“GÖRÜLMÜŞTÜR” KURUCULARINDAN YAZAR ADİL OKAY İLE SÖYLEŞİ I
Zabel Mirkan
“Görülmüştür” çalışması nedir ve ne iş yapar?
Benim ve bir grup arkadaşın tek tek bireyler olarak sürdürdüğümüz politik tutsaklarla yazışma, dayanışma çabalarımız 10 yıl kadar önce başladı. Bu süreçte mantığımızın sınırlarını zorlayan akıl almaz yasaklara rağmen politik tutsakların ayakta kalma ve üretme mücadelesi içerisinde olduklarını gözlemledik. Ancak “dışarıdan” yeterince mektup alamadıklarından şikâyetçi olduklarını da fark ettik. Bunun üzerine mahpus mektuplarının ve sanatsal ürünlerinin daha geniş bir kitleye ulaşabilmesi için güçlerimizi birleştirip bir grup oluşturmaya ve web sitesi kurmaya karar verdik. Hem tutsaklara moral verme hem de okuyucuları mektup yazmaya teşvik etme amacıyla “www.gorulmustur.org” sitesini hazırladık. İlk sergimizi ise 7 yıl önce “Görülmüştür Mahpus resimleri ve mektupları” adıyla açtık. İsmimiz de oradan geliyor. Sitemiz aynı zamanda bir arşiv merkezi haline geldi. Özel arşivlerimizde bulunan mektupları, mahpus fotoğraflarını, şiir-öykü ve resim- karikatür çalışmalarını derli toplu paylaşmak amacıyla sitemize yüklemeye giriştik. Bu gün itibariyle Türkiye’nin kamuya açık, kolay ulaşılabilen, en zengin sanal tutsak kütüphanesini oluşturduk diyebilirim. Tutsakların içeride elle hazırladığı, bizim e dergi haline getirdiğimiz sanat edebiyat dergileri, yüzlerce resim, karikatür, şiir, öykü, deneme, makale, belgeseller, videolar ve binlerce mektup ile bu mektupları yazanların hapishanelerden yolladıkları kendi fotoğrafları sitemiz arşivinde paylaşıma açıktır. Dileyen arşivimizdeki eserlerden yararlanabilir.
İHD gibi kurumlar varken böyle bir oluşuma neden ihtiyaç duyuldu?
Bildiğiniz gibi çeşitli kentlerde cezaevleriyle dayanışma komisyonları var. İHD şubeleri var. THİV, TAYAD, CISST/TCPS var. TUHAD FED vardı. İyi çalışmalar yapıyordu. OHAL sürecinde KHK ile kapatıldı. Bunların yanı sıra çok sayıda Demokratik Kitle Örgütü ile kendine “Sivil Toplum Örgütü” diyen kurumlar var. Tutsaklarla dayanışma amacıyla oluşan “Vatandaş inisiyatifleri” ve “platformlar” var. Saygın, fedakâr insanlar çalışıyorlar. Onların da iletişim adreslerini sitenin “bağlantılar” penceresinde bulabilirsiniz. Biz sadece: "Neden tutsaklarla dayanışma amacıyla yola çıkan bir kişi daha olmasın, neden bir web sitesi veya bir gazete daha olmasın" diyerek yola koyulanlardanız. Bizim farkımız “mektupla köprü kurmak” gibi bir misyonu üstlenmemizdir. Zira mektup konusunda ısrar etmezsek, hatırlatmazsak insanlar ne yazık ki kendi yoldaşlarını unutacak. Çünkü dışarıda gürül gürül akan bir dünya var. Gündelik hayatın ağırlığı, rutin telaşlar ve devlet baskısı ile ekonomik zorluklar insanları – hatta politik insanları, hapishane deneyimleri olanları bile- bu konuda duyarsızlığa itiyor. Bizzat tutsakların değinileri, yazdıkları, şikâyetleri, sitemleri bu gözlemimizi doğruluyor.
İşte biz mektuplaşma çağrısı ile bu boşluğu doldurmaya çalıştık. Bu çağrımızın içini doldurmak, etkili hale getirmek için yüzlerce etkinlik düzenledik. Sergiler açtık. Belgeseller yaptık. Kitaplar yayınladık. Konferanslar düzenledik. Basına demeçler verdik. İnsanlara tutsakların rakam olmadığını sese, söze, dayanışmaya ihtiyaçları olduğunu hissettirdik. Dünyanın birçok yerinden – Japonya’dan Uruguay’a kadar- çağrımıza yanıt geldi, böylelikle biz de doğru yolda olduğumuzu anlayıp devam ettik.
Her çalışma kıymetli. Yılın özel günlerinde toplu kartpostal, kitap yollama –biz de yapıyoruz- çok önemli ama fazlası gerekir diyoruz. Bir tutsak seçin, yazışın diyoruz. Bu yıllar sürebilir. Yani az yazın ama sürekli yazın diyoruz. Zira tutsaklar mektuplarına yanıt gelmeyince üzülüyorlar. Merak ediyorlar. Bu kez “mektubum ulaşmadı” mı diye arayışlara gidiyorlar. İşte “az yapın - devamlı yapın” derken bunu kastediyoruz.
Tutsaklardan gelen mektupları bilgisayara geçirmek bile hayli önemli bir iş ve siz bu düzeni yıllardır koruyorsunuz.
El yazısı ile gelen mektupları bilgisayar ortamına geçirmek önemli. Kolay değil tabi ama onlarca arkadaşın hatta kimi zaman hiç tanışmadığımız okuyucularımızın – takipçilerimizin desteğiyle bu konuda da hayli yol kat ettik diyebiliriz. Yorulan, kendi iş yoğunluğu artan arkadaşlarımız oluyor, onların yerine başka gönüllüler çıkıyor. Bu önemli. Zira mektubu tarayıp sadece fotoğrafı koymak okuyucu üzerinde yeterli etkiyi yapmıyor.
Demem o ki bizim bitmeyen mesaimiz var. Mektupların postaneden alınması. Okunması. Taranıp yazıcı arkadaşlara yollanması. Gelenlerin tashihi. Önce web sitemizde sonra sosyal paylaşım ağlarında yayınlanması. Hak ihlali duyuran mektupların basına yollanması. İHD genel merkezine yollanması. Tutsaklardan gelen yeni edebi ürünlerin sanat edebiyat dergilerine gönderilmesi. Sonra bu mektuplara –mutlaka- cevap yazılması. Kitap yollanması. Arada eylem- etkinlik- sergi- belgesel projeleri. Basının takip edilip hapishane temalı haber ve makalelerin yayınlanması. paylaşılması. Yani bu mesai zor - ağır da gelse devamlılık önemli diyoruz. Başta Gamze, Serdar, Emre, Tülin, Ali Osman, Arif, Büyük Arif, Fuat, Mehmet, Dilay, Ganime, Nihal, Selime, Ayşe, Deniz, Gonca, Dilan ve adlarını yazmamızı istemeyen diğer arkadaşların dar zamanlarından yaptıkları fedakârlıkla bu çalışmalar yürüyebiliyor.
(DEVAM EDECEK)
- 8 gösterim