Osman Uludağ'dan yeni bir kitap: Tutsakların öyküleri... "Koğuşlardan... Hücrelerden"

Osman Uludağ'ın hazırladığı "Koğuşlardan Hücrelerden" adlı kitaba yazdığı önsözden bir bölüm:

"(...) Elinizdeki kitap ise hapishanelerdeki olayların, kimi hüzün, kimi mizahi dillerle yazılmış öykülerinden oluşmaktadır ve  “Hapishane hikayeleri” serisinin ilk kitabıdır.

Aslında planımız sadece 1 kitap çıkartmaktı. O da Türkçe olacaktı. Ayrıca, bu seferki kitap projemize Kürt devrimcilerini de dahil edebilmek için özel çaba harcayacaktık. Öyle de yaptık. İçeride yoldaşlar çağrılarımızı hevallere ulaştırdılar. Onlar da bizi çok iyi karşıladılar ve çağrımız hevaller arasında da yayılmaya, onlardan da Türkçe hikayeler gelmeye başladı. 

Bir gün hiç hesapta yokken Kürtçe bir hikaye geldi. Hem şaşırdık hem de çok sevindik. Çünkü, hapishanelerden Kürtçe hikaye çıkarılabileceğini aklımızdan geçirmemiştik. Hemen planda küçük bir değişiklik yaparak, ana dilde yazılmış hikayeleri Türkçe tercümeleri ile birlikte yayınlama kararına vardık. Hatta tercüme işlerini bile organize ettik ama başka Kürtçe hikaye de gelmedi.

Elimizdekilerle yayınevine başvurduk. Kürtçe hikayeler ve tercümeleri söz konusu olduğun da, bize Kürtçe hikayelerin Türkçe tercüme ile birlikte yayınlanmasının Kürtçenin aleyhine olduğunu anlatmaya çalıştılar. Türkçe dili, Kürtler arasında da egemen dildir ve Kürtçe okuyup yazmasını bilen Kürt sayısı azdır. Dolayısıyla bir Kürt hikayenin Kürtçesine sadece göz gezdirecek ama zorluk çekeceği için Türkçe tercümesini okuyacaktır. Dezavantajlı bir durumdaki Kürtçe dilinin gelişebilmesi için “Pozitif ayrımcılık” yapılması, yani tercüme edilmeden yayınlanması Kürtçe okuyup yazmanın yaygınlaşması için gerekli adımlardan birisidir. Biz bu konuyu tutsaklara ve çevremize açtığımızda olumlu tepkiler aldık. Böylece, plan bu sefer tamamen değişti. Artık bir Türkçe ve bir de Kürtçe kitap çıkaracağız. Bunu ilan ettikten itibaren de Kürtçe hikayeler birdenbire birbirleriyle yarış eder gibi gelmeye başladılar. 

Aynı zamanda Kitapların basım ücretinin karşılanabilmesi için Yurtdışındaki arkadaşlardan talep ettiğimiz dayanışma da karşılık buldu. 

Şimdi vardığımız nokta şurasıdır:

Elimizde 2 Türkçe, 2 Kürtçe toplam 4 kitap çıkaracak kadar hikaye toplandı. 

Adres listemizde aktif mektuplaştığımız 18 kişi varken; şimdi 67 kişiye yükseldi.

Çalışmalarımıza dışarıda da ilgi ve dayanışma büyüdü.    

(...) 

Bu çalışmaya içeriden ve dışarıdan en az 200 kişi bir türlü katkıda bulundu. İçeride tutsaklar açıklamalarımızı elden ele geçirerek başka cezaevlerine de yaydılar. Kimileri teşvik etti, kimileri yazdı, kimileri düzeltti. 

Dışarıda, bir avuç özverili iş arkadaşları; gelen mektupları temize çekme, hikayelerin imla hatalarını düzeltme ve kısa değerlendirme yapma, mektup yazma, yayınlama, arşivleme, tarama ve posta işlerini yürüttüler. 

Açılan dayanışma kampanyasına katılan pek çok arkadaş da basım ücretini üslendi. 

Bu işlere örgütlü veya örgütsüz, içeriden veya dışarıdan katılan bunca arkadaş -istisnalar hariç- birbirlerini hiç görmediler ve herhalde hiç bir zaman da göremeyecekler. Aralarında duvarlar ve mesafeler vardı. Ancak, birlikte bir iş çıkarmanın getirdiği heyecan, sevinç ve coşku büyüktü. Birbirlerini özlemiş kırk yıllık ahbaplar gibi, kurulan bu kardeş sofrasına ellerinde avuçlarında ne varsa en güzellerini getirip koydular. Birbirlerimize güven verdik, birbirlerimizle mutlu olduk. 

Hikayelerimiz işte bu özgün ortamın mahsulüdür, tazedir ve bu kitap için yazılmışlardır.

İyi okumalar dileğiyle

Osman Uludağ"