Hasta Mahpuslara Özgürlük! 10.11.2018 - İzmir

Hasta Mahpuslara Özgürlük! 10.11.2018

Basın açıklamamıza başlamadan once 08.11.2018’de Giresun E Tipi Kapalı Hapishanesinde tutuklu bulunan 67 yaşındaki Burhan Karatay’ın kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmesinden dolayı ailesine, yakınlarına ve dostlarına baş sağlığı diliyoruz. BASINA VE KAMUOYUNA 10.11.2018 Cezaevleri, sistemin kendisini dayattığı, baskının ve zorbalığın en çıplak olarak görüldüğü ve uygulandığı alandır. Kapalı bir alana alınmış insanların en insani talepleri dahi çeşitli bahanelerle yerine getirilmez. İnsani ihtiyaçlar mümkün olduğu kadar kısıtlanır ve verilmez ve hatta engellenir. Hastasın hastaneye götürülmezsin, özel bir rahatsızlığın vardır, özel gıdaya ihtiyacın olur. “Olmaz!” Derler. Giysi talebin karşılanmaz. Renklere takılırlar. Her türlü önlemin alındığı, insanın dahi girip çıkması zor olan yerlerde giysiyi kaçma gerekçesi yaparlar. Gazete vermezler, kitap vermezler, mahpusun cezaevinde yazdığı kitabı “yasak diye” yazarın kendisine vermezler.

Onlarcası daracık bir alana sıkıştırılır, nefes alınamaz. Yatacak yer olmaz insanlar sırasıyla yatarlar. Elin kolun yok, “cezaevinde yaşamını sürdürebilir” diye rapor verirler. Raporu aştın diyelim; “çıkarsa toplumda infial olur!” diye yine salıverilmezler.Ölmek üzeresin, “hiç bir şeyi yok, oldukça iyidir. “ derler. Ancak birkaç gün sonra cezaevinden tabutla çıkar. Bir de başına koydukları kişiler vasıtasıyla; “vatan hainleri, siz bunlara bile layık değilsiniz. Buna şükredin!” Hatırlatması yapılır. Hukuk dilinde bu uygulamaya düşman ceza hukuku ve düşman infaz hukuku denir. İnsan hak ve özgürlüklerinin yok olduğu ülkelerde bu uygulamalar her zaman olmuştur. Bu uygulamaların adı ise “ıslah etmek” olarak yazılır. Islahın çözümlenmiş hali “benim gibi düşüneceksin, bana itaat edeksin, Yoksa daha beterini görürsün.”dür. Bu sağlıksız ve insanlık dışı uygulamalar, Türkiye Cezaevlerinde bini aşkın hasta mahpus ve yüzlerce ölümü bekleyen hasta yaratmıştır. Bu hafta, haksızlık ve hukuksuzluğa maruz kalan hasta mahpus YILMAZ SUNCAK’ın durumunu anlatacağız. Yılmaz Suncak 1993 yılı Ocak ayında örgüt üyesi olmak gerekçesiyle tutuklanmış,50 gün gözaltında kalmış, yoğun işkenceler görmüş ve daha sonra tutuklanarak Mardin Cezaevine konulmuştur. Müebbet hapis cezası almıştır. 25 yıldır cezaevinde kalmaktadır. Sırasıyla Mardin, Ağrı, Ceyhan, Adıyaman, Aydın, Kırıklar, Bolu, Ankara Sincan Cezaevine oradan tekrar Kırıklar son olarak Şakran Cezaevine sürgün edilmiştir. Yılmaz Suncak troid kanserinden dolayı endokrin bölümünde 6 ayda bir kontrol edilmesi gerekirken hastaneden de randevusu varken kontrole götürülmemiştir. Düzenli olarak kan tahlilleri, idrar tahlilleri ve kontroller yapılmadığında ve buna uygun olarak ilaç olmadığı için yüzde, ellerde ve vücudun değişik bölgelerinde ödem oluşmaktadır. Ayrıca astım hastasıdır; sağlığa uygun bir ortamda bulunması gerekirken 15 kişilik bir hücrede 19 kişi kalmaktadır.

Ortam onun yaşamını zorlaştırmaktadır. Kalabalık bir ortamda bulunması astım rahatsızlığından dolayı nefes almasında sıkıntı yaşatmaktadır. Ayrıca boyun fıtığı ve midesinde ülser bulunmaktadır. Daha önceki raporlarında kolesterol yüksekliği tespit edilmiş ve diyet yapması istenmiştir fakat cezaevi idaresi tarafından buna uygun bir davranış sergilenmemiştir. Topuk dikeni olduğu için mecburen ortopedik ayakkabı kullanmak zorundadır. Şakran’a sevk edilmeden önce idrar yollarındaki damar genişlemesinden kaynaklı bir ameliyata alınmıştır. İleri derecede de göz bozukluğu vardır. Böylesi rahatsızlıkları bulunan Yılmaz Suncak'ın ailesinden talep ettiği hijyenik koşullarda hazırlanmış iç çamaşırından, elbiselerine kadar, hiçbir eşya cezaevi idaresi tarafından kabul edilmemektedir. Bu durum sadece Yılmaz'a değil bütün mahpuslara uygulanmaktadır. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin deimzaladığı Avrupa Cezaevi Kurallarında ‘Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese, insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır’der. Sağlık hakkı da insani bir haktır. Sağlıklı olmayan, yaşam hakkı olmayan bir insanın diğer haklarını kullanması imkânsızdır.Kapatılan bireyin kapatıldığı ortamda; yaşamaya uygun, ruh ve beden sağlığını koruyabileceği koşullarda tutulması gerekir. Bununla birlikte “sağlık hizmetlerine erişim hakkı” güvence altına alınmalıdır. Birey cezaevine konulsa dahi hapishane dışındakilere eş bir sağlık hizmetinden yararlanma hakkına sahiptir. Mahpushaneler mahpusların ikinci kez ceza gördükleri yerler değildir. Buradaki mahpuslara insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamlarını idame ettirebilmenin koşullarının, devlet ve yetkili kişilerce, sağlandığı yerler olmalıdır. Hasta mahpuslar hastalıklarının tedavisi için doktorların tavsiyeleri doğrultusunda nerede olurlarsa olsunlar tedavi edilmelidirler. Bu nedenle yüksek sesle diyoruz ki; Yılmaz Suncak serbest bırakılsın! Hasta mahpuslar serbest bırakılsın! İNSAN HAKLARI DERNEĞI İZMIR ŞUBESI