Tahliyeler uyduruk gerekçelerle engelleniyor

Denetimli serbestlikle tahliye zamanı gelmiş arkadaşlarımızın, İdare ve Gözlem Kurulu’nun somut olmayan kopyala-yapıştır gerekçeleri ile infaz süreleri uzatılıyor. Örneğin Hatice Çalıhan arkadaşımızın tahliye günü geldiği halde ‘okuma yazması yok’ gibi gerekçeyle bırakılmadı

Hüseyin Aykol

Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan Demet Resuloğlu şöyle diyor: “Ben HDP’nin Kırşehir eşbaşkanı iken tutuklandım; söz konusu kumpas davası sonunda bana 12 yıl hapis cezası verildi. Bu yüzden, 7 yıldır tutukluyum. Bu süre içerisinde dört ayrı cezaevinde tutuldum.

Adalet Bakanlığı hasta tutsaklar listesindeyim. Takipli hastayım. Kronik tansiyon, şeker, kalp, nefes yetmezliği, guatr, astım, KOAH, uyku apnesi, cilt rahatsızlığı, beyin damarlarında tıkanma, huzursuz bacak sendromu, anemi ve bunları tetikleyen tüm hastalıklarım mevcut iken 28 Mayıs 2022 günü böylesi bir iklime sahip buraya sevk edilmem benim ölüme sevk edilmem anlamına geliyor.

Şimdi burada bulunan tüm arkadaşların ortak sorunlarını kaleme almak istiyorum: Hastane sevklerimiz zamanında yapılmıyor. Cezaevi savcısı ile sorunlarımızı görüşmek istiyoruz ama görüştürülmüyoruz. Sohbet etkinliğine çıkarılmıyoruz. Resim, halk oyunları ve benzeri etkinliklere çıkartılmıyoruz. Ayda bir kez koğuş olarak spora çıkarılıyoruz. Oysa haftada bir kez olması gerekiyor.

Yemeklerimizde hiçbir kalori hesabı yok. Zaten yemeklerimizin yapıldığı açık cezaevinde diyetisyen yok; gıda mühendisi var. Kantinde satılan ürünler tek yönlü. Örneğin buzdolabı almak istiyorsunuz. Bayinin elinde kalan en eski modeli getiriyorlar. Bize satılan buzdolabının, suyu dahi soğutmayan bir sistemi var. Dilekçelerimiz gönderilmiyor, bize gelen tebligatlar verilmiyor. İnfaz hakimliğine itiraz amaçlı şikayet dilekçelerimiz özellikle gönderilmiyor ve yargı yolumuz böylece kapatılıyor.

Denetimli serbestlikle tahliye zamanı gelmiş arkadaşlarımızın, İdare ve Gözlem Kurulu’nun somut olmayan kopyala-yapıştır gerekçeleri ile infaz süreleri uzatılıyor. Örneğin Hatice Çalıhan arkadaşımızın tahliye günü geldiği halde ‘okuma yazması yok’ gibi gerekçeyle bırakılmadı. Oysa arkadaşımız lise mezunu ve cezaevinde bulunduğu sürede birçok meslek sertifikası almıştır.

Daha önce hücre cezası aldığı için infazı yakılmış kimi arkadaşlar, hücre cezalarının infazı ardından iyi halli hale geçtikleri halde, cezaevi kayıtlarında halen hücre cezalı olarak gözüktükleri bahanesi yüzünden denetimli serbestlik hakkından yararlanamıyorlar ve tahliye edilmiyorlar.

Bu cezaevinde üç ayrı koğuşta tutuluyoruz. İki koğuşumuz arasındaki yerlerde Fetullahçı mahpuslar var. Üçüncü koğuşumuz ise bir başka blokta. Birbirimizi görmemizi engellemek için her şey yapılıyor. Dahası bir başka cezaevine sevk taleplerimiz asla karşılanmıyor.

Ağırlaştırılmış müebbet olan iki kadın arkadaşımızın bulunduğu yer, tutuklanıp, buraya getirilenlerin geçici olarak tutulduğu bir yer. Dahası Rahşan ve Mesil arkadaşlarımız günde sadece bir saat havalandırmaya çıkarılıyorlar. Bulundukları yer güneş görmüyor ve geçici olarak orada tutulan adli mahpusların sürekli gürültü yaptıkları bir yer. Astım ve KOAH hastası Mesil arkadaşımızın burada tutulması doğru değilken, bir de kendisi hakkında sık sık tutanak tutuluyor.

Tüm bu sorunlarımızı İnsan Hakları Derneği’nin İzmir şubesine ayrıntılı olarak yazdık. Ayrıca kamuoyunun da söz konusu sorunlarımıza duyarlı olmasını talep ediyoruz.”

Resul Kocatürk

Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde bulunan Resul Kocatürk 17 Ekim 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Artık mektuplarımızın gecikmesine, kaybedilmesine dair söz öylesine anlamsızlaştı ki, diyecek bir şey bulamıyorum! Mayıs ayının son günlerinde gönderdiğin kart iki buçuk ay sonra elimize geçti. Birkaç gün önce gazetelerin birinde postanın özelleştirilmiş olması nedeniyle dışarıda da çok ciddi sorunlar yaşandığı, şikayetlerin çığ gibi büyümesi üzerine hükümetin ilgili yetkilisinin müdahale ettiği haberini okumuştum. Belki de bundan kaynaklı olarak Mustafa adına göndermiş olduğun kart, geçtiğimiz günlerde sadece dokuz günde elimize geçti. Neredeyse iki seneye yakın bir süreden sonra makul denebilecek bir zaman içinde normal posta mektup elimize geçmiş oldu:) Umarım düzelir ve rezalet boyutu almış durumlar bir daha yaşanmaz.

Dışarıdan Aytunç yoldaşın ilk izlenimlerini yazdığı mektubunu geçen günlerde aldık. İzlenimleri bizi şaşırtmasa da doğal olarak farklı bir boylamdan haberler verdiği kanısına kapılmadık desem doğru olmaz. Ama anlaşılıyor ki, kendisi düşündüğümüzden daha hızlı uyum sağlıyor duvarların öte yanındaki karmaşaya! Dün sağlık sıkıntılarım nedeniyle Ankara Şehir Hastanesi’ne gidip-geldim. Mavi ringin el kadar camından dışarıyı izlemeye çalışırken, bir ara sanki yoldaşımı görecekmiş hissine kapıldım. Ardından da uzun süre, kendime güldüm. Bir süredir sağlığımın kötüleşmesinde biraz artış oldu; ancak şimdilerde iyiyim. Teşhis, tahlil vb. evrakları temin ettim ve önümüzdeki günlerde İHD’ye göndereceğim.”

Dr. Ayhan Kavak

Tarsus 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Dr. Ayhan Kavak, 23 Ekim tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bu aralar iletişim cezası olarak mektup yasaklamasını beklerken payımıza telefon cezası çıktı. 19 Ekim’de spor cezası biter bitmez telefonu başlattılar. Bir ay sonra da ikinci kez telefon cezası başlayacak. Geriye beş tane ceza daha bizi beklemede ama onlar mektup cezasını da ihtiva edebilir. Hasılı telefon etmesek bile en azından Aralık 19’a kadar mektup alıp-vereceğiz. Hali pür mealimiz böyle işte. Aslında bir ‘ceza’ olması gerekirken gün ve saatlerine göre ayrı ayrı açıp bizleri aylarca disiplin cezasıyla baş başa bıraktılar. Sonuçta hukuki olarak, kendi yağımızla kavrularak AYM ve AİHM’e kadar başvuracağız, başvuruyoruz. Tabii önümüzdeki süreçte ne olur bilinmez. Onun dışında iyi olmaya, ayakta kalmaya çalışıyoruz.”

MEKTUBU GELENLER:

———————————

Demet Resuloğlu – Şakran Kadın Kapalı Cezaevi

Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi

Ayhan Kavak – Tarsus 2 nolu T Tipi Cezaevi

Kaynak: Yeni Yaşam