Hapishanelerde hasta tutsaklar katlediliyor!

"Hasta tutsakların serbest bırakılması, tedavilerinin engellenmemesi tutsaklar için atacağımız temel sloganlardan ikisidir. Beraberinde yalnız hasta tutsaklara değil, tüm tutsaklara mektup yazarak hem tecrit duvarlarına bir darbe indirmiş oluruz, hem de tutsaklara moral oluruz."

“Hapishanelerde hasta tutsaklar katlediliyor” derken, ajitasyon yüklü bir sloganı dillendirmiyor, yazık ki, gerçekliği ifade ediyoruz. Katliamın son örneği MKP davasından tutsak olan Hüseyin Dinç. Hasta tutsaklar için oluşturulan sosyal medya sayfasından Dinç için bir yazı var:

“1993 yılından beridir hapishane bulunan Hüseyin Dinç yaşamını yitirdi.

22 yıldır hapishanede bulunan Hüseyin Dinç daha önce girdiği açlık grevleri ve ölüm orucundan kaynaklı Wernicke Korsakoff hastasıydı. Sağ elinin bir parmağı dışındaki parmaklarını kaybetmiştir. Kalp hastası olan Hüseyin Dinç Edirne F Tipi Hapishanesi'nde kalp krizi geçirmiş. Kalp hastası olmasına ve 60 yaşını geçmiş olmasına rağmen Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olduğu için tek kişilik hücrede tutulmuştur. Hastalık nedeniyle cezanın ertelenmesi talebiyle başvuru yapmış ve Adli Tıp Kurumu tarafından 'Hapiste kalabilir' raporu verilmiştir. Sağlık sorunlarına rağmen cezası ertelenmeyen ve tek kişilik hücrede tutulmaya devam eden Hüseyin Dinç 15 Ekim tarihinde Kandıra 2 No'lu Hapishanesi'nde hayatını kaybetmiştir.”

Hüseyin Dinç tek olsaydı, haber bir cinayet haberi gibi okunabilirdi. Ama tek değil. 2015 Ocak ayında açıklanan İHD raporuna göre 649 hasta tutsak var. Her biri için Hüseyin Dinç’in katledilmesi üzerine söylenecek sözler aynı. Bu durumda sürece yayılan tek tek cinayetler biçiminde olsa da, gerçekte bu, toplu bir katliamdır. Rapordaki her hasta tutsak, Hüseyin Dinç’ten hiç de iyi durumda değildir. Çok daha kötü durumda olanlar var.

Tahliye edildikten 5,6 ay sonra yaşamını yitiren Güler Zere için, tahliye edilmeden birkaç gün önce NTV’de Hüseyin Dinç’inkine benzer bir cinayet anlatımı var:

“2009 Şubat ayından tutuklu bulunduğu Kahramanmaraş Elbistan Cezaevi’nde dört ay gecikmeli de olsa hastalık tanısı konduktan sonra ameliyat edildi. Ancak hastalık iki ay sonra hem cezaevi koşulları hem de yeterli bakımın yapılmaması nedeninden tekrardan baş gösterdi.

Durumu daha kötüye gittiği için Zere, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Mahkûm Koğuşu’na taşındı. Fakat serbest bırakılması için gerekli izin çıkmadı.

Türk Tabipler Birliği, Ağustos ayında yazdığı raporda hastanın yeterli derecede beslenememesi nedeniyle “ileri derecede zayıfladığına” dikkat çekmişti.

İstanbul Adli Tıp Kurumu 28 Ağustos’ta vermesi gereken raporu “bazı tıbbi evrak eksikliği ve Adli Tıp’ta onkoloji uzmanı olmadığı gerekçesiyle” vermeyi iki ay ertelemişti.

Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi, 16 Ekim tarihli raporunda, “hastalığın herhangi bir gerileme göstermediği, tekrarladığı, geri dönülmez bir aşamaya girdiğinin” anlaşıldığını belirtmişti.

Güler Zere Adana’dan İstanbul’a adli tıpa götürülüyor. Ama ya rapor verilmiyor ya da evrak eksikliği gibi bir bahaneyle rapor geciktiriliyor. Güler Zere deyim uygunsa ölmek üzereyken tahliye ediliyor. 6 Kasım 2009’da tahliye edilen Zere 6 Mayıs’ta yaşamını yitiriyor. Cepheli yoldaşları, Güler Zere için “en azından dışarıda ölümsüzleşti” diyerek buruk bir “sevinç” yaşıyorlardı. Ki, Zere kendisinin serbest kalması için yapılan eylemler sonrası serbest bırakılmıştı.

Güler Zere’nin hikayesi hasta tutsakların serbest bırakılması bir yana, tedavi edilmediklerini de anlatıyor. Aliağa Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi'nde TKİP davasından tutsak olan Evrim Erdoğdu astım hastası. Evrim astım krizi geçirdiğinde, astım hastası olmadan dahi güç nefes alınan ringlerle hastaneye götürülüyor. Hapishaneye geri getirildiğinde iyileşmek şöyle dursun, çok daha kötü oluyor. Hasta tutsakların hastaneye götürülürken saldırıya uğraması da sıkça görülen bir durum. Özcesi hapishanelerde tedaviler de aleni ve keyfi olarak engelleniyor.

Hasta tutsakların serbest bırakılması, tedavilerinin engellenmemesi tutsaklar için atacağımız temel sloganlardan ikisidir. Beraberinde yalnız hasta tutsaklara değil, tüm tutsaklara mektup yazarak hem tecrit duvarlarına bir darbe indirmiş oluruz, hem de tutsaklara moral oluruz. Tutsakların adresleri şu sosyal medya sayfalarından bulunabilir:

https://www.facebook.com/gorulmustur, https://www.facebook.com/HASTA-Tutsaklara-%C3%96zg%C3%BCrl%C3%BCk-Platformu-240059499537738/

Devlet terörünün şiddetlendirildiği şu günlerde, köşemize sinmek yerine sokağa daha çok çıkmalıyız. Genel taleplerimizle sokağa çıktığımız gibi, tutsaklar ve hasta tutsaklara ilişkin taleplerimizi de sokaklarda haykırmalıyız.

M. Kurşun

Resim: Aynur Epli.

Kaynak: www.kizilbayrak.net

İlişkili İçerik