Türkiye hapishanelerinde binlerce politik mahpus özgürlük ve eşitlik taleplerini tecrit şiddetine ve sansür kılıcına rağmen yazıyla ve mısraıyla, fırça ve tuvalle, söz ve nota ile kimi zaman da sloganla sürdürmektedir. Bu sergide izleyeceğiniz tutsak eserleri, 10, 20, 30 yıldır zindanda olan binlerce insanın kesintisiz üretiminin sadece küçük bir bölümüdür. Diğer yandan dışarıda da dayanılmaz bir devlet zoru / şiddeti yaşanmaktadır. İktidar yanlısı linç sürülerinin sözlü, kültürel, fiziksel, psikolojik saldırıları artarak devam etmektedir. Sanatçılar bu “zor”dan, şiddetten doğal olarak etkilenmekte, bazıları da “korku imparatorluğunun” istediği sınırlara doğru çekilmektedir. Ama büyük çoğunluğu “baldıran zehri”ni içmeye, “elleri yanma” pahasına “doğruları” betimlemeye devam etmektedir. Bu sergide tutsakların yanında yer alan fotoğrafçılar da sözünü ettiğimiz gerçeğin bilince çıkarılıp hakikate dönüştürülmesine, bu hakikatin de görünür kılınmasına katkı sunmuşlardır. Fotoğraflayıp anda durdurdukları “kara hakikat”in değişebileceğini / değiştirilebileceğini dolaylı – dolaysız göstermişlerdir.
İşte bu sergide içeride / dışarıda yaşanan şiddetin -acıları yarıştırmadan- açık, kapalı metaforlarla betimlendiğini göreceksiniz.