"HAPİSHANELER TUTSAKLARA MEZAR OLUYOR"... "Bir tedavi düşünün ki; başınızda asker, bileğinizde kelepçe olsun..."

 

Hapishaneler tutsaklara mezar oluyor.

Bir tedavi yöntemi düşünün ki; içinde beton duvar, parmaklıklar, demir kapılar olsun.

Bir tedavi düşünün ki; başınızda asker, bileğinizde kelepçe olsun.

Bir tedavi yöntemi düşünün ki; acil ambulans için, bir avuç mazgaldan dakikalarca dil dökmek olsun.

Bir tedavi yöntemi düşünün ki haftalarca hastaneye gitmeyi beklemek olsun.

Düşünün ki, hasta tutsaklara yaşatılan bu zulmü durdurmak için Sibel Öğretmen ve Gökhan YILDIRIM ölüm orucuna başladı.

            Hasta tutsaklar tutsak kaldıkça hasta olmaya ve ölmeye mahkum edilecekler.

            Onların yaşamını, kendi yaşamlarından vazgeçerek savunan Sibel ve Gökhan için düşünün. Düşünün ki, düşünceniz ses olsun, umut olsun, yumruk olsun!

***

Burası Anadolu Toprakları!

            Bu topraklarda iftiralarla insanların canına kastederek, ekmeklerine kan doğramak, yuvalarını yıkmak, dağıtmak ezeli ve ebedi bir şekilde lanetlenmiştir.

            İftiracılık solucan gibi yaşamak anlamına gelir bu topraklarda.

            Ve bugün uyuşturucu müptelalarının, kişiliksizlerin, hatta varlığı yokluğu bilinmeyen hayali kişilerin gizli tanıklıklarıyla iftiracılık yasallaştırılmıştır.

            İftiracılık değersizliktir. Değersizliğe alıştırmaya çalışıyorlar. Hukuku gizli tanıklarla silah haline getirip tüm halk ve devrimcileri hapishanelere atıyorlar, işinden atıyorlar.

            Sibel BALAÇ ve Gökhan YILDIRIM halkın büyük bir değerini korumak için ölüm orucundalar.

            Solucan gibi değil, insan gibi bir yaşam için açlıklarıyla yürüyorlar.

            Ses ver Anadolu… Haykır!

            Solucan olmayacağız!

 

Edirne F Tipi Hapishanesi