'Cezaevinde anneleriyle kalan çocukların hiçbir hakkı tanınmıyor'

MERSİN – Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Tarsus Cezaevinde çocuklu kadınları ziyaret eden İHD Akdeniz Bölge Temsilcisi Avukat Yasemin Şeker, “Kreş hakkı, çocuk için ayrı yatak, ayrı besleme, havalandırma, yeteri kadar oksijen ve oyun alanı yok” diye belirtti.  

Adalet Bakanlığı verilerine göre, Dünya Çocuk Hakları Günü’nde cezaevlerinde bulunan 2 bin 767 çocuktan 669’u 0-6 yaş arasında. İnsan Hakları Derneği (İHD) Akdeniz Bölge Temsilcisi Avukat Yasemin Dora Şeker, Tarsus T Tipi Kapalı Kadın Cezaevi'nde kalan müvekkiliyle yaptığı görüşmede, çocukların yaşadığı hak ihlaline dikkat çekti. 

‘SAĞLIK HİZMETİ SAĞLANMIYOR’ 

Tarsus Kampüs Cezaevi'nde bebekleriyle kalan 6 kadından biri olan Safiye Yağmur'un yaşadıklarını oda arkadaşı Nursel Yiğit'ten dinleyen avukat Şeker, bir yaşındaki çocuğun güneş görmemekten kaynaklı sağlık sorunları yaşadığını aktardı. Çocukların yeterince sağlık hizmetinden yararlanmadığını, acil durumlarda ambulans sağlanmadığını belirten Şeker, revire götürülen çocuklara fiziki muayene yapılmadan sadece uzaktan "Nesi var "şeklinde doktor kontrolünden geçirildiğini kaydetti. 

‘OYUN ALANI YOK’ 

Bebeklerin ayrı bir yatağının olmadığını ifade eden Şeker, "Çocukların başka çocuklarla birlikte kalma şansı yok, kreşe götürülmüyor. Sadece koğuşta annesiyle birlikte kalıyor. Annesinin yedikleri ile beslenmek zorunda. Çocuklara özel bir yemek yapılmıyor. Çocuğa göre bir menü verilmiyor. Çocuğun daha iyi koşullarda havalandırılması gerekirken, koğuş penceresinin çok küçük ve yüksek olmasından kaynaklı beraberinde ciddi havalandırma problemini getiriyor. Böylece çocuk yeterince oksijen alamıyor. Yeterince oksijen alamayan çocukların gelişiminde problemler yaşanıyor. Bunun yanı sıra havalandırma alanlarının dar ve tutukluların çamaşırlarını serdiği alanlarda olmasından dolayı çocuklar yeterince buradan da yararlanamıyor. Çocuklar için ekstra bir oyun alanı da yok" diye belirtti. 

‘HASTANE SIRASI 4 AY SONRA GELİYOR’ 

Bebeğiyle birlikte 6 yıl 3 ay infazını yatacak olan Mevlüde Güler de "Bebeğimle kalıyorum; ama bebeğimin burada başına ne gelecek hiç bilmiyorum. Bizler hastalandığımız da revire çıkmak için dilekçe veriyoruz; ancak 3 veya 4 ay sonra sıra geliyor. Çocuğum hastalandığında ben bu şartlarda ne yapacağım?" diye kaygılandığını aktaran Şeker, bu durumun kadına ayrı bir travma yaşattığını söyledi. 

'ÇİFTE STANDART UYGULANIYOR'

Kanunların adli ve siyasi tutuklular arasında farklı uygulandığını söyleyen Şeker, "TMK kapsamında kadının bebeğinin olup olmamasına, yaşlı olup olmamasına bakılmaksızın daha uzun süreli bir infaz dayatılıyor ve denetimli serbestlikten çıkma durumları da düşürülüyor" dedi. Siyasi suçlardan hükümlülerin son 6 ay denetimli serbestlikten faydalandığını ve bunun da kriterlerinin "disiplin cezası almamış" olmasıyla "iyi hal" raporunun olması gerektiği gibi şartlar dayatıldığının altını çizen Şeker, şöyle devam etti: "Disiplin kurulları kamu görevlilerinden oluşması sebebiyle idarenin aleyhine raporlar düzenlemedikleri ortada. Bu yüzden disiplin cezaları veren veya disiplin cezaları üzerine 'iyi hal' ve 'kötü hal' raporlarını veren kurulların da raporlarının gerçekçi olmadığını görüyoruz. Birçok hükümlü bu denetimli serbestlik koşullarında 'iyi hal'i olmadığı için yararlanamıyor. Çocuklu olanlar için de aynı çifte standartlar uygulanıyor. Bebekli veya hasta olması halinde erken tahliye imkanından faydalanamıyor." 

'BEBEKLER İÇİN ANNELERİN İNFAZI ERTELENMELİ'

Cezaevinde çocuklu kadınların sayısına dikkat çeken Şeker, şunları söyledi: "Adli ve örgütlü suçlardan tutuklu çocuklu kadınların bebeklerinin büyüyüp kendi ayakları üzerinde durabilecek bir yaşa gelmesine kadar cezaları ertelenmelidir. Çünkü cezaevlerinde büyüyen çocuklar aynı zamanda eğitim süreçlerinden de mahrum bırakılıyor. Sosyalleşemedikleri ve diğer çocuklarla birlikte büyümediği için bireyselleştiği ve toplumdan izole bir şekilde büyüdüğü bilimsel verilerle belirtiliyor. Bu tür sağlıksız ortamda çocukların büyümesinin engellenmesi ve çocuklu kadınların cezaevlerinde tutulmaması gerekir" dedi. 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı