Danimarka Parlamentosu’nda şair Çelik ve politik tutsaklar için resepsiyon

Danimarka Parlamentosu’nda şair Çelik ve politik tutsaklar için resepsiyon verildi

3 Mayıs 2022

25 yıldır tutsak olan Dersimli şair Cengiz Sinan Çelik’in yeni kitabı Serdestan’dan şiirlerinin İngilizce ve Danca tercümelerinin okunduğu Danimarka Parlamentosu, Christiansborg Sarayı’nda gerçekleşen resepsiyonda Çelik’in şiiri, cezaevindeki şair, yazar ve gazetecilerin durumuna ilişkin görüşler paylaşıldı ve Kürtçe müzik dinletisi gerçekleştirildi. Etkinlikte ayrıca Çelik’e kartpostallar yazıldı.   

Milletvekili Lars Aslan Rasmussen’in açılış konuşması ile başlayan resepsiyonun ilk bölümünde Rasmussen, ilk kez bir şair ile ilgili Danimarka parlamentosu çatısı altında böyle bir etkinlik düzenlediklerini söyledi. Bir çok kez şair Çelik’i ziyaret etmek için girişimde bulunduğunu ancak olumlu sonuç alamadığını belirten milletvekili Rasmussen, böylesi bir etkinliğe ev sahipliği yapmış olmaktan onur duyduğunu dile getirdi. Rasmussen devamla ”şair Çelik’in özgürlüğü ve tedavisinin yapılabilmesi için her türlü girişimde bulunacağımı bir kez daha tekrar ediyorum” dedi. 

Ardından şair Cengiz Sinan Çelik’in kızkardeşi Nesrin Çelik yaptığı konuşmada abisi şair Çelik’i çocukluğundan tutukluluk dönemine, şiir, resim ve müzik ile içiçe olan sanatsal dünyasını dinleyiciler ile paylaştı. Aynı zamanda kanser olan şair Çelik’in sesinin, edebiyatının duyulması açısından herkesin çabasının çok anlamlı olduğunu ifade eden Nesrin Çelik, hasta tutsaklara sahip çıkılması çağrısında bulundu. Devamında söz alan şair Çelik’in ablası Gülsüm Çelik emeği geçen herkese teşekkür ederek, kardeşi Cengiz Sinan Çelik’in resepsiyon için kaleme aldığı mektubunu okudu. 

Bürokratik engeller nedeniyle İstanbul’dan etkinliğe katılamayan, şair Çelik’in Serdestan isimli kitabını geçtiğimiz Ocak ayında yayınlayan Ayrıntı Yayınevi’nin editörü Levent Turhan Gümüş’ün mesajı Danca okundu. Mesajında Gümüş: ”Bizi birbirimizden ayıran nehirler şöyle dursun. Büyürken unutmadıklarımız bir diğerine köprü olsun. Oradan sınırları kaldırılmış bir dünya ütopyasına varalım. Cengiz kardeşimiz de duvarları, demir parmaklıkları aşarak katılsın aramıza. Ki şairler bir toplumun aynı zamanda şamanlarıdır. İmkânsız sözcüğüne içerilmiş kuşatmayı yine sözün büyüsüyle dağıtıp, insanlığın özgür ve eşit geleceğini şiirlerine çağırırlar. Ve kuşkusuz ki onlar, Cengiz’in de şiirin de belirttiği gibi, insanlığın tarih boyunca işlediği günahları “pepuk! pepuk!” diyerek kıyamete kadar yüksünmeden taşıyacak olanlardır. “Onlar” dedim çünkü çoklar! Her dönem çok oldular ve her dönem, kar altında büyüyen kardelenler gibi baharla birlikte “Merhaba! Roj baş!” diyerek selama durdular” dedi. 

Şair Cengiz Sinan Çelik’in Serdestan isimli kitabından şiirlerinin çevirisini yapan şair, tercüman ve editör Öykü Tekten konuşmasında, “Şiir kelimesi, ‘yapmak’ anlamına gelen eski Yunanca ποιεῖν (poieîn) kelimesinden türetilmiştir. Bu, gıyaben, şairi bir ‘yapan, üreten’e dönüştürür. Cengiz’i aramızdaki en iyi ‘yapan’lardan biri olarak görüyorum. Ancak Cengiz’in şu anda “yapamadığı” şeyler olduğunu biliyoruz. Örneğin, müebbet hapis cezasını bozamaz, ömrünün son yirmi beş yılını geri alamaz, yürüdüğümüz sokaklarda yürüyemez, ısındığı elleri tutamaz, ailesiyle yemek masasına oturup az önce yazmayı tamamladığı şiire dair sohbet edemez. Yine de Cengiz’in aramızda olduğunu biliyorum çünkü uzun zamandır şiir ve sanatla, engin hayal gücü ve eşsiz sesiyle, hayata ve yaşama olan sarsılmaz bağlılığıyla kendini özgürleştirdi. Cengiz burada çünkü kelimelerin dönüştürme, her türlü sınıra meydan okuma ve her şeye rağmen bizi derinden bağlama gücüne sahip olduğunu belki de çoğumuzdan daha iyi biliyor” dedi. Konuşması ardından Öykü Tekten İngilizce çevrilerini yaptığı Ben Geldim (I’m Here) ve Onlar Masaldılar (Fairy Tales) isimli şiirleri okudu. 

 Kurd PEN Kürt Sürgün Komitesi Başkanı şair Xiyas Zaroj Stêrk, her şeyden önce ölümcül hastalığına rağmen son günlerini cezaevinde geçirmek zorunda kalan Kurd PEN üyesi şair Cengiz Sinan Çelik için gerçekleştirilen bu anlamlı etkinlik için teşekkür etti. Stêrk devamla yüzlerce yıldır Kürt varlığının dünya topluluğu tarafından görmezden gelindiğini belirtti. Kürt dili, kültürü, coğrafyası, tarihi ve doğasının sömürgeci devletler tarafından inkar edilip yağmalandığına vurgu yapan Stêrk, Cengiz Sinan Çelik gibi yüzlerce Kürt yazar, şair ve sanatçının da cezaevlerinde ya da sürgünde susturulmaya çalışıldığını söyledi. 

 Ardından sözü alan Danimarka’nın Yaşar Kemal’i olarak anılan şair, romancı ve denemeci Henrik Nordbrandt, şair Çelik’in kitabından Danca çevirisini yaptığı ”Ben Geldim’ şiirini okudu, dayanışma dileklerini aktardı. 

 Resepsiyonun ilk bölümü Londra’dan katılan tutuklu şair İlhan Sami Çomak’ın kuzeni sanatçı ve gazeteci Suna Alan’ın Kürt şairi Cegerxwin’in şiirlerinden bestesi yapılan eserleri ve büyük ilgi ile karşılanan bir dengbej eserini seslendirmesi ile tamamlandı. İlk bölüm ardından verilen arada katılımcılar tarafından şair Çelik’e kartpostallar yazıldı.

Etkinliğin ikinci bölümünde PEN International’ın başkanı Burhan Sönmez’den resepsiyon için kaleme alınan mesaj milletvekili Lars Aslan Rasmussen tarafından okundu. Mesajında Sönmez ”Beş yıl önce PEN International büyük bir heyet ile Türkiye’yi ziyaret ettiğinde bizler Silivri Cezaevi’ne de gittik. Askerler hapishaneye yaklaşmamıza izin vermediler. Uluslararası yazarlardan oluşan heyetin etrafını silahlarla sardılar, hatta fotoğraf çekmemizi bile engellediler. Cengiz Sinan Çelik gibi masum insanların o cezaevinde kaldığını biliyorduk. Onlar şairler, gazeteciler, akademisyenlerdi. Amacımız onlara yalnız olmadıklarını göstermekti. Ertesi gün basında geniş haberlerle sesimizi duyurmayı başardık. O dönem o hapishanede on bin kişi vardı. Geçen yıl tutukluları tekrar ziyarete gittiğimde sayı otuz bine çıkmıştı. Ülkem politikacıların umut yerine zulmü dağıttığı bir yer. Cengiz’in o duvarlar arasında yazdığı şiirler, otoriter siyasetin karanlık ağına karşı yükselen bir ses. Bu yüzden sesi değerlidir ve geleceğimize aittir. Türkiye’de yirminci yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkan bir söz vardır: “Bu ülkede yazar olmak istiyorsan hapisten geçmelisin.” Komik ve üzücü ama gerçek. Beş yıl önce uluslararası heyetle yaptığımız ziyarette cezaevinin karşısındaki boş alanda toplanmıştık. Sahanın ortasında bir kafe vardı. Adı “Son Umut” idi. Buna gülmüştük. Devletin, masum insanları hapse attığı yere Son Umut adını vermişlerdi. Ama bir bakıma doğruydu. Son Umutlarımız o duvarların ardında tutuluyor. Onların sesiyle hayata daha iyi tutunuyor, yarınlar için umutlarımızı diri tutuyoruz. Cengiz Sinan Çelik’in şiirlerine teşekkürler. Şiirleri ve umutları sadece onun geleceği için değil, hepimiz için ” dedi. 

Program devamında söz alan, kitapları Portekizce, Arapça, Türkçe, Felemenkçe ve Farsça’ya çevrilmiş Danimarkalı şair Niels Hav konuşmasında ”Türkiye PEN’i Cengiz Sinan Çelik ve durumu hakkında bilgi sahibi olmaya çağırıyoruz” dedi. Niels Hav şair Çelik’in kitabından Danca çevirisini yaptığı ‘Günaydın’ şiirini okudu, desteklerini sürdüreceğini söyledi. Ayrıca şair Hav’ın Türkçe’ye tercüme edilen ”Karanlıkta Kertenkele Avlamak” şiiri resepsiyon kapsamında okundu.  

 Ardından söz alan Danimarka PEN Temsilcisi Jørgen Christensen Wind Nielsen ”Biz Danimarka PEN olarak Türkiye’de politik tutukluların,  gazeteci, yazar ve şairlerin olduğunu biliyoruz. Ahmet Altan gibi yazar ve gazeteciler bizim onur üyelerimiz” diyerek Cengiz Sinan Çelik’in sesini Danimarka PEN olarak duyurma çabasında olacaklarını  sözlerine ekledi. 

İstanbul’dan resepsiyona katılan Finlandiya PEN üyesi gazeteci-yazar ve editör Roni Nasır Kaya, şair Çelik vesilesiyle gerçekleşen resepsiyonda cezaevlerinden edebiyat dünyasına eserler katan diğer yazarları da anarak sözlerine başladı. Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, İlhan Sami Çomak, Gültan Kışanak ve daha onlarcasının bütün zorluklara rağmen üretmeye devam ettiklerini söyleyen Kaya, ”yakın zamanda sevgili şair Cengiz Sinan Çelik’in “Serdestan” adlı şiir kitabı yayımlandı. Bu kitap edebiyatçılar arasında çok olumlu karşılandı ve büyük ses getirdi. Tutuklu şair, cezaevi koşullarında ve ağır hastalığına rağmen yazmaya devam ederek umudu her gün yeniden yaratıyor. Ancak tedavi imkanları son derece kısıtlı, hayatı tehlike altında. Sevenleri ve okurları tahliyesi için çabalıyor. Bu vesile ile başta Cengiz Sinan Çelik ve bütün arkadaşları için özgürlük çağrısında bulunuyorum” dedi. 

Resepsiyon Danca ve İngilizce okunan şiirlerion ardından sanatçı Cahit Ece’nin duduk dinletisi ile sona erdi.

*

25 yıldır cezaevinde olan şair ve ressam Cengiz Sinan Çelik, 1974 Dersim Hozat doğumlu. Cezaevinde Türkçe ve ana dili Kürtçe (Kirmanckî) şiirler yazan Çelik’in resim çalışmaları yurt içi ve yurt dışındaki sergilerde yer aldı. Dergi ve gazetelerde şiir, düzyazı ve makaleleri yayımlanan Çelik, 2011, 2012, 2015 Hüseyin Çelebi Edebiyat Etkinliği’nde Türkçe ve Kürtçe şiir dallarında, İnsan Hakları Derneği Bingöl Şubesi’nin 2010 yılında düzenlediği “Resim, Şiir ve Öykü Yarışması’nda şiir dalında, 2012 yılında gerçekleşen Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Festivali’nde şiir dalında derece ve ödüllere değer görülmüştür.  Çelik’in şiir kitabı Serdestan Ocak 2022’de Ayrıntı Yayınlarından çıktı.

Kaynak: nupel.tv