Sercan Zorba’yı dudaklarını diktiği görüntüleriyle haberlerden tanımıştım. Çünkü o zaman bulunduğu Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Cezaevinde çıplak aramaya maruz bırakılmış ardından ağır işkencelere maruz kalmıştı. O da bunu protesto etmek için ağzını/dudaklarını dikerek ölüm orucuna girmişti. Ailesinin ısrarlı ilgisi sayesinde hayatta kalabilen Sercan Zorba’ya yaşatılan bu durumdan dolayı, 6 ay içinde 3 Cezaevi değiştirme zorunda bırakılmıştı…
Lafı daha fazla uzatmadan, gelin hep beraber Sercan Zorba’nın 20.12.2021 tarihli, Bartın ‘Görüldü- Mektup okuma komisyonu başkanlığı’ mühürlü mektubunu okuyalım.
Merhaba sevgili arkadaşlar,
Göndermiş olduğunuz mektubu 7 Aralık 2021 tarihinde aldım ve ben de size 13 Aralık 2021 tarihinde cevap göndermiştim. Fakat gönderdiğim mektuba el konulduğunu öğrendim ve yeniden yazıyorum.
Hak ihlallerinden söz etmek, Soykırım ve Katliamlarla ilgili yazmak, Nazilerin Yahudi’lere yaptığını, Saddam’ın Kürtlere yaptığını ve Kürtlerin bunu tarihsel süreç içinde yaşadığını yazmanın yasak olduğu ve 1948’de BM tarafından Soykırım ‘’İnsanlık suçu’’ olduğunu kabul ettiren Polonyalı Yahudi avukat Rafel Lemkin’in Soykırımın sekiz alanda uygulandığına dair söylemlerine değinmiş olmam mıdır sakıncalı olan acaba?
Tarihi sürece özgürce bakabilmek için öncelikleri olarak ifade özgürlüğünün sınırsız bir şekilde işlemesi, özgür düşüncenin yaygın bir şekilde gelişmesi gerekiyor. İfade özgürlüğünün bu kadar kolay engelleniyor olması, Demokrasinin aldığı hasarla ilgili oluşabilecek sorunları ortaya koyuyor.
Konuyla ilgili mahkemeye başvuruda bulundum. Oradan gelecek cevaba göre hareket edeceğim. Umarım o mektubu size gönderilmesi yönünde bir karar çıkar. Bu mektubun size ulaşması için yani yeniden bu mektuba el konulmaması için katliamlarla ilgili düşüncelerime yer vermeyeceğim☹(
Sevgili arkadaşlar, Covid – 19 ilk başladığında bu kadar önemsenmiyor, dikkate alınmıyordu. Fakat dikkate almadığımız virüsün yarattığı ağır tahribatı dünya halkları olarak yaşıyoruz. Bugün küresel ısınma, ekolojik denge vs gibi sorunlar da yeterince dikkate alınmıyor. Bunun sonuçlarını da dünya halkları olarak çok ağır ödeyeceğimiz ortada duruyorken ve küresel ısınmadan kaynaklı yaşanan affet, sel baskınları ve orman yangınlarının yaratmış olduğu kayıplara rağmen hiçbir şey yapılmıyor olması endişe verici. Zerdüşti inancının güneş, yağış, toprak, rüzgar ve güç gibi tabiat/doğa olaylarını kutsaması mit olarak insanlığın belleğinde önemli bir algıdır fakat kutsal bilinen dağların, ovaların kutsal bilen halkların gözleri önünde HES inşaatlarıyla delik deşik edilmektedir.
Örneğin insanlığın ilk kez uzak Doğu’da bulunan Pekin ve çevresinde, Ortadoğu’da Keşmir ve yakın Doğu’da bulunan yukarı Mezopotamya’nın ova, mağara, su ve av hayvanlarının bulunduğu, dört mevsimin var olduğu alandır. Şimdi Mezopotamya’nın kadim tarihi kär hırsıyla ve barbarca HES inşaatlarıyla tarihi kalıntılarıyla ve iklimi ile sulara gömülmek istenen vadileri ile yok edilmek isteniyor. Kığı’nın kalesi şahittir ki, insanlık tarihi bu barbarlığı yargılayacak. O coğrafyayı tahrip eden canavarların canavarlığını, kär hırsıyla ekonomik çıkarlar için yaptığı doğa katliamını unutmayacaktır.
Péri nehrinin üzerine beş baraj çekmek asla kabul edilecek şey değil! Zé, Avareş ve diğerlerinin üzerine bentler de karları azaltmakta ve ilk İnsanlığın kalıntılarını sulara gömerek yok etmektedir. Bu duruma vicdanı buharlaşmayan her insanın kalbinin sızlamaması mümkün mü?
Doğaya verilen tahribat nedeniyle yaşanan sel baskınlarını, orman yangınlarını yaşıyoruz. Doğayı kär alanı olarak gören ve yeşil gördüğü her yeri betonlaştıran kapitalist sistemin son bulması dileğiyle.
Arkadaşlar Almanya’daki seçim sistemine dair söyle düşünüyorum. Proletarya tek başına sermaye diktatörlüğünü yıkamaz. Yabancı soygununa ve sömürüsüne son veremez. Bunun için proletarya ve onun devrimci partisi, devrimci ilkelerde ödün vermeden emekçi sınıf ve tabakaların muhalefetini örgütlemek, onlarla kısa ve uzun vadeli ittifaklar kurmalıdır. Emeğin toplumsal niteliğine uygun, ilerici, tabiatı koruyan ve ekolojik yönelimli bir sistem dahilinde hareket edildiği sürece sorun yok.
***********
Sevgili arkadaşlar, normal posta ücretine sadık kalmamı önermişsiniz. Hakikaten İTM gönderimi çok pahalı. Bazı temel ihtiyaçlarımızdan kısarak İTM gönderimi için bütçe oluşturmak zorunda kaldık. Neden normal posta ile mektup göndermediğimize gelirsek, mektuplarımız kaybediliyor. Gönderdiğimiz mektupları takip etme olanağımız olmadığından, takip etmesi kolay olan İTM gönderimi kararı aldık. Tüm mektuplarımızı İTM olarak gönderiyoruz.
Daha önce size gönderdiğim hediyelerin size ulaşmamış olması üzücü ve o yüzden bu mektubumun içinde yeni yıl hediyesi gönderiyorum. Dilerim bu sefer ki hediyeler elinize ulaşır.
**********
Kendinize çok iyi bakın. Özgür yarınlarda görüşmek dileğiyle selam ve sevgiler.
Sercan Zorba, Çorum L Tipi Kapalı C.İ.K , ÇORUM – TÜRKİYE
DİP NOT: Mektubu okuyabilenlere ricamdır; lütfen ‘’18 Mart Enternasyonal Tutuklular Günü’’ vesilesiyle Sercan Zorba’ya birer kartpostal gönderelim. Onun susturulmak istenen Sesine ses katalım.
Haberde fotoğraflarını gördüğünüz anahtarlıklar ve kalemler, Sercan Zorba’nın Cezaevinde yapmış olduğu el işleridir.
Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 07.03.2022
Kaynak: Avrupa Demokrat
- 57 gösterim