DARBE PUL ZAM ZULÜM

AKP’nin elini güçlendiren darbe girişiminden önce elimde bir tomar mektupla PTT’ye gitmiştim. Başıma gelenleri yazacaktım ama darbe haberi gündemimize oturdu. Konuyla ilgili “Ne Minare gölgesi ne Postal sesi” diye bir makale yazdım. Makalenin girişinden bir bölüm aktarayım sonra Pul ve zam” konusuna gireyim:

Darbe girişimi var... Olsa olsa egemenler - zalimler arasında bir çatışmadır. Zaten ülkemizde rejim her gün ağır ağır faşizme doğru ilerliyordu. AKP devleti aldığı kötülük mührünü seleflerini aratacak denli hayâsıca mazlumun bağrına basıyordu. Ama şunu biliyoruz ki bu ülkede ordu darbe yapınca göstermelik olarak önce iktidara dokunur sonra solcuları, sosyalistleri, Kürt yurtseverleri katleder. 71 ve 80 darbelerinde ölen de bizdik, katledilen de, zindanlara tıkılan da, sürgünde yaşamak zorunda kalan da. AKP mi darbeciler mi... AKP mi Fethullahçılar mı? AKP mi milliyetçiler mi... bunlar bizim ikilemimiz değildir…”

Darbe girişimi başarısız oldu, sivil dikta yanlıları tekbir getirerek sokaklara döküldü. Linç girişimleri yaşandı. Bu saldırganların yaptığı saldırıların adına “demokrasi nöbeti” dendi. AKP'nin zaten Haziran seçimlerinden sonra uygulamaya koyduğu "güvenlikçi politika ve savaş konsepti" hapishanelerde hayatı dayanılmaz kılmıştı. Darbe girişiminden sonra hükümet hızla ancak darbecilerin yapabileceği uygulamalara başladı: " Adalet Bakanlığı, cezaevindeki tutsakların avukatlarıyla görüşmesini yasakladı. Tutsakların aileleriyle de telefonda görüşmelerini yasaklayan Adalet Bakanlığı, ikinci emre kadar tahliyelerin yapılmayacağını belirtti "

Nitekim İHD Çalışanlarından, Gönül Sonbahar 15 Temmuz gecesi beni aramış, bu gelişmeleri öngörmüş, kurumları aradığını söyleyip  "hazırlıklı olmalıyız" demişti.

Velhasıl bu ağır gündem arasında postanede başıma gelenleri yazmaya ancak şimdi sıra geldi.

Tutsaklara yollayacağım mektupları hazırlarken Ali Açan arkadaşımızın yolladığı pullar ile Selime Tuğba’nın el emeği göz nuru kartpostallarından yararlanmıştım. Yaz sıcağında kan ter içinde kalarak PTT gişesine vardığımda uzun bir kuyrukla karşılaştım. Sıra beklemeyi bilen bir insanım, başkasının sırasını kapmak isteyen tiplere de gıcık olur, uyarırım. Ama bu kez kendimden emin sıra beklemeden “hepsi pullu bırakıp gideceğim” diyerek mektupları görevliye uzattım. O da yıllardır gidip geldiğim için beni tanıdı ve mektup tomarını aldı. Tam çıkıyordum ki arkamdan bir ses duydum. Görevli beni çağırıyordu. Gittim. “Üzgünüm” dedi. “Pullara yeniden zam geldi. 1 TL 40 kuruş olan normal mektuplar artık 1 TL 60 kuruş oldu.” Mektupları geri aldım. Söylenerek uzun kuyruğa girdim. Her mektuba ek olarak 20 kuruş ödedim.

Bir yılda pula yapılan 2. Zam.

Ya faks. 1.5 TL olan faks ücreti bu yıl iki katına çıktı. Bu gün 3 TL 10 kuruş.

Aklıma CİSST  kurucularından  ve  “insan  hakları  çalışanı” dostum Zafer  Kıraç’ın uzun ve zorlu bir mücadelesi sonucu kazanılan çocuk tutuklu ve hükümlülerin “ücretsiz mektuplaşma hakkı” geldi. Gerçi bu hak “süreli” olarak belirlenip sınırlandırılmış. Neden süreli anlamak mümkün değil. Zafer Kıraç’ı kutlamak isterken pula yapılan zamla karşılaşınca iki konunun birbirine bağlı olduğu kanaatine vardım. Çocuklara ücretsiz mektuplaşma hakkı sonucu kârdan zararı zamla çıkarmak istemişler. Malum PTT özelleşti ve devletin de bu hizmetlerden aldığı vergi var. Hem özel sektörün azgın kâr hırsı hem de neoliberal politikaları hayâsızca uygulayan AKP hükümetinin halkın aşına ekmeğine göz koyması söz konusu. Bu göz koyma gizli veya açık zamlarla oluyor, iş güvencesizliği ile oluyor, suyu, havayı satışa çıkarmayla oluyor. Köprülerden geçişi ücretlendirmeyle oluyor.

Bu gün itibariyle sayıları 190 bine yaklaşan tutuklu ve hükümlülerden elektrik parası almakla oluyor. Tahliye olandan yemek parası tahsil etmekle oluyor.

3 yıl önce yine PTT’de benzer bir sürprizle karşılaşmış ve şunları yazmıştım:

“Geçen yıl cebimde 30-40 TL ile girdim PTT’ye. Sıra bana gelince, “kartpostal tarifi 100 pul rica ediyorum” dedim. Kartpostal tarifini bilmeyen olabilir, kısaca izah edeyim. Tek bir kartpostalı ağzı açık zarfla yollayınca ucuz oluyor. Memur bana “pula zamdan haberiniz var mı, kartpostal 25 kuruştan 50 kuruşa çıktı, normal mektup da 90’dan 110’a” demez mi?

“Yüzde yüz zam mı olur. Bu millet niye isyan etmiyor. Puldan, elektriğe, dolmuştan simide kadar her şeye zam geldi. İşçinin, memurun, emeklinin aldığı zam, dolmuş farkına yetmiyor. Niye ayaklanmıyorsunuz kardeşim…” diye söylenerek dışarı çıktım. Arkamdan bir alkış tufanı koptu. Alkış yetmiyor tabii dedim. İnternet başında “beğen” tuşuna basmanın ya da biz yürüyüş yaparken apartmanlardan el sallanmasının yetmediği gibi.

Şimdi ayda bir mektup yollayanlar için (ki o da önemlidir) 20 -25 kuruş zam çok önemli görünmeyebilir. Ama bizi düşünün. Tutsakları düşünün. Genelde mahpuslara yolladığımız mektupların içine bir de posta pulu koymaya çalışıyoruz. Benim de içinde olduğum “Görülmüştür ekibi” genel olarak para bağışı kabul etmiyor. Ama pul desteğine hayır demiyor. Bu arada belirtelim bizim arkamızda sponsorlar falan yok. Aramıyoruz da. Önemli günlerde eş dostun desteğini istiyoruz, onlar de kendilerini işin içinde hissetsin diyoruz.”

Diyeceklerimi Görülmüştür Ekibi’nin yeni kampanya duyurusu ile tamamlıyorum:

"15 TEMMUZ'DAN SONRA HAPİSHANELERDE 12 EYLÜL AÇIK FAŞİZM DÖNEMİNİN UYGULAMALARI BAŞLADI. BİRÇOK CEZAEVİNDE TELEFON HAKKI, AVUKATLA GÖRÜŞME HAKKI, YAKINLARIN ZİYARETLERİ ASKIYA ALINDI. BAZILARINDA İSE KISITLANDI. (Ben bu yazıyı kaleme aldığım sırada halen bazı hapishanelerde yasak ve kısıtlama sürüyordu.)

DAHA VAHİM GELİŞMELER OLABİLİR.

POLİTİK TUTSAKLARA MEKTUP YAZARAK - FAKS ÇEKEREK ONLARA YALNIZ OLMADIKLARINI HİSSETTİRELİM.

BU GÜNE KADAR YAZIŞTIĞINIZ BİR POLİTİK TUTSAK YOKSA WEB SİTEMİZE (www.gorulmustur.org) GİRİN, BİR ADRES DE SİZ ALIN, BİR MEKTUP DA SİZ YAZIN. İLK MEKTUBU TAAHHÜTLÜ YOLLAYIN (VEYA PTT'DEN FAKS ÇEKİN.) POLİTİK TUTSAKLARA MORAL VERİN. CEZAEVİ YÖNETİMİNE DE BU İNSANLARIN SAHİPSİZ OLMADIĞINI HATIRLATIN."

Adil Okay