Adil Okay

RESUL KOCATÜRK’ÜN ‘TIMARHANEDE 22 GÜN’Ü

“Çeyrek asra yaklaşan hapisliğim boyunca, bu lanet yerlerdeki hasta mahpuslarla ilgili ‘deli’ hikayeleri dışında elle tutulur hiçbir bilgiye, habere rastlamadım. Tek tük varsa da, kesinlikle istisna kabilindedir. Onun için, içerden birisi olarak burada tutulduğum sürece gözlemlediğim, yaşadığım hiçbir şeyi atlamadan not etmeye çalışıyorum. Umarım yazdıklarımı koruyabilirim ve o bir avuç da olsalar, duyarlı güzel insanlara ulaşmasını sağlayabilirim." diyen Resul Kocatürk’e ne kadar teşekkür etsek azdır.

Kitaplarım/ız yine "sakıncalı" bulunup yasaklandı...

Kitaplarım/ız yine "sakıncalı" bulunup yasaklandı...

Özcan Yaman ile birlikte hazırladığımız "Sözlerin İzleri" adlı, Klaros yayınevinden çıkan kitabımızı onlarca hapishaneye / politik tutsağa yolladım. Birçok hapishanede "okuma komisyonu"ndan sorunsuz  geçip sahibine verildi. Ama Bafta hapishanesi Tutsak şair yazar müzisyen Metin Turan"a yolladığımız yasal kitaba "sakıncalı" diyerek el koydu.

Daha önce de böyle keyfi uygulamalar olmuş ve birkaç defa basın açıklaması yapmıştım.

İçeride Dışarıda Şiddet: Feshane ve Hapishaneler

"19 küratör ve 300 sanatçının 400 eserle katıldığı sergilerin yer aldığı Feshane’deki açılışa ilginin yoğun olduğunu basından öğrendim. “Ortadan başlamak” adıyla açılan sergiler hakkında yazılanları okudum. Hemen hepsi olumlu, yapıcı kritiklerdi. Ama tabi sanata ve sanatçıya, özellikle muhalif sanatçıya tahammülsüz iktidar odakları rahatsız oldular. Feshane’yi basmaya geldiler. Arkasından kendilerine “sivil toplum örgütü” diyen “yandaş” gruplar sergiler aleyhine basın açıklaması yaptılar. Açıklamanın muhtevası daha öncekilerden farklı değildi.

Güvercin kanadından, telgrafın tellerine uzanan yol ve GÜL Güzel

Mektup yazma isteğim, bir süre sonra mektup yazma tutkusuna evrildi. Mektup yazmaya başlarken, bunun 20 yıl boyunca sürecek olan mektuplar yazışmasına döneceğini tahayyül bile edemezdim. Ne de çok sevmişim bu yazışmaları. Kısa süreçler zarfında mektup yazmadığımda, kendimden bir eksiklik hissetmeye başladım. Onun için yazmaya devam etmekte kararlıyım. Yaşadığımız süreç ve şartlar da zaten bu tür yazışmaları zorunlu kılıyor. “ Gül Güzel

Murat Türk ile Tülin Şahin Okay'ın Duvarları Delen İmgeleri: SU DA SUSAR

"“Su da susar” adlı bu kitap biri “içeride” diğeri “dışarıda” iki sanatçının, Murat Türk ile Tülin Şahin Okay’ın kolektif çalışması sonucu doğmuş. İki sanat disiplini, şiir ve fotoğraf, demir parmaklıkları aşarak birleşmiş, tümlenmiş ve yeni bir “imge”ye dönüşmüş."

Selahattin Demirtaş'la söyleşi: "Eziyet/zorluk: Hapishanenin diğer adıdır. Mesela F Tipi eziyet, T Tipi eziyet, tipsiz eziyet gibi."

SELAHATTİN DEMİRTAŞ İLE SANATA VE HAYATA DAİR SÖYLEŞİ

Selahattin Demirtaş’la yaptığımız Sanata ve hayata dair söyleşi, “Firari yazılar” adlı kitabımızda yayınlanmıştı. Demirtaş’ın son öykü kitabı Dad’ın tanıtımı nedeniyle RTÜK Halk TV’ye soruşturma açtı ve ceza verdi. ‘Yandaş’ların yönetiminde olan RTÜK’ün bu -en hafif ifadeyle- anti demokratik kararı nedeniyle Demirtaş’la yaptığımız söyleşiyi paylaşıyoruz.

1-Adil Okay, Ayhan Kavak: Yazmaya içeride mi başladınız?

Pul zam zulüm işkence

Tutsaklara yollayacağım mektupları hazırlarken duyarlı arkadaşlarımızın yolladığı pullar ile Görülmüştür Kolektifi’nin hazırladığı kartpostallardan yararlanmıştım. PTT gişesine vardığımda uzun bir kuyrukla karşılaştım. Sıra beklemeyi bilen bir insanım, başkasının sırasını kapmak isteyen tiplere de gıcık olur, uyarırım. Ama bu kez kendimden emin sıra beklemeden “hepsi pullu bırakıp gideceğim” diyerek mektupları görevliye uzattım. O da yıllardır gidip geldiğim için beni tanıdı ve mektup tomarını aldı. Tam çıkıyordum ki arkamdan bir ses duydum. Görevli beni çağırıyordu. Gittim.