Burhan Güneş'in "sakıncasız bulunan" mektubuna el konuldu

"15 sayfalık mektubumun tek satırında dahi herhangi bir sakınca bulmamıştır! Yani mektubun içeriğinde tek bir sakıncalı kelime bulunmamakta. Ancak buna rağmen avukatıma gidecek olan mahkeme evrağını sakıncalı görerek tüm mektubun gönderilmemesine karar vermiştir! "

Burhan Güneş, S Tipi Kapalı Cezaevi, Döşemealtı/Antalya

15.01.2024

Merhabalar

Sizleri en derin duygularla selamlıyor; sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Ben Antalya S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Döşemealtı) bulunan siyasi bir hükümlüyüm. Son dönem hukuk dışılığın artık absürt bir hale geldiği bir döneme girdik. Bire bir yaşadığım ve somut evraklarıyla size aktarmak istediğim bir durum söz konusudur.
 

Ben ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasından kaynaklı tek kişilik hücrede kalmaktayım. 2023 yılının Aralık ayındaki son haftasında kurum idaresi kantinde yıllık sayım yapılacağı için alışveriş yapılmayacağını resmi olarak duyurdu. Benim kantin günüm cuma günüdür. Yani haftada sadece cuma günleri alışveriş yapabiliyorum.
 

22 Aralık’ta İstanbul Barosuna bağlı Resmi ve Yasal Avukatım olan Av. Rezan Fırat Güneş tarafından tarafıma bir mektup geldi. Ve hem süren davalarımla ilgili, hem de bireysel kimi konularda ACİL olarak cevap vermek gereken hususlar mevcuttu. Kaldı ki ailemle ilgili de önemli  kimi hususları aktarmam gerekmekteydi. Ancak hücremde hiç bir kağıt kalmamıştı. 23-24 Aralık hafta sonuydu. 25 ila 31 Aralık arası da kantin alışverişi yine idarece askıya alınmıştı. Benim kağıt alabilmem için 5 Ocak 2024 tarihini beklemem gerekirdi. O gün kantinden kağıt alsam dahi 6-7 Ocak hafta sonu 8 Ocak 2024‘te ancak mektup gönderebilirdim. Yani avukatıma cevap verebilmem için tam olarak 17 gün beklemem gerekmekteydi. Bu çok büyük bir zaman kaybı olurdu.
 

Avukatımın yeniden yargılama için daha önce tarafıma yolladığı kimi emsal kararlara ait mahkeme kararları mevcuttu ve bu mahkeme kararlarının arkasına mektup yazıp 25 Aralık 2023 tarihinde görevlilere teslim edip Avukatıma gönderilmesini istedim. (Pulları da içine koyarak):
 

Ancak bir gün sonra görevliler bu mektubu gönderemeyeceklerini, mahkeme evraklarının arkasına mektup yazılamayacağını söyledi. Oysa yasal olarak avukatıma yolladığım mektupların idarece incelenme yetkisi dahi bulunmamaktadır.
 

Ceza İnfaz Kurumlarıın Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik’in 76. Maddesinin 4. Fıkrası şöyledir;
 

“(4) Hükümlü tarafından resmi makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime tabi değildir“.
 

Buna rağmen ben görevlilere durumu izah ettim. Yanımda kağıt olmadığıını belirttim. Toplam 15 Sayfa (A-4, resmi hukuki evrakların arkasına yazılmış) mektup yazmıştım. Bu kısımların ücretinin hesabımdan kesilerek fotokopisinin çekilmesini ve mektubumun bu şekliyle gönderilmesini istedim. Ancak bu haliyle de mektubu göndermeyeceklerini belirttiler. Ben de bunun için karar alınmasını talep ettim.
 

Ancak idare 17 gün o mektubu yanında bekletip alıcısına göndermedi ve karar da almadı. 17 gün sonra 10.01.2024 tarihinde  şu an ekte size yollayacağım hukuki bir skandala imza attı.
 

Disiplin Kurulu Avukatıma yolladığım mektubumun tamamını incelemişlerdir. Bu incelemede 15 sayfalık mektubumun tek satırında dahi herhangi bir sakınca bulmamıştır! Yani mektubun içeriğinde tek bir sakıncalı kelime bulunmamakta. Ancak buna rağmen avukatıma gidecek olan mahkeme evrağını sakıncalı görerek tüm mektubun gönderilmemesine karar vermiştir! Gerekçe ise söz konusu mahkemem evraklarının kime ait olduğunun komisyonca tespitinin yapılmamış olması  ve bu yolla örgütsel amaçlı haberleşme olarak kullanılabileceği iddiasıdır!

İşte aklımı durduran bu oldu. Oysa tüm bu hukuki evrakların sağ alt köşesinde barkod (Karekod) bulunmakta, yine UYAP Bilişim Sisteminden ulaşmak için mevcut kodlar da barındırmaktadır. Bunlardan dahi bihaber olan bir yaklaşım söz konusu. Bilindiği üzere resmi mahkeme evrakları Hakim ve Savcılar tarafından yazılır. Bu hukuki evraklar nasıl bir örgütsel haberleşme aracı olabilirler?
 

Kaldı ki Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin 105. maddesinin 1.Fıkrası çok açıktır!
 

“(1) (…)  Mektubun kısmen sakıncalı görülmesi halinde, aslı idarede tutularak fotokopisinde sakıncalı görülen kısımlar okunmayacak şekilde çizilerek disiplin kurulu kararı ile birlikte ilgilisine tebliğ edilir““ denmektedir.
 

15 Sayfalık kısmında sakınca görülmediği halde sadece kağıdın diğer yüzü olan mahkeme evrağı sakıncalı görülmüş! Oysa yapılması gereken 15 sayfalık mektubun fotokopisinin çekilip alıcısına göndermekti. Ancak bu yapılmayıp tüm mektubun gönderilmemesine karar verilerek Avukatımla iletişimim tamamen keyfi bir şekilde engellenmiş oldu.
 

Şimdi mahkeme evrağını dahi avukatıma gönderemiyorsam ben her hangi bir davada kendimi nasıl savunabileceğim? Avukatım bana nasıl hukuki destek verecektir? Tamamen keyfi ve soyut- subjektif iddialarla ve yönetmeliğe, kanunlara aykırı bir şekilde mektubum engellenmiştir. Elbette ki mahkemeye başvurdum. Ancak ülkemizde mahkemelerden bir sonuç almak için bazan 8-9 aylık zamanlar gerekiyor! Burada temel amaç tamamen avukatıma erişmemi engellemektir. Bu keyfidir ve suç teşkil etmektedir.
 

Diğer bir konu zarfın üzerinde Avukatımın ünvanı yazılmasına rağmen dilekçelerde de defalarca söz konusu zarfın ve içindeki mektup ve evrakın Avukatıma gideceği belirtilmesine rağmen kararda mektup alıcının Avukat olduğuna hiç değinilmemiştir. Bu bilinçli bir yaklaşımdır.
 

Diğer bir husus, konuyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına ve Adalet Bakanlığına suç duyurusunda bulundum. Ancak suç duyurularını yazdığım dilekçelerimin Bakanlığa ve Savcılığa gönderildiğine dair çıkış no ve tarih (Evrak numaraları) istedim. Ancak aradan 10 gün geçmesine rağmen dilekçeme cevap verilmedi ve bu da dilekçelerimin gönderilmediğine ilişkin çok ciddi bir şüphe uyandırıyor.
 

Son dönem cezaevlerinde başlayan açlık grevleriyle beraber hemen hemen resmi kurumlara, gazetelere meclise ve yazarlara yazdığımız hiçbir mektup alıcısına gönderilmeyip engelleniyor. Yine tarafıma gönderilmesine rağmen onlarca mektup tarafıma ulaşmıyor. Görevliler “bize gelen bir şey yok“ diyorlar. Ancak aileler, aracılığıyla aileme ulaşan ve bana yazdıklarını belirtip aylardır cevap bekleyen onlarca arkadaşım oldu. Bu da artık işin hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Ve en son avukatıma yazdığım mektubumun da engellenmesi ülkedeki hukuk sisteminin nereye evrildiğini ve artık hiç bir kanun ve yönetmeliğin bir hükmü kalmadığının, artık keyfiyetin hüküm sürdüğünün çok somut bir örneğidir.
 

Bu gerçekliği mevcut olayda somut belgeleriyle size sunmak ve sizden bu konuda duyarlı paylaşmanızı ve bu hususlarda gereğini yapmanızı bekliyorum.
 

Hiçbir mektubumun çıkmamasından kaynaklı kendime OTOSANSÜR uygulayarak bu mektubu kaleme aldım. Aksi durumda bu mektubu da sizlere ulaştıramayacaktım. Bu yüzden bu sansürlü dilimi hoş görün.
 

Çalışmalarınızda başarılar diliyor; sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
 

Burhan Güneş, S Tipi Kapalı Cezaevi, Döşemealtı/Antalya