'Cezaevleri çocuklar için 'iyileştirme' değil ihlal ve şiddetin başlangıcı'

Çocukların cezaevlerine konulmasının başlı başına temel bir sorun olduğunu ve yarattığı etkilerin hayati boyutlara vardığına dikkat çeken Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi'nden Sosyal Hizmet Uzmanı Yaşar Çavdar, "Yıllardır hem araştırma sonuçları hem girişim olarak yaptığımız rapor bize gösteriyor ki, çocukların iyileştirilmesine, rehabilite edilmesine katkı sunmuyor cezaevleri. Kapalılık zaten başlı başına olumsuz etki yaratıyor. İhlaller, damgalamalar, şiddet buradan başlıyor. O nedenle kapatılma başlı başına problem olduğu için bu çözülmedikçe çocuklara yönelik çalışmaların da düzelmesi mümkün değil" dedi.

Çocuklara her türlü kuşatılmışlık, tecrit koşullarında ihlaller ve yaşattığı sosyal-psikolojik travma nedeniyle bu alanda yapılacak tek uygulamanın çocuk cezaevlerinin kapatılması görüşü hakim. Çünkü uzmanlara göre çocuklar, ne kadar suça itilmiş olsalar bile kapalı bir alanda tutuldukları sürece hiçbir biçimde "rehabilite" edilemeyeceği görüşünde. Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi bünyesindeki bileşenlerden Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği'nden (SHUDER) Yaşar Çavdar'a, çocuk cezaevleri gerçekliğine dair gözlemlerini, mevcut tablodaki uygulamaların çocukların yaşamlarındaki etkilerini sorduk. 

CEZAEVLERİ ÇÖZÜM DEĞİL

Uzun zamandır çocuk adalet sistemiyle ilgili çalıştığını, Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı bünyesinde yaptığı çalışmalar olduğunu söyleyen Çavdar, çocuk tutukevinde yaptıkları çalışmalardaki gözlemlerini şöyle anlattı: "Genellikle 15-18 yaş grubundaki çocuklar cezaevlerindeler, ıslah ve eğitim evlerindeler. Lisede okuyan, üniversiteye hazırlanan, ailelerinin yanındaki çocuklar bunlar. İçinde bulundukları sosyal ortamda suç ortamında bulunabiliyorlar. İsnat edilen suçlar nedeniyle de cezaevlerinde karşımıza çıkıyorlar. Düşünün ki o çocukları eğitimlerinden, ailelerinden uzaklaştırıyoruz. Bambaşka kapalı bir mekana alıyoruz 'rehabilite etmek' adına yapıyoruz bunu. Ama yıllardır yapılan çalışmalar, hem araştırma sonuçları hem girişim olarak yaptığımız rapor bize gösteriyor ki, çocukların iyileştirilmesine, rehabilite edilmesine katkı sunmuyor cezaevleri."

Yıllardır çocuk hakları alanında çalışan birçok örgütün adalet sistemi içinde çocuklar için çalıştığını kaydeden Çavdar, "Artık yeter dediğimiz ve iyileştirmeye katkı sunmadığı için çocukların kapatılmaması gerektiğini söylüyoruz. Kapalı kurumların her türlüsü çocuklara zarar veriyor. Bu kurumların kapatılmaları gerekiyor aslında" dedi.

YAŞAMLARI ALTÜST OLUYOR

Çocukların cezaevlerinden ilk çıktıkları andan itibaren yaşam boyu etkilendiklerinin altını çizen Çavdar, "Uyku güçlüğü, cezaevi sonrasındaki yaşama adapte olmakta zorlanıyorlar. Aileleriyle iletişim kurmakta ve okula devam etmekte zorluk yaşıyorlar. Birçoğunun eğitim yaşamları sona eriyor. Çünkü eğitimlerine devam ederken cezaevine alıyorsunuz. Eğitimleri bitiyor. Cezaevinde eğitim yapıldığını söylüyor bakanlık ama cezaevinde bu mümkün değil. Kesintiye uğruyor. Eğitime devam edemeyen bir grup ortaya çıkıyor. Cezaevinde öyle bir damgalanıyor ki çocuklar, 'ben bir daha okuyamam, düzgün yaşam kuramam zaten' yaklaşımıyla karşımıza çıkıyorlar" diye konuştu. 

'DESTEK OLMAYINCA ÇOCUKLAR KENDİ ÇÖZÜMLERİNİ ÜRETİYOR'

Cezaevinde bulunan ya da cezaevinden çıktıktan sonra hiçbir şekilde çocuklara dönük ciddi destek çalışması yürütülmesi gerektiğini dile getiren Çavdar, kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerinin bu anlamda bir destek çalışmasının olmadığına dikkat çekti. Çocukların bu yönüyle tamamen yalnız olduğunu ifade eden Çavdar, "Onlar da yaşamla ilgili kendi çözümlerini bulmaya çalışıyorlar. Dağa çıkan çocukları görüyoruz. Yaşam boyu devam ediyor travmaları. Çünkü tam gelişim döneminde, kimliklerini oluşturma süreçlerinde cezaevlerinde bulunuyorlar. O çocukluk yaşamındaki olumsuzluklar devam ediyor ki bir destek almıyorlar" diye belirtti.  

'TEMEL MESELE ÇOCUKLARIN KAPALI ALANDA OLUŞU'

"Ceza infaz kurumlarda sosyal hizmet uzmanı, psikolog var. Ancak 400 çocuğa bir psikolog ya da sosyal hizmet uzmanı olduğunda bunun işlemesi mümkün değil" diyen Çavdar, şunları söyledi: "Göstermelik oluyor bu çalışmalar. Bakanlık, bir psikolog bir uzman verdiğinde böyle bir çalışma yapılıyor anlamı taşımıyor. Sayı da yeterli değil cezaevlerinde. Zaten yeterli olsa bile çocuklar için kapatılma başlı başına bir travma olduğu için yapılacak hiçbir çalışma da çocuklara yarar sağlayamıyor maalesef. Girişim adına konuşacak olursam, sadece bunun görülmesini istiyoruz biz girişim olarak. Hiçbir destek çalışması işe yaramıyor. Çocukların kendi aralarında yaşadıkları olumsuzluklar var. Personelden kaynaklı sorunlar var. Yaşam boyu devam ediyor bu. Adalet Bakanlığı psikologları ya da sosyal uzmanları travma yaşantısını düzeltebilecek meslek elemanları değiller. Öyle bir eğitimden geçmiyorlar. Kapatılma başlı başına problem olduğu için bu çözülmedikçe çocuklara yönelik çalışmaların da düzelmesi mümkün değil. Temel mesele bu."

'POZANTI'DA TECAVÜZ MAĞDURU' TANIMINA KARŞIYIZ

Çavdar, Pozantı'da ortaya çıkan cinsel istismar ve işkencenin ardından çocukların "Pozantı'da tecavüz mağduru" damgasıyla yüz yüze kalmalarının da ciddi travmatik sonuçlar doğurduğuna vurgu yaparak, "Orada kalan tüm çocuklar damgalanmış oldu. 'Tecavüz mağduru' tanımlamasını asla doğru bulmuyorum. Biz, Pozantı'dan Sincan'a gönderilen çocuklarla bir çalışma yaptık. Pozantı lafından ve orada bulunmaktan rahatsızlar. Çocuklar için bir travma oldu. İnsanlar 'tecavüz mağduru' olarak damgaladı" dedi.

POZANTI'DA MAĞDUR ÇOCUKLAR CEZALANDIRILDI

Fakat ortaya çıkan durum karşısında Pozantı Cezaevi'yle ilgili sadece kapatılmasından öte bir şey olmadığına işaret eden Çavdar, Pozantı'da yaşananların cezasız bırakıldığının altını çizdi: "Herhangi bir istismara dönük ceza da olmadı, öğrenemedik. Girişim olarak hazırladığımız raporda yıllarca yapılan istismarlar, ihmaller, ihlaller var. Raporumuzda Pozantı'ya yönelik de sonuçlarını yazmak isterdik. Pozantı'da böyle bir olay oldu ve devlet buna şu şekilde müdahale etti, şu şekilde kişiler cezalandırıldılar diye. Ancak cezaevi kapatılıp çocuklar ailelerinden uzaklaştırılıp başka cezaevlerine gönderilmek suretiyle hem aileler hem de çocuklar cezalandırıldılar ve bir taraftan da damgalandılar." 

Çavdar, yetişkinler içinde fiziksel ve psikolojik zararları olan bir model olan kapatılmanın çocuklar için de hiç uygun bir model olmadığına dikkat çekerek, bununla ilgili birçok ülkede alternatif sistemler olduğunu ifade etti. Türkiye'de de tedbir kararları ve denetimli serbestlik olduğunu ancak Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre bunun yüzde 1 civarlarında ve çok zayıf olduğunu dile getiren Çavdar, daha çok kapatılma ağırlıklı kararlar verildiğini söyledi. 

'KAPALILIKLA DAMGALAMA, İHLAL VE ŞİDDET BAŞLIYOR'

Kapalı alanların çocuklara yaşam boyu zararlar verdiğini belirten Çavdar, "Kapatılmaya artık son verilmesi gerekli. Çocuğun adalet sistemine girmesi yetiyor. Sadece cezaevi değil gözaltında bulunması karakolda, savcının karşısına çıkması, çünkü oradan itibaren damgalama, şiddet ve hak ihlalleri başlıyor çocuklar için. Geçen görüşme yaptığım çocuklardan biri, adliyede görüşmüştük. Bir arkadaşıyla ilgili olayda tanıklık etmek için gelmişti. Bir daha adliye önünden geçemeyeceğini söylüyor. Çünkü o uygulamaları, davranışları unutamıyor. Sistem çocuğa özgü planlanmadığı için, adliye koşulları, ifade alma şekilleri, kaldıkları koşullar çocuklara uygun değil. Tutukevleri de en çok zarar gördükleri yer. Yıllardır karşımızda" dedi. 

Kaynak: www.firatnews.com