Miraz Bebek her kapıya ‘gadiyan’ diyerek vuruyor!

İSTANBUL- Kapatılan BDP (Barış ve Demokrasi Partisi) Maltepe İlçe Örgütü’nde 2011’de yöneticilik yapan Gülistan Diken Akbaba, 19 Şubat 2017 yılında bebeği Miraz ile birlikte tutuklanarak önce Bakırköy, sekiz ay önce de Gebze Cezaevine konuldu.

Annesiyle birlikte altı aylıkken cezaevine giren Miraz bugün on altı aylık ve babasıyla dışarıya çıktığında kapalı her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.

Türkiye’de 20 Temmuz 2017 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte anneleriyle birlikte tutuklanan bebekler en can yakıcı sorunlardan biri oldu.

Bugün cezaevinde bulunan çocuk sayısı 668… OHAL’den önce altı aylık olmayan bebekler anneleriyle tutuklanamıyorken, bugün dört aylık, bir aylık, günlük bebekler anneleriyle birlikte cezaevine konuluyor.

Bu bebeklerden biri de Miraz. Altı aylıkken cezaeviyle tanışan Miraz bebek bugün on altı aylık ve anneannesinin kapısına, balkon kapısına, kapalı gördüğü her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.

miraz bebekDedesini sürekli fötr şapkayla gören Miraz, Nazım Hikmet’in fötr şapkalı fotoğrafını da “dede” diye seviyor, onu dedesi sanıyor. 

Hayvanları çok seviyor Miraz. Köpek sesi duyduğunda, “hav hav” diyerek, kedi görünce de “pisi pisi” diyerek hemen peşlerinden koşmaya başlıyor. 

Babası Cengiz Zaza, “Eğer cezaevinin içine köpek sesi ulaşıyorsa Miraz’ı nasıl zapt ediyorlar merak ediyorum. Biz zapt edemiyoruz. En çok köpekleri seviyor” diyor.

Araba bir diğer tutkusu olmuş Miraz’ın, bir yere gidileceği zaman bir süre direksiyon başında oturmazsa olanca kuvvetiyle bağırıyor. Parka gittiğinde ise önce bir uçtan bir uca koşuşturuyor, sonra salıncakta sallanıp ardından da kaydıraktan kayıyor. 

Yoruluyor mu? Hayır. Kaydıraktan da hevesini aldıktan sonra yine bir uçtan bir uca koşmaya başlıyor. Miraz, en çok koşmayı seviyor… En çok koşmayı özlüyor…

Eşi Gülistan Diken Akbaba’nın tutuklanması, bebeğinden ayrılmasının ardından bir de evinden olan baba Cengiz Zaza’nın bugün en büyük umudu denetimli serbestlik yasası: 

“Çocuklar için bulunan tek yasa ama bu yasayı siyasi ve adli ayrımı yaparak uyguluyorlar. Anne, hükümete muhalifse bebek hapisten çıkamıyor. Bebeği cezalandıran bir sistem uygulanıyor. Bu şekilde tahliye edilmeyen insanlar var. Bu Türkiye’nin başka bir ayıbıdır. Şubat’ta benim eşimin cezası düşüyor ve bunun için başvuracağız. Bakalım ne sonuç çıkacak.“

Ayrılırken ‘Baba’ diye ağlıyor, işkence bu”

Bebeğini, eşiyle birlikte cezaevine girdiği ilk iki ay boyunca göremeyen Cengiz Zaza, “Çocuğum beni tanımıyordu. Artık hafta sonları alabiliyorum da çocuk beni, ben çocuğumu tanıyabiliyorum” derken annesinin yanına cezaevine tekrar bıraktığında yaşadıklarına işkence diyor. 

Anne ve babasını yan yana sadece fotoğraflarda gören Miraz, onları yan yana ilk kez açık görüşte görmüş. Ayrılık vakti geldiğinde, bir annesinin bir babasının kucağına gitmiş

“17 Şubat’ta başladı. İnsanın kolay kabul edebileceği bir durum değil. Asla da kabul etmeyeceğim. Çok tuhaf bir duygu. Hapiste eşinizle birlikte bir bebeğiniz var. Çocuğu da tanımıyordum ilk zamanlar, o da tanımıyordu. 

Artık hafta sonları biraz vakit geçiriyorum da çocuğu tanıyorum. Miraz, annesini ve beni yan yana gördüğü fotoğraflardan biliyor. İkimizi ilk kez bir açık görüşte yan yana gördü.

Tam ayrılma vakti geldiğinde, bir Gülistan’ın bir benim kucağıma gidip geldi. Dili olsa ‘Ayrılmayın yanımdan’ diyecek, o haldeydi… Hafta sonu bitip de annesine geri götürdüğümde de, görevlilere verirken ağlamaya, bağırmaya başlıyor… 

Bazen alıştığı kadın gardiyanlar olduğunda onlara gidiyor, ama bazen tanımadığı olunc ‘Baba, baba’ diye ağlıyor… Bir baba o an ne hissedebilir… İşkence bu… Başka ne diyeyim…”

Daha altı bir bebekken cezaeviyle tanışan Miraz, Bakırköy Cezaevi yönetiminin kararıyla babasını iki ay görememiş, babasının gönderdiği oyuncaklarla oynayamamış. 

Çocuğuna oyuncaklar, Bremen Mızıkacıları ile boyama kitapları gönderen Cengiz Zaza hiçbirinin oğluna ulaştırılmadığını ve bu uygulamaları nedeniyle cezaevi yönetimine, Adalet Bakanlığı’na ve Cezaevi Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne dava açacağını söylüyor:

“Tabu oyunundaki mor bir oyuncağı götürmüştüm, almadılar. Neden almadıklarına ilişkin bir cevap bile vermediler. Resimleri güzel, baksın diye Bremen Mızıkacıları kitabını almıştım, onu da almadılar.

Bir boyama kitabını dâhi sokmadılar… OHAL’le birlikte bebeği tutuklu gören bir mantık bu; tutukluya kitap yasaksa bebeğe de yasak. 

Sekiz hafta çocukla görüştürmediler. OHAL nedeniyle görüşler iki ayda bire çıkartılmış. Milli güvenlik gerekçesiyle… Benim bebeğimin milli güvenlikle ne alakası olabilir?

Çocuğun o dönemine ait bir fotoğrafı bile yok. Her çocuğun ebeveyniyle görüşme, dışarı çıkma hakkı var. Bakırköy Cezaevi’nde verin çocuğu dediğimizde vermiyorlardı. 

Gerçekten çok tuhaf, anlayamıyorum. O cezaevi müdürünün de çocukları var. OHAL’le birlikte bebeği tutuklu gören bir mantık. Bütün bu uygulamalar Bakırköy Cezaevi’nde hâlâ sürüyor.

Bu nedenle yakın zamanda cezaevi yönetimine, Adalet Bakanlığı’na ve Cezaevi Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne dava açacağım. Benim bebeğime siyasi tutsak muamelesi yaptılar.”

Cengiz Zaza, cezaevindeki çocukların bir diğer mağduriyetinin sadece CHP ile HDP tarafından soru, kanun, araştırma önergeleri verilmesi nedeniyle siyasi bir çekişmeye dönmesinden kaynaklandığını söylüyor. 

Cezaevindeki sayım sırasında orada olmayan çocukların bulunabileceğinden, “668’den fazla bebeğin cezaevinde olabilir” diyor.

Milletvekillerin yaptıkları çalışmaların eksikliğine de dikkat çeken Zaza, şöyle devam ediyor:

“Milletvekilleri soru hazırlayıp Bakanlığa soruyorlar da bir gidip de cezaevindekilerle görüşmüyorlar. Ana muhalefet partisi bazen tepki gösteriyor, uğraşıyor. 

Her ilden de vekili var ama cezaevlerine gitmiyorlar. O ayak hep eksik kaldı. CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, yakın zamanda çocukları içeride olan bütün babaları bir araya getirerek Meclis’te bir basın açıklaması yapacakmış. 

Biz sorunun çözülmesini istiyoruz. Muhalefetin önerileriyle olmuyorsa hükümet kendi yöntemiyle çözsün. Bu çocuklar CHP’li değil, HDP’li değil, altı yaşındaki çocuğun ne siyaseti olabilir? Hükümetten ve MHP’den zaten birlikte hareket ediyorlar, bir geri dönüş yok. Bu sorunu görsünler artık.”

Cengiz Zaza, cezaevinde adli suçluların bulunduğu koğuşlarda kalan çocukların çok zor durumda olduklarını, konuşmayı dahi unuttuklarına dikkat çekiyor. Kendi bebeğinin bu açıdan bir sorun yaşamadığını ama diğer çocukların kaldığı koğuşlarda şiddete varan kavgaların yaşandığını anlatıyor:

“Adli koğuşlarda çocuklar için çok büyük sıkıntı var. Çocuklar geceleri ağladığında uyanan mahkûmların rahatsız olup da çok ciddi kavga çıkardıklarını biliyorum. 

Şiddete varıyor o kavgalar. Benim eşim feminist kadınlarla kaldığı için o yaşamadı ama adli koğuşlarda kalanlar yaşıyor.

Bebek susturulduğu için sürekli konuşmayı öğrenemiyor. O çocuklar konuşmaktan korkuyorlar. Gülistan’la aynı koğuşta kalan biri,‘ Miraz’ın ağlaması, altının değiştirilmesi bile mutluluk vesilesi oluyor. Sen götürünce boşluğa düşüyoruz’ demişti. Cezaevindekilerin mutluluk kaynağı Miraz.”

Cengiz Zaza ile son olarak yürütmeyi durdurma talepleriyle davanın geldiği son aşamayı konuşuyoruz:

“Eşime hapis cezası veren mahkemeden dışarıda kimse kalmadı. Hepsi ‘FETÖ’den tutuklandı. Eşime verilen kararın adil olmadığını düşünüyoruz işin tuhafı devlette bizim gibi düşünüyor. “Sizi yargılayan adamlar teröristmiş” diyor devlet. (gülüyor)

Ama biz hâlâ onların verdiği kararın mağduriyetini yaşıyoruz. Bizi yargılıyorlar sonra kalkıp bizi yargılayanları yargılıyorlar ama verdikleri karar geçerli. Bu hükmün bozulması gerekir. 

Burada başka bir haksızlık da var; Şike ve Oda TV davalarının görüldüğü mahkemede yargılandık. Onlar bozuldu, bizim ki devam ediyor. 

Bu hâkimler tek haksızlığı bu davalarda yapmadılar, seçerek kendi ittifaklarına göre karar veriyorlar, sadece onlar mı mağdur? Başvurduk, 6. Ağır Ceza Mahkemesi belki yakında bir karar verir. 

Bakanların çocukları bu ülkede gözaltına alındı ama tutuklatmadılar. Kendi çocuklarını yargılatmadılar. Ama bizim çocuklarımız cezaevinde, aynı hâkimin verdiği kararla. Vasi tayini sorunumuzu da çözdük artık sırasıyla davalarımızı açacağız.”

miraz

Ve ekliyor:

“Cumhurbaşkanı demiş ki, ‘Çocuklarımızla vakit geçirmemiz çok değerli, çok anlamlı.’ Evet, çok doğru, buna biz de katılıyoruz. Ama sen bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak bütün bebeklerin, çocukların bunu yaşayabilmesinin sorumlususun. Kendi torununu sev tabi ama diğer dedeler de torunlarıyla oynayabilmeli. Sadece kendi torununa değil tüm çocuklara bu olanağı sağlamalı. Çünkü bütün çocuklara karşı bir sorumluluğu var. Bunu yerine getirmesi gerekir. O Saray’da torunuyla oynuyor, Miraz dedesiyle oynayamıyor.”

Ne olmuştu?

Kapatılan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Maltepe İlçe Örgütü’nde 2011’de yöneticilik yapan Gülistan Diken Akbaba 19 Şubat 2017 yılında bebeği Miraz ile birlikte “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı.

Şike, Oda Tv, Balyoz gibi davalarla gündeme gelen, daha sonra kapatılan 16. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanarak, 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedildi.

 Altı aylık bebeği Miraz ile birlikte Bakırköy Cezaevi’ne gönderilen Gülistan Diken Akbaba 8 aydır Gebze Cezaevi’ne gönderildi. Miraz bebek için change.org ve Twitter’da düzenlendi.

“Eşime hapis cezası veren mahkemeden dışarıda kimse kalmadı. Şubat 2017 yılında bebeği Miraz ile birlikte “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı. Şike, Oda Tv, Balyoz gibi davalarla gündeme gelen, daha sonra kapatılan 16. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanarak, 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedildi.

Altı aylık bebeği Miraz ile birlikte Bakırköy Cezaevi’ne gönderilen Gülistan Diken Akbaba 8 aydır Gebze Cezaevi’ne gönderildi. Miraz bebek için change.org ve Twitter’da kampanyalar düzenlendi.

(Fotoğraflar Eylem Yılmaz)

Kaynak: Ahval Haber