18 yıldır başkasının adına hapishanede...

.

Merhaba Adil Hocam

              Öncelikle sizlere, okumakta olduğunuz bu mektubu asıl adımla yazamadığım için özürlerimi belirterek başlamak istiyorum. Zaten bu mektubu yazmamın nedeni de asıl adımın bir türlü kabul edilmiyor olması. Tamı tamına 18 yıldır asıl adımı kabul ettiremediğimden dolayı başkasının adına hapis yatıyorum. Bizzat yaşamasaydım, böylesi korkunç bir yanlışın ancak film veya romanlarda olabileceğine inanırdım. Meğerse gerçek hayatta da olabiliyormuş. Çünkü kendim yaşıyorum. İnanmak biraz zor. Ancak 18 yıldır bu ülkedeki hiçbir resmi kurumu, adına hapis yattığım kişi olmadığıma inandıramıyorum.

              Müsaadenizle durumu en başından anlatayım. Suriyeli kaçak bir göçmen olarak, 4 Mayıs 2005’te, Siirt’te gözaltına alındım. Türkçe bilmiyordum. Arapça ve Kürtçe biliyordum. Gözaltındayken kendimi bu iki dille ifade etmeye çalıştım, ama buna izin verilmedi. Gözaltında kaldığım süre boyunca ne tercüman, ne de avukat yardımı aldım. O esnada korkudan, önüme hangi evrakı koydularsa imzaladım. İçlerinde ne olduğunu bilmediğim bir sürü kağıt imzalattılar. 5 günlük gözaltı sürecinin ardından, mahkemeye çıkarıldım. Tercüman istedim, geldi ve onun aracılığıyla, bana imzalatılan evraklarda neler yazdığını öğrendim. Bu esnada öğrendiğim başka bir şey daha vardı; meğerse adım Muhammet Ahmet imiş ve hakkımda örgüt üyeliğinden arama kararı varmış. Mahkemede ısrarla, Muhammet Ahmet olmadığımı, kendisini tanımadığımı, adımın Süleyman Şeyho olduğunu belirtmeme rağmen tutuklandım ve Siirt E-Tipi Kapalı Cezaevine konuldum.

              Yargı süreci, 3 yıldan fazla sürdü. Bu esnada tutuklu olarak yargılandım ve her celsede yanlış bir suçlamayla karşı karşıya olduğumu, gerçek adımın Süleyman Şeyho olduğunu ısrarla dile getirdim. Hatta duruşmalardan birine, Suriye’den gelen babam da katılmıştı. Bu esnada kendisiyle birlikte getirdiği Suriye Arap Cumhuriyeti Nüfus Müdürlüğü’nden onaylı aile tablosunu da mahkemeye sundu. Bu belge ve babamın beyanı resmi kayıtlara da girdi. Ama tüm kanıt ve beyanlara rağmen dava süreci, aleyhime sonuçlandı. 3 yılı aşkın süren yargılama sonrasında müebbet hapis cezasına çarptırıldım. Bu ceza, 2 yılın ardından, Yargıtay’ca da onandı.

              Benim açımdan bu, tam bir trajediydi. Tam 18 yıldır başkasının adına hapis yatıyorum. Bu süre içerisinde 6 cezaevi dolaştım. Türkçe okuma-yazmayı öğrendim. Yine bu süre içerisinde derdimi Adalet Bakanlığı dahil birçok kuruma defalarca anlatmaya çalıştım. Mahkemelere, savcılıklara dilekçeler, kurumlara mektuplar yazdım. Ancak hiçbirine derdimi anlatamadım. Ya da hiçbiri derdimi dinlemek istemedi. Bu konuyla alakalı, 2020 yılında İHD İzmir Şubesi’ne başvurdum. Başvurum üzerine İHD, Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak dilekçemde belirttiklerimin araştırılmasını talep etti. Ancak Başsavcılık, konuyu araştırmadan, benim mahkeme beyanlarıma bakmadan, Muhammet Ahmet değil, Süleyman Şeyho olduğuma dair mahkeme sürecinde sunulan ve dava dosyasına konulan resmi belgeleri incelemeden; yine var olan beyanları göz önüne almadan, 15.09.2022’de kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. Bu da gerçeğin açığa çıkacağına dair az buçuk canlanan ümitlerimin tekrardan yıkılmasına neden oldu.

              Yukarıda da belirttiğim gibi derdimi hiçbir Kuruma anlatamıyorum. Adeta tüm kapılar yüzüme kapanmış durumda. Kurumlar, benim asıl adımı kabul etmeme konusunda sözbirliği etmiş gibiler. Beni ve adımı kabul etmiyorlar. Ben, bu ülkeye sığınmış sıradan bir göçmendim. Ama gelin görün ki tam 18 yıldır Muhammet Ahmet olarak hapis yatıyorum. Ben; kendimden, yaşımdan, ailemden, yaşadığım ve doğduğum yerden eminim. Artık işkenceyi, dehşeti, vahşeti aşıp bir insanlık dramına dönüşen bu yanlışın daha fazla uzamaması için çırpınıp duruyorum. Ortada büyük bir yanlışlık var ve zannımca bu, şayet istenirse çok basit bir şekilde çözümlenebilir.

              Ben, 1984 doğumlu, Suriye’nin Halep iline bağlı Ayn el Arab (Kobane) ilçe nüfusuna kayıtlı İsmail ve Ayşe oğlu Süleyman Şeyho’yum.

              18 yıldır adına hapis yattığım Muhammet Ahmet ise (mahkeme belgelerinden öğrendiğim kadarıyla) Suriye’nin Haseke iline bağlı Derik ilçe nüfusuna kayıtlı 1977 doğumlu; Mahmut ve Fatma’nın oğludur. Aradaki yaş farkı başlı başına bir kanıt niteliğindedir.

              Bu durumda, gerçeği ortaya çıkarmanın bir başka yolu daha var ki bu da çok basit bir yöntemdir; DNA eşleştirmesi. Aile fertlerimden herhangi biriyle DNA eşleştirmesi yapılırsa, gerçeğin ortaya çıkacağına inanıyorum. Kaldı ki ailemin bir kısmı göçmen olarak Türkiye’deler. Bu da talebimi daha olanaklı hale getirmektedir.

İnanın derdimi kime, nasıl anlatacağımı artık bilemiyorum. Mahkemeler ve Bakanlık, asıl adımı kabul etmedikleri için, yıllardır ailem ziyaretime dahi gelemiyor. Bunca zamandır onlarla telefonda bile görüşebilmiş değilim. Çünkü gönderdikleri telefon evrakları, resmiyette ailem olmadıklarından, kabul görmüyor. Dile kolay, tam 18 yıldır başkası adına hapis yatıyorum ve bu zulüm daha ne kadar sürecek bilemiyorum. Her yolu denedim ama olmuyor. Hiçbir Kurum, beni resmi adımla kabul etmek istemiyor. Bütün kapılar yüzüme kapanmış durumda. Bu mektubu, son bir çare olarak yazıyorum. Bir son çırpınış olarak da ele alabilirsiniz. Sizlerin, gerçeğin ortaya çıkarılması konusundaki hassasiyetinizi biliyorum. Sizden talebim, benim sesim olmanız, kendimi ve derdimi anlatmam konusunda bana yardımcı olmanızdır.

Bu mektubu bile kendi adıma değil, adına 18 yıldır hapis yattığım Muhammet Ahmet adına yazıyor olmam bile benim için başlı başına büyük bir işkencedir. Aslında haykırmak, avazım çıktığı kadar “Ben Süleyman Şeyho’yum!” diye bağırmak istiyorum. Böyle yaparsam, belki duymayan kulaklara kendimi duyurabilirim. Ancak, inanın bundan bile emin değilim. Çünkü 18 yıldır umudumun her zerresini gıdım gıdım yitirdim.

Bu konuda başka ne diyebilirim ki!

Mektubuma son verirken, sizleri kendim ve derdimle meşgul ettiğim için tekrardan özürlerimi belirtiyorum. Ayrıca kendimi kamuoyuna anlatma konusunda bana yardımcı olacağınıza olan inancımı belirtiyorum.

Bu temelde; Özgür Basın’ın Yılmaz Savunucusu olmanızdan dolayı sizleri kutluyor, çalışmalarınıza yönelik başarı dileklerimi iletiyor, yayın hayatınızda başarılar diliyorum.

Selam ve saygılarımla

Muhammet AHMET

T-Tipi Kapalı Cezaevi A-27

Burhaniye/BALIKESİR