Neme Sis'in Kandıra Hapishanesinde yatan Müebbetlik Tutsak Deniz Tepeli'ye gönderdiği mektup:
E Z C Ü M L E
"Görüşeceğiz" demiştik değil mi? Mutlaka görüşeceğiz...
Yine aynı yerde denk düştük 9 ay sonra ...Zaman geçmek bilmiyordu yine, kapıda birkaç dakika sonra sığdırmak için çırpınışlarımızı düşlüyordum...Ha başladı ha başlayacak derken kapı aralandı sizleri gördük... Kapıyı aralayıp, ses etmesek belki de hiç imkanımız olmayacak ihtimalini çürütmek adına içeri seslendik..Kapı aralığından süzülüşlerimizi anımsıyorum da şimdi çocuklar gibi şen idik :)
Benim hevalê min, cigeramin, delalemin. Yine aynı güzelliğinle karşımda duruyordun...Seni seyir eylerken sana dokunma, hissetme, özlem halinin her saniyedeki hazzını bilincime kadar yaşamanın karşılığını elbette birkaç kelime karşılamayacaktı..Ne yana dokunsam eksik kalacaktı..O fisildamalar, zorlukla anlama hallerinin bizdeki izlenimleri çok ayrıydı..Ne zaman arkana dönsen o gülüşünde kalıyordum dakikalarca..."iyi ki" diyordum iyi ki. Gözümü bir an olsun senden alamıyordum ki..Bu saniyeler bizim için sunulmuş en değerli hediye idi...Kim derdi ki bu yolculukta bir gün sana yüz süreceğimi..
Ve "sona" gelindi...O an hiç bitsin istemezken, "bitecek" oluşunun gerçekliğiyle de bir yandan yüzleşirken 45 dk boyunca sana nasıl dokunurum diye düşledim.."Onlar tarafından" biten bir dava görülmüş olsa da bizim için mevsim geçişlerinin başlangıcı misaliydi yansımaları her bir değmenin..2017 baharını yüreğime getirdiğinde ilk sarılmalarımızı yaşamıştık...Şimdi ise kış'ı doğurduk birlikte, o zaik çiçeklerinin kar altından sıyrılması gibiydi anda ki sevgi geçişleri..Her mevsim ayrı güzellikle çoğaltıyoruz değerlerimizi..
Kapı açıldı ve toparlanmamız gerektiği emri geldiğinde sana doğru yaklaşmanın arafını yaşadım..Jandarma ile bakışmamızla birlikte bana avuç içlerini uzattığını gördüm...İnsan anlıkta olsa nasıl tutmasındı..Hakim de onayı vermişken sımsıkı sarıldık, yüzünü,gözlerini, saçlarını, avuç içlerini o dakikalar boyunca öpüşlerimizi anımsadıkça sığamıyorum ha..(Ha birde hakimin dakikalarca bizi izlemesi :) Belki diyorum her sarılışımda bir daha görme şansım olmazsa diye kokuna sarılıyorum..Kokun diyorum, nasıl bir hasretlik sarıyor benliğimi can dostum... Seninde dediğin gibi "binlerce kez öpüyorum" umarım sayımı bugün doğru yapmışsındır :) Tam ayrılırken iki kadın arkadaşın da avuç içlerini uzattığını gördüm, ah ile dedim...Öylesine salacaktım o uzatmalara kendimi..Nasıl zordu...Belki de bir daha hiç karşılaşmayacağım can kadınlarında ellerini öptüm dirençle...O an da kalmayı ne kadar çok istedim...Her biriniz ayrı değersiniz...
Ha birde söylemeden geçmek de istemiyorum (!) Bugün şunu da gördüm.. Evet, herkesin yaşamda kaygıları var..Benim de olduğu gibi..Şöyle ki; Ben Deniz'i mektup yoluyla tanıdım ve neredeyse 10 yıllık bir dostluk bağı ile yaşamlarımıza değdik..Bugün Deniz ile birlikte Seher, Hacire Tanırgan, Laleş Çeliker, Rezan Gözen, Sona Mengütay, Derya Kurtalan'ında aralarında bulunduğu kadın arkadaşların davası vardı..Biri tutuklu (Laleş) kadın arkadaş hariç diğerleri hükümlü idi (Ağırlaştırılmış müebbet, müebbet vb ağır cezalarla). Ve salon bomboştu..2 kişi koca salonda belki de hiç tanımayacağımız insanların arada da olsa, tanımasalar da dönüp dönüp el sallamalarına, boş sandelyelere göz sürmelerine, gülümsemelerine tanıklık ettik...Mektup yazmak, nefes olmak çok ayrı tartışmasız o emeği her hücremde yıllardır yaşarım..Onca KHK vb. kısıtlama ve keyfi uygulamalara karşı yaptıkları eylemliliklerden kaynaklı tek bağları olan mektup, spor, kurslar gibi "hak"larını da belirli bir süreyle cezalandırılıp tecrit uygulanmaktadır. Zaten çoğu tek kişilik hücrelerde yaşamını sürdürürken "önceliklerimiz" elbette imkan dahilini zorlamayacaksa onları görmek, salonları doldurup yalnız koymamak, el uzatmak olmalıydı diye düşünüyorum...Mektup yazmanın ötesinde çok başka birşey bu..Yıllarca tek kişilik hücreye kapatılan bir insana verilmiş o şansı onunla sımsıkı sarılarak paylaşmak...
Şimdi suçtur umutsuzluğa kapılmak, ben bilemezdim 10 yıllık dostluğumuz boyunca sana 2. kez dokunma ihtimalinin doğacağını...Şimdi inanıyorum ki onca tecrit ve keyfi uygulamalar ile yaşamınızı insanlık dışı muameleler ile yok etmeye çalışsalar da bir gün mutlaka görüşeceğiz...
Gelecek o günün güzellikleriyle...
Neme Sis
(Not: Fotoğrafta soldan sağa Resmiye Vatansever, Deniz Tepeli ve Muhabbet Kurt görünüyor. www.gorulmustur.org arşivinden.)
- 12 gösterim