BİNGÖL CEZAEVİNDEN "ÇIĞLIK"

Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi, yaşanan firarin ardından en ağır hak ihlallerinin yaşandığı cezaevleri arasına girdi. Yaşananları bir mektupla bildiren tutuklular, baskı ve keyfi muamelelere karşı çıkanların sürgün edildiğini söyledi. 10 metrekarelik odada 11 kişinin kaldığı cezaevinde tutuklular, "Görüş günleri hariç sürekli bulunduğumuz koğuştayız. Hiç bir faaliyetten yararlanamıyoruz ya da tarafımıza uygulanmıyor. Adalet Bakanlığı'nın sorunlara çözüm bulmasını istiyoruz" dedi.

Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan siyasi tutsaklar, yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin DİHA'ya mektup gönderdi. Mektupta, Bingöl Cezaevi'nde 10 metrelik koğuşta 11 kişinin kaldığı belirtilerek, cezaevi idaresinin tutuklulara yönelik ırkçı saldırılarının arttığı kaydedildi. Televizyon izleme saatleri ile verilen kıyafetlerin kısıtlandığı ifade edilen mektupta, "Son dönemlerde geliştirilen politikalarla bizlere karşı büyük bir psikolojik baskı yapmaya başladılar. Yasal olan bütün haklarımız elimizden alındı. Öncelikle geçenlerde bazı kanallarımız (İMC, DENGE TV) bilinçli bir şekilde kapatılmıştır. Bu bize uyguladıkları ırkçılıktan başka bir şey değildir. Kurum müdürleri görevli personeller cezaevleri ile ilgili yani tüzükte belirtilen hiçbir yasal uygulamaları yürütmüyor. Artık bu kararı verenler cezaevi yönetimi mi, yoksa Adalet Bakanlığı mı? Bilmemekteyiz. Bu ceza infaz kurumuna atanan bütün müdürler kendi fikir ve kurallarını uyguluyorlar" diye kaydetti. 'Kıyafet sorunu yaşıyoruz' Cezaevinde kılık kıyafet özgürlüğünün kısıtlandığını belirten tutuklular, "Bingöl Cezaevi'nde kılık kıyafet serbestliğine sahip değiliz. Bırakın rahat giyinmeyi tam aksine kıyafet sorunu yaşıyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki kıyafet sorunu mu olur? Sizlere bu sorunun açıklamasını yapmak istiyoruz. Dışardan gelen kışlık kıyafetlerimizden kış boyunca bir adet kazak, bir adet eşorfman ve bir adet mont verilmektedir. Bizler kış boyunca ve belirtmek isterim ki buranın kışı 6 ay sürüyor. Şimdi sizlere soruyorum bizler kış boyunca bir kazak ve bir eşortmanla mı idare edeceğiz? Soruyorum hiç mi üzerimizi değiştirmeyeceğiz" dedi.

'Koğuşta nefes almakta zorlanıyoruz'

Cezaevinde bulunan siyasi tutukluların sağlık sorunlarının da çok kötüye gittiği belirtilen mektupta, şu ifadelere yer verildi: "Burada revire çıktığımızda hiç bir muayene yapılmadan bizim söylediğimiz ve dile getirdiğimiz rahatsızlığımıza göre ağrı kesici ilaçlar yazıyorlar. Ayda yılda bir de hastaneye sevk edildiğinde bir ay içerisinde ancak gidebiliyoruz. O bir ay içerisinde hasta halimizle bekletiliyoruz. Hastaneye gittiğimizde de sağlıklı bir şekilde muayene etmiyorlar. İlaç yazıp gidebilirsiniz diyorlar. Doktora rahatsızlığımızı dile getirdiğimizde yapacağımız bir şey yok diyip askerlere 'mahkumu götürebilirsiniz' diyorlar. Kendimizi kimseye ve cezaevi kurumlarına bir türlü ifade edemiyoruz. Cezaevi kurumunda bulunan görevliler kalorifer dairesinde kömür yaktıklarında sürekli duman ve kömür kromları bulunduğumuz koğuşların içerisine dolmaktadır. Bundan dolayı nefes almakta zorlanıyoruz. Defalarca idareye söylememize rağmen bu sorunları gidermemektedir. Bize söyledikleri cevapta 'Adalet Bakanlığı'na gerekçeleri sunmuşuz, Bakanlıktan ödenek bekliyoruz' diyerek tutukluların bu sorunu es geçmektedirler."

'Tepki verdiğimizde disiplin cezalarıyla tehdit ediliyoruz'

Cezaevinde bulunan kantinlerde tutukluların aldıkları eşyaların tekrar cezaevi idaresi tarafından alıkonulduğu belirten mektupta, "Cezaevlerinde bulunan kantinde satılan ve yasal olan kendi paramızla aldığımız birçok eşyamız arama esnasında elimizden alınmaktadır. Cezaevi kurumu tarafından tutuklulara verilmediği battaniye, yastık, nevresim takımını biz kendi imkanlarımızla aldık ama arama esnasında bizden aldılar. Hem satıyorlar, hem alıyorlar hem de bunun üzerine de bizi gasp ediyorlar. Bununla ilgili idare ile görüştüğümüzde hakkımızı aradığımızda haksız duruma düşüyoruz. Bu olaylara yasal olarak tepki verdiğimizde de disiplin cezalarıyla tehdit ediliyoruz. Ayrıca sabah sayımlarında koğuşun içerisine yirmi otuz kişi girerek askeri cezaevindeymişiz gibi 'sayımda hazır olun' şeklinde sayım alınmaktadır. Her sayım esnasında da bulunduğumuz koğuşlar aranmaktadır. Sorunlarımız bunlarla da yetinmemektedir. Bizler 24 saat boyunca 10 metrelik alanda 11 kişi yaşam sürdürmekteyiz. Görüş günlerinde hariç sürekli bulunduğumuz koğuştayız. Hiç bir faaliyetten yararlanamıyoruz ya da tarafımıza uygulanmıyor. Bizler artık bu tür psikolojik baskı ve haksızlıklara maruz kalmak istemiyoruz. Bizim bu yaşadıklarımız insanlık onuruna sığmamaktadır. Bizler bir an önce bu tür sorunların çözülmesini ve psikolojik baskıların artık uygulanmamasını istiyoruz. Umarız bu şikayetlerimizi Adalet Bakanlığı duyar ve gereğini yapmaları gerekir" ifadelerine yer verildi.

'Sorunları dile getirdiğimizde sürgün ediliyoruz'

Mahkemelere ve hastanelere elleri kelepçeli bir şekilde götürüldüklerini ve saatlerce adliye nezaretlerinde kelepçeli olarak bekletildiklerini kaydeden tutuklular, "Şimdiye kadar yazdığımız ve sorunlarımızı dile getirdiğimiz zaman ya disiplin cezaları verildi ya da sürgün edildik. Bununla ilgili bir örnek vermek istiyoruz. Koğuşumuzda yapılan bir arama esnasında ve bir çok koğuşlarda tutukluların yasal olan eşyalarını aldıklarından dolayı bir çok tutuklu tepki verirken, aramadan sonra bir çok tutuklu idare yetkililerini çağırarak yasal olan malzemelerini geri istediler. Buna rağmen birçok tutuklu hem darp ederek hem de birer yıl disiplin cezalarıyla cezalandırarak birçok tutukluyu sürgüne yolladılar. Sürgünler halen sürmektedir. Tutuklular sorunları dile getiriyor ama bu tür tehditler ve başka cezaevlerine dönük sürgünler olduğu için kendilerini ifade etmeye çekiniyorlar. Biz artık bu tür olayların önünün alınmasını istiyoruz. Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın bazı açıklamalarını dinlediğimizde cezaevlerinde artık insanların rahat yaşayabileceği bir yer haline getireceklerini dile getirmişti. Bakanlığın açıklamalarının aksine yaşam şartları daha da zorlaşmaktadır. Bir an önce Adalet Bakanlığı'nın bu sorunlara çözüm bulmasını istiyoruz" dedi.



Kaynak: DİHA