12.05.2016
Gorulmustur.org ekibinden şair Adil Okay: “Mahkeme kararı ironi gibi. Bunun sadece bir güvenlik görevlisinin münferit tavrı olmadığı, bir hükümet politikası olduğu anlaşılmaktadır. Boncuğa gelene kadar neler var diyebilirsiniz. Ama bir boncuğu, el işlerini keyfi olarak yasaklayan bir zihniyet hapishanelerde neler yapmaz” dedi.
Ankara 1 Nolu F Tipi Cezaevinde kalan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsü Yaşar İnce’nin, hücresinde el işleri ile uğraşmak için boncuk, iplik, iğne gibi malzemeler almak istemesi hukuk davalarına konu oldu.
İnce, 19 Ocak 2016 tarihinde Ankara Batı İnfaz Hakimliği’ne başvurarak, hiçbir sosyal faaliyete katılamadığını, zamanını hücresinde geçirdiğini, bu nedenle bir hobi geliştirebilmesi için el işi malzemelerinin verilmesi, kantin alışverişi yoluyla bu malzemelerin sağlanmasını talep etti. Cezaevi idaresi ise hakimliğe gönderdiği yazıda, el işi yapmak isteyen hükümlülerin atölyelerde çalıştığını, atölye süresi yetmeyen ve iyi hali gözlenen hükümlülere ayrıca kendi odasında çalışma izni verildiği, Yaşar İnce’nin kendi odasında çalışmasının uygun görülmediği bildirildi.
İnfaz hakimliği, 22 Ocak 2016 tarihinde aldığı kararda, İnce’nin kendi hücresinde el işi çalışmasının cezaevi güvenliği açısından tehdit olmadığına hükmetti ve İnce’nin talebini kabul etti. Bu kararın ardından İnce kendi hücresinde el işi malzemeleriyle çalışmaya başladı. Ancak Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı, infaz hakimliğinin kararına itirazını 27 Ocak 2016 tarihinde Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme, 12 Şubat’ta kararını verdi ve hem Yaşar İnce’nin talebi, hem de infaz hakimliğinin kararını yasalara uygun bulmadı.
Mahkeme kararında şu ifadelere yer verildi: “Hükümlü Yaşar İnce’nin el işi faaliyetlerinde kullanmak üzere istediği malzemelerin ancak kurumun atölyelerinde bulunabileceği, koğuşlarda bulundurulması halinde F Tipi yüksek güvenlikli ceza infaz kurumunun genel güvenliği açısından risk teşkil edebileceği, savunma ve saldırı maksatlı kullanılabileceği, her ne kadar silahtan sayılan eşya vasfında kabul edilmese de korkutma ve tehdit eylemlerinde, bir ayaklanma durumunda personele zarar verme amaçlı kullanılabileceği gibi hükümlülerin eylemlerinin yaptırımsız kalması halinde diğer hükümlülere de kötü örnek teşkil edeceği, cezaevi güvenliğini tehlikeye düşürebileceği ve idari otoriteyi zafiyete uğratabileceği anlaşıldığından, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.”
‘12 Eylül Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananların tekrarı gibi’
Gelişmeleri kamuoyuyla paylaşan Gorulmustur.org ekibinden şair Adil Okay:
“Mahkeme kararı ironi gibi. Bunun sadece bir güvenlik görevlisinin münferit tavrı olmadığı, bir hükümet politikası olduğu anlaşılmaktadır. Boncuğa gelene kadar neler var diyebilirsiniz. Ama bir boncuğu, el işlerini keyfi olarak yasaklayan bir zihniyet hapishanelerde neler yapmaz” dedi.
İnsan Hakları Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi de, cezaevlerindeki hak ihlallerinin ve baskıların hiçbir dönemde görülmediği kadar arttığını savundu. Tutuklu ve hükümlülere çıplak arama dayatıldığını, insanların 2 gün boyunca çıplak halde hücrelerde tutulduğunu, özel eşyalara el konulduğunu ve mehter marşı dinletildiğini kaydeden Tanrıverdi, birçok cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin açlık grevi yaptığını ancak bunların dışarıya duyurulamadığını söyledi. Tanrıverdi, “12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde yapılan uygulamalar birçok cezaevinde tekrar ediliyor. Kürkçüler, Ermenek, Mersin, Osmaniye, Alanya cezaevlerinde siyasi tutukluklara insanlık dışı uygulamalar öyle bir noktaya geldi ki Diyarbakır Cezaevi komutanı Esat Oktay Yıldıranlar her cezaevinde var” ifadelerini kullandı.
Abidin Yağmur
Kaynak: Güney Gazetesi, guneygazetesi.com
- 2 gösterim