Hapishanelerde ki hak gasplarına her gün bir yenisi eklenirken işkence ve sistematik saldırılar artarak devam ediyor. İşkence ve hak gasplarıyla nam yapmış olan Elazığ Hapishanesi işkence faaliyetlerini sürdürüyor. Elazığ Hapishanesi’nde bulunan devrimci tutsak Ercan BİNAY yaşadıklarını yazılı olarak paylaştı.‘’Aniden boğazıma yapıştı, devirdi merdivenlere ’’seni gebertirim’’ diyerek sıkıyor boğazımı,dediğini yapıyor. Soluk bitti. Diğerleri ürkek çekingen araya girdi döndük yaşama’’diyerek durumu özetleyen Binay’ın yazılı anlatımını sizlerle paylaşıyoruz.
‘’Toplanmışlar, kuşanmışlar, her birimizi zorla hücreden çıkarıp götürdüler… Başka bir blokta üst katta hücrelere attılar. Birbirimize seslendik. Üçümüz de yan yana sayılırız hücrelerde. Alt kat hücrelerde hevaller var. Onlarla aramızdaki tek fark eşyaları ve zulaları olması. Hiç bir ihtiyacımız karşılanmadı. Su, diş fırçası-macunu, havlu, sigara, tuvalet kağıdı da yok. Bir ara İRA mıydı? ETA mıydı? Onlara özendim. Sonra dedi şeytan git zaten başın belada. Dedik ‘’avluya çıkarın’’ geldiler. Tutturdu yine pabuç çıkar. Dedim buyur ara engel olan yok. “Kafanı-kolunu kırmam gerekiyorsa kırarım” İçimden dedim başka bir şey bildiğiniz yok ki zaten. En iyi bildiğinizdir, bunu öğretiyorlar. Pabuçları çıkaramayınca küsüp gittiler. Sonra başkaları geldi,pabuç dayatmadan çıkardılar. Sırf yeni hevallerle bağıra bağıra da olsa sohbet etmek için çıktım. Seviyorum hevalleri. Bir kaç gün hücrede geçince dedim tamam sürgün etmeyecekler, en azından şimdilik. Burada dağıtacaklar bizi Perşembe günü tek tek çıkardılar hücreden. Eski mekana gittik. Dostlarla,yoldaşlarla vedalaştık. Eşyaları topladık. Hücrede dördüncü olan kendi sandalyemizi de alayım dedim. Bu kafa-kol kıran yok diyor. Aniden boğazıma yapıştı, devirdi merdivenlere “…seni gebertirim” diyerek sıkıyor boğazımı, dediğini yapıyor. Soluk bitti diğerleri ürkek çekingen araya girdi. Döndük yaşama. Getirip bu tekli hücrelere attılar… Öldürme olayından yaklaşık otuz saat sonra rapor için hastaneye gittim... Ne yazdı doktor bilmiyorum… Bakanlığa-savcılığa yazdık. Gerçi dilekçelerimiz gitti mi, onu da bilmiyoruz. Yetmemis olacak ki iki de soruşturma başlattılar biri slogan atmak, doğru attık… İkincisi memuru darp etmek, etmişiz diye tutanak tutmuşlar. Buna da kahkaha attık… Ne yapabiliriz başka? Boş ver be can dost namımız yürüsün. Çok iyi propagandası, ajitasyonu olur, kullanabilinirse. Zaten işin meziyeti-ustalığı burada, karşındakini onun silahıyla vurmak… Yoksa yok öyle değil, böyle der kendini ispatlamaya, duyurmaya çalışırsın… Oysa diyeceğin şu: Bir daha yaparlarsa, kafasını-kolunu kırarız gerek görürsek. Sen o zaman şenliği seyret. Pazartesiden Perşembeye defalarca tehditler, saldırmak için fırsat kollamak. İşte buradayız… F'lerde ki tekleri düşün, öyle değil tam. Bunların her bir teklinin avlusu diğerleriyle ayrı, aralarında duvarlar var. F'lerin ikili teklisinin ortasında yükselen duvar düşün işte. Yani tek voltaya vuruyoruz kendimizi. İki yoldaş yan yana tekli hücredeler. Benle onların arasında da Nail emmi var işte.
(…)
Geçen Pazartesi (31 Temmuz) spor etkinliğine çıkacaktık ikinci defa. Benim için siftah olacaktı. Bir öncekine diş için hastaneye gittiğim için çıkamamıştım, olmadı. Ayakkabı çıkarmayı dayattılar… Sonra da ite kaka, itekleyerek gerisin geriye hücreye attılar. Ortada ciddi bir durum yoktu. İçeri atılmışız çıkıp gitmeleri gerekirdi, gitmediler. Hücreye doluştular, sağa sola savurdular. Biri yumruğunu kaldırmış “Ben zaten sinir hastasıyım” diyor. Demesine gerek yok, görüyoruz. Sonra çıkıp gittiler. Derin sessizlik başladı. Biliyoruz kıyamet kopacak. Hazırlanalım dedik. Spor kıyafetlerini çıkarıp, normal kıyafetlerimizi giyindik, bekliyoruz.’’ ifadelerine yer verdi.
Ercan Binay
Kaynak: Sosyalist MeclisLer Federasyonu
- 3 gösterim