ÖZGÜRLÜK ZAMANI: "YA STAR - Tanrıça uyandı" adlı roman hakkında

Yazar Alihan DEMİR ’in Sis Yayınları’ndan çıkan romanı, moderniteye dair uzun bir eleştiri diye nitelendirebilir. Karşılaştığım ve okuduğum tek kitabı yine de bir değerlendirme yapacak olursam: YA STAR! Bir çığlık, bir tanrıçanın iç dökümü… Bir kadının çaresizliğinden, çare yaratan yürüyüş anlatısı. Zamane insanının, kadın şahsında kendini; tarihin başlangıcı sayılan Sümer’de Tanrıça İştar kimliğinde bulma arayışı. Özgürlük haykırışı!

                 Roman; karanlıktan uyanan şehrin, aydınlıkla gözlerinin kamaşmasıyla ve ışığın şaşkın bir kelebek gibi her yerde dolaşarak hayatı uyandırmasıyla başlıyor. Bu tasvirden anlıyoruz ki kavga karanlık ve ışık arasında yani kötülük ile iyilik arasında geçecek. Bu kadim bilinç altını, bilerek veya bilmeyerek metaforik olarak zihnimize yansıtıyor.

                     Modernitenin sahte ışıkları altında kendisi olmaya çalışan gazeteci Heda’ nın bir kadın olarak yaşadığı sorunları, çıkmazları, açmazları ve uçsuz bucaksız sorgulamaları oldukça sade bir dille gayet anlaşılır biçimde anlatıyor. Hepimizin yaşadığı ama çoğu zaman adlandırıp tanımlayıp çözümleyemediği ne varsa orta yere döküyor.   Bir çeşit, bilinç uyanması yaşatıyor okuyana…

                   Yazar Alihan Demir, modernitenin kadın için bir cehennem ama en çok da erkek cehennemi olduğunu kendi dilinde roman tadında gösteriyor. Bunu biraz da çıplak ve aleni olarak bize gösteriyor.  Kaçamayacağınız kadar yalın, kendini kandırmalar, aldatmalar, ucuz tuzaklar, süslü ışıklar, daha türlü türlü psikolojik oyunlar, algı yaratmalar,  yanılmalar, yanılgılardan medet ummalar… Hiçbiri kar etmiyor hakikatin yakıcı ışıklarına. Bu yüzden bu roman, bir bakıma moderniteyi teşhiri ediyor.

                 Amatör bir ruhun hayata dair en çarpıcı cümleleri dökülmüş sayfalara. Amatörü küçümseme anlamında değil doğallık ve içtenlik anlamında kullandığımı belirteyim. Henüz yaşamın o kıpırtılı halini kaybetmeyen tınısı babında…

            Teknolojinin esiri olan insanın çaresizliği, çözümsüzlüğü, alıklaştıran ve uyuşturan yanını anlatmış yazar. Roman arasına kısa ve çarpıcı hayat öyküleri yerleştirmesini bilmiş. Bunlar, sıradan ama hayatı değiştirme kudreti olan insanların gözden kaçan hikâyeler…

                 Bir yerde bir Yeşilçam geçidi var. Nostaljinin buruk, hüzünlü, sevinçli esintisi yalıyor yüzünüzü. Sıraladığı kahramanların mutlaka herkesin hayat hikâyesinde bir yeri var.

              İnsanların hızdan dolayı fark etmediği, gözden kaçırdığı yanlarını gösteriyor. Saklı gibi duran ama bilenen gerçekleri yeniden deşifre ediyor. ‘’Otuz üç kurşun’’ gibi…

                Yazar, kadın karakteri Heda’ya ‘’ Genzimi yakan bir hiçliğin başkentiyim.’’ Dedirtiyor. Bunun gibi çarpıcı ve mutlaka sizin de üzerinize alacağınız veya sizi ifade eden birçok cümlesi var. Bunun için Alihan Demir’in ‘’ Ya Star’’ kitabını okumanız gerekir.

            Aşk olmazsa olmaz!  Heda, aşkın iki yüzünü anlatıyor. Belki de çok yüzünü… Aşk öyle bir kitap ki ya da öyle bir hakikat ki herkes, görebildiği yüzü anlatabiliyor ancak.

            Arsız bir umut kanatlanıyor sayfaların arasından. Umut, en çok nereye varmak ister sizce? Bence özgürlüğe...  Umut, özgürlüğe nasıl varır, yazar aslında onu anlatıyor. Mezopotamya’ya yolculuk bir özgürlük arayışına dönüşüyor. Romanın diğer karakteri Delal, bir mihmandar edasıyla yola hazırlıyor Heda’yı. Yeni bir yolculuk, ucunda çıldırma, delirme ya da özgürlük olan bir yol…

Renkleri anlatıyor, sadece anlamlarını değil duygularını da anlatıyor yazar. Sonlara doğru İştar, kadın erkek üzerinden bir ayağı tarihte bir ayağı güncelde olan bir sorgulamayla bir  cebelleşme başlatıyor. Belki uzun bir ağıt, bir tür inleme ya da iç dökümü ile karşılaşıyoruz. Geçmiş ve şimdi üzerinden, bilinen bir geleceğe yol alıyor. Özgürlük zamanı ve Tanrıça İştar’ ın dönüşünü anlatıyor yazar. Artık bu Bu büyük sorgulamayla; zaman yenilenmiş, kişilik bulunmuş, adı konulmuştur özgürlük arayışının.

       Yazar, Ya Star adlı kitabıyla moderniteye sert eleştiriler yöneltmiş. Açık cepheden hiç kıvırtmadan ‘’canavara’’ adıyla seslenerek, ondaki yok etme iştahını deşifre ederek ilerliyor. Teslim olunmayacağını da işaret ederek kapital ve yoz değerlerin üzerine hatta karanlığa sadece tükürmekle değil bir ışık da yakarak yürüyor. Belki de ateşler yakarak geri gönderiyor Heda’yı. Adeta köklerini bulmuş da kavgaya hazır bir tanrıça edasıyla…

             Yazarın özellikle kitabının son bölümleri aforizmatik cümlelerle yüklü. Oldukça güzel, etkili ve hayata dair sorgulama yapmak isteyen herkesin okuması gerekir diye düşündüğüm başarılı bir ilk çalışma.

       Yazara başarılar dilerken okurlara da bu güzel romana zaman ayırıp okuyun, diliyorum. Yolun açık olsun Alihan Demir…           7 ARALIK 2020                                                                                                                                       

                                 SEYİT OKTAY. T TİPİ CEZAEVİ.  B3-7 KOĞUŞU TOKAT