklarının yok edilmesi, verilen disiplin hücre cezalarının ardından tahliyelerin engellenmesi, Şahingöz kameralarının takılma çabası, askerlerin muayenehaneden çıkmama, kelepçe dayatmaları ile tedavilerin engellenmesi, bürokratik bir işleyiş vb gibi uygulamalar ile uzun erimli bir işkenceye çevrilerek sürdürülmeye çalışılıyor. İade bedelleri tutsaklara kesilmesine rağmen yemekler kötü ve bozuk geliyor. Tutsaklar geciktirilen sevkler, yanlış tedavilerle en temel insani hak olan sağlık hakkından mahrum bırakılarak ölüme terk edilebiliniyor. Tecrit koşullarında sağlık koşulları çok daha hızlı gelişiyor ve ilerliyor. Cezaevi doktorunun sayısındaki azlık yoğun mesailerle kampüsler içerisindeki tüm hapishaneler arasında koşturan hekimlerin aynı zamanda uzman olmamaları, doktorun belli saatlerde ya da günlerde gelmesi gibi sorunlar yüzlerce tutsağın bulunduğu hapishanelerin tablosu konusunda küçük bir ayrıntı veriyor denebilir. Öte yandan tutsağın hastanelerde sağlık sorunları ile ilgili tıbbi müdahalenin üstünkörü yapılması, siyasi tutsaklara karşı yapılan ayrımcılık da bu durumu daha da kötüleştiriyor. Ringlerle daracık hücrelerde kelepçeli yapılan hastane sevkleri tam anlamıyla işkenceye çevrilmektedir. Hapishane içinde var olan kampüs içi hastanesi tam teşekküllü olmadığı için tutsaklar sürekli olarak sevk edilmektedir.”
Koçlu açıklamasının devamında hapishanelerde 235'i ağır hasta olmak üzere 642 hasta tutsağın tedavisinin engellendiğini ifade etti. Pek çok tutsağın tahliye edilmesi gerekirken tecrit duvarları arkasında ölüme terk edildiğini belirtti.
Şakran Hapishanesi’nde Haziran direnişi tutsaklarının kazanılmış haklarını elde tutmaya yönelik mücadeleleri ve ilerici devrimci güçlerin yarattığı kamuoyu sonucunda bazı koşullarda yaşanan değişiklikleri hatırlatan Koçlu, Evrim Erdoğdu’nun yaşadığı sağlık sorunları hapishane yönetiminin baskılarını şöyle özetledi:
“Evrim Erdoğdu da kronik bronşit astım hastalığı yüzünden geçirdiği kriz ardından hem hastalığı hem de onun tetiklediği sol bacak-kalp şikayetlerinden kaynaklı yapılan hastane sevklerinin 37 derece sıcakta ringle yapılıp hastane mahkum koğuşundaki havalandırmasız, camsız, tuvaletsiz sigara kokan koşullarda bekletilmesinden kaynaklı Yeşilyurt Eğitim Araştırma Hastanesi'ne götürüldüğü zaman astım krizi geçirip acile kaldırılmıştır. Bu uygulama tedavinin engellenmesi ve sağlığın kötüleşmesi anlamına gelmektedir. Bugün Şakran Hapishanesi'nde Evrim Erdoğdu'nun yaşadığı sorunları aktarıyoruz. Ancak birçok cezaevinde devrimci, ilerici tutsakların aynı uygulamalara karşı seslerini yükselttiklerini biliyoruz. Bu saldırılara karşı topyekûn bir karşı çıkış zorunludur. Bizler buradan demokratik kitle örgütlerini, sendikaları, devrimci ilerici yapıları devrimci kamuoyunu hapishanelerde süregiden baskı ve keyfi uygulamalara karşı, hasta tutsakların tedavi edilmeleri için ses çıkarmaya ve duyarlı olmaya, tutsakların sesine ses katmaya çağırıyoruz. Hapishanelerde bulunan tüm hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır. Hapishanelerde yaşanacak ölümlerden Adalet Bakanlığı ve cezaevleri sorumludur.”
“Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!”
Basın açıklamasının ardından Evrim Erdoğdu’nun görüşçüsü Ayla Subaşı konuştu. Subaşı konuşmasına Evrim Erdoğdu’nun 2 Temmuz günü tutuklanıp hapishaneye götürülüş sürecini anlatarak başladı. Erdoğdu'nun, hapishanede ilk gün su verilmeden bir hücrede bekletildiğini daha sonra koğuşa götürüldüğünü söyleyen Subaşı, koğuşa götürüldüğünde astım krizi geçiren Erdoğdu'nun hastaneye ambulansla götürülmeyip ring aracı ile götürüldüğünü ifade etti. Subaşı konuşmasında başta Evrim Erdoğdu olmak üzere tüm hasta tutsakların hastaneye tedavi için götürülürken ring ile değil ambulansla götürülmesi gerektiğini söyleyerek ağır hasta tutsakların serbest bırakılmasını talep etti.
İHD: Tutsaklar yalnız değildir
Toplantıda İHD adına konuşan Caner Canlı, hasta mahpusların sorunlarının gün geçtikçe büyüdüğünü söyledi. 200’den fazla ağır hasta tutsak olduğunu ve bu mahpusların tahliye edilmesi gerektiğini belirten Canlı, ellerinde adli tıp raporları olduğu halde ağır hasta tutsakların halen hapishanelerde tutulmasının insan haklarına uymadığını vurguladı. İHD olarak Ankara’da eylemler yaptıklarını, TBMM ve partilerle görüştüklerini ama halen hapishaneleri ve hasta mahpusların durumlarıyla ilgili bir adım atılmamasını eleştirdi. Canlı, konuşmasını doktorlara seslenerek bitirdi. Canlı şöyle konuştu:
“Siz doktorlar olarak elleri kelepçeli olarak mahpusları muayene etmeyin. Bu insan haklarına aykırıdır. Devrimci birçok tutsak kelepçeli olarak hastaneye götürüldükleri için muayene olmayı kabul etmiyorlar ve bu yüzden tedavi olmadan geri gidiyorlar. Biz doktorlar olarak elleri kelepçeli gelen mahpusları muayene etmek istemiyoruz demelisiniz. Devrimci tutsakların iradesini teslim alamayacaksınız. Devrimci tutsaklar yalnız değildir.”
Basın toplantısında son olarak, Gezi sürecinde tutuklanan ve 5 aylık tutsaklığın ardından tahliye edilen Burcu Koçlu konuştu. Koçlu, Şakran Hapishanesi’nde direniş tutsağı olarak 5 ay kaldığını söyledi. Hasta tutsak olarak hapishanede kaldığını ve bu süre içerisinde yaşadığı sorunlardan bahsetti. Koçlu tedavi için hastaneye gittiği süreçlerde ring ile götürüldüğünü belirtti. Ring aracında işkencenin olduğu, psikolojik ve fiziksel saldırıların olduğunu ifade etti. Koçlu kendisinin hasta tutsak olarak dışarısının eylemlilik ve dayanışması sonucu tahliye edildiğini belirterek tutsaklarla dayanışmanın önemine vurgu yaptı.
Kızıl Bayrak / İzmir
Kaynak: www.kizilbayrak.net
- 18 gösterim