Kobane davası mağdurlarından Alp Altınörs'ten dayanışma çağrısı...

 

Her gün yeni bir facia ve katliamla uyandığımız ülkemizde çokça da cezaevleri var. Bu cezaevlerinde en çok da siyasi tutsak ve mahkumlar var. Kendilerinin sesi ve kendilerine ses vermeye çalıştığımız bu rehin tutsaklardan biri de HDP eş genel Başkan yardımcısı ve Merkez Yönetim Kurulu(MYK) üyesi Alp Altınörs’tür. Alp Altınörs, Kobane soruşturması kapsamında, Ekim 2020’de tutuklandı. Şu an tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevinden gönderdiği mektupla, Avrupa’da bulunan dostlardan da bu davaya dair dayanışma çağrısı yapıyor. Kendisinin de isteği üzerine, Alp Altınörs’ün mektubunu yurtiçi ve yurtdışı dostlarının okuması için paylaşıyoruz.

***

‘’9 Mart günü gönderdiğiniz mektubunuzu ve kartpostalınızı 16 Nisan günü aldım. Dayanışmanız ve güzel dilekleriniz için teşekkür ediyorum.

Asıl, dünyanın dört bir yanında sizin gibi dostlarımız olduğunu bilmek bize büyük onurdur. Bu vesile ile, Almanya’da çevrenizde bulunan tüm dostlarımıza en içten selamlarımızı iletmek istiyorum. Mektuplarımızı tabii ki paylaşabilirsiniz. Sesimizin duvarları aşıp, Avrupa’daki dostlarımıza ulaşması bizi mutlu eder. Marx’ın, Hagel’in, Engels’in ve Rosa ’nın ülkesi Almanya’da pek çok dostumuzun bulunduğunu iyi biliyoruz.

Sizin de bildiğiniz gibi 26 Nisan’da duruşmalarımız başladı. Tümüyle politik bir davadır. 6 Ekim 2014 tarihinde(7 yıl önce) İŞİD terörünün Suriye’nin Kobane kentini ele geçirerek, buradaki sivil halkı katletmesine karşı HDP MYK’sı bir dayanışma çağrısı yayınlamıştı. İşte bu çağrı bahanesiyle HDP kriminalize edilmek isteniyor. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AHİM),’’Demirtaş’’ kararında, 6 Ekim tarihli bu çağrının demokratik nitelikte olduğunu ve siyasi ifade sınırları içinde kaldığına hükmetti. Sadece bu çağrı sebebiyle dönemin MYK üyeleri olarak bizlerin, 38 kere müebbet(yaşam boyu) hapisle cezalandırılmamız istenmektedir! Üç Twitter 38 müebbet! İşte yargılandığımız davanın özü budur. 6 Ekim’de barışçıl, sivil, demokratik gösteriler için çağrı yapmış olmakla HDP/MYK’nin(eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil) sonrasında 7 ve 8 Ekim’de yaşanmış bütün şiddet olaylarından sorumlu olacağımız iddia edilmekte. Ki AHİM kararı, böyle bir sorumluluğun yüklenemeyeceğini de açıkça belirtmesine rağmen! Söz konusu şiddet olaylarının hiçbirinin failleri araştırılmaksızın, 6 Ekim’deki Twitter mesajları üzerinden, HDP – MYK’sına kolektif bir sorumluluk yüklenmek isteniyor. Böylece, MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin hep istediği üzere, HDP’nin kapatılması için bir gerekçe oluşturulacağı varsayılıyor.

 

İşte 26 Nisan’da başlayan ve muhtemelen haftalarca sürecek duruşmalarda, bizler HDD’yi kapatmaya yönelik bu siyasi davada haklılığımızı ve meşruluğumuzu savunacağız. Türkiye’nin 3. büyük partisi olan HDP demokratik ve sosyal hareketlerin bir koalisyonu niteliğindedir. Demokratları, ekolojistleri, feministleri, sivil halklar savunucularını ve benim gibi sosyalistleri içermektedir. Du dava, HDP şahsında, Türkiye’nin ve Avrupa’nın tüm demokrasi güçlerine karşı açılmış bir davadır. Mahkemede HDP nezdinde özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesinin haklılığını ve meşruluğunu savunurken, Avrupa’nın tüm demokratik kesimlerinin desteğini de yanımızda hissedeceğiz. Türkiye’de Kürt halkına, işçilere, kadınlara, doğaya uygulanan politikaları sizler de yakından takip ediyor, biliyorsunuz. İşte HDP’ye yönelik bu dava, bütün bu politikaların, baskıların düğümlendiği noktadır. Bu sebepledir ki, 7 yıl önceki bir mesele, dava konusu haline getirilmiş ve hakkımızda en ağır iddialarla tutuklama kararları verilmiştir. Ancak bu baskılar, bizi yıldırmadığı gibi, demokrasiyi kazanmak yolunda kararlılığımızı daha da güçlendirmiştir. Siz dostlarımızın dayanışmasını da bu çerçevede mutlulukla karşılıyorum.

 

Erken büyüyen çocuklarımız

 

Bilindiği gibi, 8 yaşında bir oğlum ve halkla ilişkiler uzmanı eşim var. Onlar da görüşe gelip gidiyorlar. Oğlum ilkokul 2’ye gidiyor. Siyasi tutsakların binlerce çocuğu gibi. Güney Kubilay’ın(bizim dosyamızda tutuklu) kızı Asmin gibi. O da Tuncay’la yaşıt. Ama Asmin annesini daha 4 yaşındayken kaybetmişti. Şimdi babası da tutuklandı. Asmin ve Tuncay görüş yerinde tanıştılar. İşte AKP iktidarı altındaki Türkiye böyle. Erken büyüyen çocuklarımız. Babalarının, ya da annelerinin neden dört duvar arasına konulduğunu biliyorlar. Büyüyünce, bu adaletsizliklerin düzelmesi için çalışacaklarını söylüyorlar. Bizim bütün mücadelemiz ise, bugünün çocuklarına, büyüdüklerinde özgür, demokratik ve adil bir Türkiye, Avrupa ve dünya bırakabilmek için.

 

Bu sene Ankara’ya bahar bir türlü gelmedi. Avluma güneş ışığı vurmasına hasretim. Güneş haftalardır ilk kez bugün güzel yüzünü bize gösterdi. Sözlerimi burada noktalarken, avluda güneşin son demleri yaşanıyor. Sincan’dan Almanya’ya en sıcak selamlarımı iletiyorum.

İyiyiz biz, sağlıklı ve moralliyiz. Sizin de iyi olmanızı diliyorum.

Sevgiler, Özgürlükte görüşmek dileğiyle, ALP, SİNCAN’’

 

 

6-8 Ekim 2014 Kobane davasına dair

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör suçlarını soruşturma bürosunca hazırlanan iddianameye göre, Ekim 2014’te HDP yönetimi Twitter üzerinden sokağa çıkma çağrısında bulundu...

Ankara 22.Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan infaz kurumları Kampüsündeki salonda 24 Nisan’dan beri görülen davada şimdiye kadar 4 kişi beraat etti. Ancak halen görülen duruşmaya tutuklu sanıklardan bazıları bulundukları Cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi(SEGBİS) aracılığı ile katılırken, bazı sanıklar ve savunma avukatları salonda yer alıyor. Sanık sandalyesinde oturanlardan iktisatçı Alp Altınörs ise, hakkındaki dava dosyasının eklerini henüz inceleyemediğini, savunmasını ek klasörleri inceledikten sonra yapacağını bildirerek, savunma için süre talebinde bulundu.

 

Alp Altınörs hakkında

Sosyalist bir yazar, iktisatçı ve çevirmen. İngilizce ve İspanyolcadan simültane sözlü çeviri yapıyor(tabii dışardayken...) ‘’İmkansız sermaye -21.yüzyılın kapitalizm, sosyalizm ve toplum’’ adlı bir kitabı 2019’da yayımlandı. Burada, 2008’de ABD’de başlayan ve Covid-19 pandemisiyle zirvesine ulaşan uluslararası ekonomide bunalımı ve kapitalizmden alternatifsiz olmadığını sergilemeye çalışmış. Ayrıca Rus dili ve Edebiyatında da eğitim görmekte. İspanyolcayı Latin Amerika’yı, Rusçayı ise Sovyetler Birliğini ve günümüz post-Sovyet coğrafyasını anlamak ve yorumlamanın birer eserleri olarak görmekte. Hapishanede imkanlar ölçüsünde, bu düşünsel çalışmalarını sürdürmeye gayret etmekte.

Alp Altınörs, 2 Nolu F-Tipi Hapishane, C/84 Sincan – Ankara – Türkiye,  20.04.2021