Sibel Balaç, Gökhan Yıldırım ve Tuğçenur Özbay'ın çığlığını duymayan kaldı mı...

 

“Sincan Kadın Hapishanesi’nde tutulmakta olan Sibel Balaç, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi’nde tutulmakta olan Gökhan Yıldırım, Şakran Kadın Hapsihanesi’nde tutulan Tuğçenur Özbay bugün (18 Nisan) itibariyle Ölüm Orucu’nun 121., 115., ve 34. günlerindeler.”

İlhan KAYA. 2 No’lu F Tipi Hapishane A-23. Kırıklar

 

                                                           

                                                          Tuğçenur Özbay

 

Merhaba,

            İzmir’in F Tipi hücrelerinden selam-sevgilerimizi yolluyoruz.

            Nasılsınız? Siz ve çalışma arkadaşlarınız dileriz ki iyisinizdir.

            Sayın Okay size hapishanelerden yazıyoruz. Tüm ülke hapishanelerinde olduğu gibi burada da birçok sorun, hak gaspı yaşıyoruz. Ancak bu mektubumuzda bunlardan (buradan) değil, yaşanan adaletsizliklere, hak gasplarına ve saldırılara karşı bedenlerini açlığa yatırmış üç arkadaşımızı ve direnişlerini anlatacağız…

            Sincan Kadın Hapishanesi’nde tutulmakta olan Sibel Balaç, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi’nde tutulmakta olan Gökhan Yıldırım, Şakran Kadın Hapsihanesi’nde tutulan Tuğçenur Özbay bugün (18 Nisan) itibariyle Ölüm Orucu’nun 121., 115., ve 34. günlerindeler.

            Her üç arkadaşımız da halkın direnen kesimleriyle dayanışma içinde oldukları, KHK’lerle işten atılıp Yüksel’de işi için direnen memurların yanında oldukları, yoksul mahallelerde halkın uyuşturucuya ve çeteleşmeye karşı protestolarında yer aldıkları için tutuklandılar. Hiçbir somut delil olmaksızın örgüt üyeliği iddiasıyla onlarca yıl hapis cezalarına çarptırıldılar. Halk muhalefetini bastırmak için yargıyı emrindeki bir araç olarak kullanan siyasi iktidarın bu şekilde mağdur ettiği binlerce insan gibi dört duvar arasına fırlatıldılar.

            Fakat onlar bu adaletsizliği kabul etmediler. Susmadılar. Yargının, basının siyasi iktidara hizmet ettiği, mevcut duruma ve gidişata karşı çıkan herkesin zulme uğradığı bir ülkede kendi bedenlerini adaletin bayrağı haline getirmeye karar verdiler. Gasp edilmiş özgürlükleri için direnişe geçtiler.

            Uydurma dijital “delil”lerle, polisin güdümündeki itirafçı ve gizli tanık ifadesiyle tutuklananların serbest bırakılmasını; hapishanede tedavileri mümkün olmayan başta Ali Osman Köse olmak üzere tüm hasta tutsakların serbest bırakılmasını, F Tiplerinde tecrit işkencesine son verilmesini; sohbet ve kitap-yayın haklarının tanınmasını; haksız disiplin cezalarının kaldırılmasını, kelepçeli muayene ve hücre tipi ring zulmüne son verilmesini istiyorlar. Sömürü ve yoksulluk politikalarına, emperyalizmle bağımlılık ilişkilerine son verilmesini istiyorlar.

            Taleplerinden de görülebileceği gibi Sibel, Gökhan ve Tuğçenur yalnızca kendi özgürlükleri için değil, adaletsizliğe ve yoksulluğa mahkum edilmiş, insanca yaşam hakkı elinden alınmış tüm halkımız için direniyor. Halklarımızın direnme damarı bugün onların aç soluklarında geleceğe taşınıyor. O soluk sizlerin de içinize çektiğiniz havaya karışıyor.

            Sayın Adil Okay, iktidar tarafından baskıya uğrayan, demokratik hak ve özgürlükleri önemseyen bir insansınız siz de. Bu yüzden adalet için emek vermek ve bu mücadeleyi canlarını ortaya koyarak yürütenlerin taleplerine sahip çıkmanız, onların sesine ses olmanın sizlerin de sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz.

            Sibel, Gökhan ve Tuğçenurla ilgili sizlerin de duyarlılık göstermenizi istiyoruz. Bu genç insanların yaşamları büyütülecek dayanışma ve direnişle mümkün olacak. Sizin de elinizden geleni yapmanızı, bu üç direnişçinin sesi, soluğu olmanızı istiyoruz. Bu adalet talebi hepimizin talebidir!

            Size ve çalışma arkadaşlarınıza tekrardan sevgi-selamlarımızı gönderiyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…

18 Nisan 2022

İlhan KAYA

2 No’lu F Tipi Hapishane A-23

Kırıklar

BUCA/İZMİR