28 yıllık mahpus yazar ve çizer Ahmet Bilge, Elbistan'dan Antalya Cezaevine sevk edildi

bianet yazarı ve çizer Ahmet Bilge, tutulduğu Elbistan Cezaevinde, “Bakanlıktan özel yetkiyle gelmiş görevlilerce” darp edildiğini anlattı. Bilge’nin el konulan eşyaları arasında, adres defteri de var.

Ayça Söylemez İstanbul - BİA Haber Merkezi 17 Ekim 2022, Pazartesi 15:26

Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevinde hükümlü bulunan bianet yazarı ve çizer Ahmet Bilge, koğuşlarında fiziki saldırıya maruz kaldıklarını yazdı. 22 Eylül 2022 tarihli mektubunda, kendisi ve bir koğuş arkadaşının aramaya direnmemesine rağmen darp edildiklerini, ardından eşyalarının dağıtılıp bazılarına el konulduğunu anlattı.

El konulan eşyaları arasında, dış dünyayla iletişim kurmada kullandığı adres defteri de var…

Kardeşi Fuat Bilge bianet’e yaptığı açıklamada, Ahmet Bilge’nin bu saldırının ardından Antalya Cezaevine sevk edildiği bilgisini verdi.

Ailesi Diyarbakır’da yaşadığından, görüşe gitmeleri bu sevk nedeniyle daha da zorlaştı. Maraş’ın Elbistan ilçesi Diyarbakır’a 349,5 kilometre uzaklıkta. Antalya ile Diyarbakır arasında ise 1123,5 kilometre var.

TIKLAYIN - “Hapisteki yaşım dışarıdaki yaşımdan büyük”

28 yıldır cezaevinde bulunan Ahmet Bilge’nin cezasının infazı 15 ay sonra tamamlanıyor.

Mahpuslar ailelerinden uzağa gönderiliyor

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil toplum Derneği (CİSST) Hapiste Ağırlaştırılmış Müebbet alan temsilcisi Heval Zelal Avcı da bianet’e yaptığı açıklamada, kendilerine mektup gönderen birçok mahpusun, ailelerinden uzak hapishanelere sevk edilmekten şikayetçi oldukları bilgisini verdi:

“Ailelerinin olduğu kentlere yakın hapishaneye sevk edilme talepleri de genellikle kapasite olmadığı gerekçesiyle olumsuz yanıtlanıyor. Bu durum hem mahpusları hem ailelerini, psikolojik olarak olumsuz şekilde etkiliyor.

“Birçok mahpusun ailesi ekonomik sıkıntılar nedeniyle uzak kentlere görüşe gidemiyor. Görüş süreleri bir saatten az, genellikle 45 dakika olarak uygulanıyor ve çok uzun yolun ardından yakınlarını kısa bir süre görebiliyorlar.”

Avcı, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpuslara yüz yüze görüşlerde “tek kişi” uygulaması olduğunu, yani görüşte sadece annesi ya da sadece kardeşi şeklinde tek seferde tek kişiyle görüşebildiklerini, bu tür zorluklar nedeniyle de birçok hükümlünün ailesine “Görüşe gelmeyin” diyebildiğini aktardı.

“Bakanlıktan özel yetkili görevliler”

Ahmet Bilge mektubunda saldırıyı şöyle anlattı:

“21.09.2022 tarihinde, ‘koğuş araması var’ denildi ve havalandırmaya çıkmamız istendi. Havalandırmaya çıktık. Bu arada koğuş ve havalandırma gardiyanlarla doldu. Robokoplar da vardı. Hallerinden sorun çıkaracakları anlaşılıyordu. İçeri giren gardiyanlar Elbistan Hapishanesi’nde görevli olmadıklarından hiçbirini tanımıyorduk. Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla, bunlar Adalet Bakanlığı tarafından özel yetkiyle gönderilmişlerdi.

“Yumruk ve tekmelerle üzerime saldırdılar”

Havalandırmada üst aramız yapılırken pek bir sorun çıkmadı. Daha sonra, koğuş ve eşya araması için içeri geçtiler. Ben ve Rahim Durukan adındaki koğuş arkadaşım da yapılacak aramaya nezaret etmek amacıyla içeri geçtik. (Koğuş aramalarında, biri alt katta diğer üst katta olmak üzere iki nezaretçi mahpus bulunur.) Ben alt katta idim. Arama esnasında ortamı provoke ettiler ve tümü birden yumruk ve tekmelerle üzerime saldırdılar. Çıkan sesler ve arbede üzerine aşağıya inen Rahim arkadaşa da saldırdılar. Akabinde, bizi kelepçeleyerek müşahededeki hücrelere koydular.

Yaklaşık bir saat müşahedede tutulduk. Ardından tekrar koğuşumuza getirildik. Koğuş darmadağındı. Eşyalarımız yerlere saçılmış, kimisi kırılıp dökülmüş, kimisi de götürülmüştü. Havalandırmadaki arkadaşları içeri almamış, aramayı nezaretçi olmadan yapmışlardı.

“Muayene sonuçları ve raporlar bize verilmedi”

Ben özellikle baş ve yüz bölgemden çok darbe almıştım ve iyi değildim. Rahim arkadaş da omuz ve bel bölgesinden şikayetçiydi. Bu sebeple doktora çıkarılmayı istedik. Çok geçmeden - ki akşam saatleriydi - Devlet Hastanesi acil servise götürüldük. Burada kırık şüphesiyle burun röntgenim çekildi. Ardından tomografim çekildi. Rahim’in de röntgeni çekildi. Ama istememize rağmen muayene sonuçları ve raporlar henüz bize verilmedi.

Hapishane yetkilileri: Bizim dışımızda

Olaydan sonra konuştuğumuz hapishane yetkilileri, her şeyin, Bakanlıkça özel yetkiliyle gönderilen ekibin inisiyatifinde geliştiğini ve kendilerinin olayın dışında olduklarını belirttiler.

İki gün sonra da ben ve Rahim Durukan arkadaş hakkında, aramaya karşı çıktığımız gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatıldı. Aramaya karşı çıkma gibi bir tutumumuz olmamıştı elbet; ama bu manipülasyona da hiç şaşırmadık. Çünkü sığınacak bir gerekçeye ihtiyaçları vardı.

Suç duyurusunda bulundular

Olayın gelişimi ana hatlarıyla idareye ve Adalet Bakanlığı’na birer dilekçeyle yazdık, ayrıca Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Ama dışarıda bile adalet bu kadar siyasallaşmış ve dibe vurmuşken bir siyasi mahpus için hak yerini bulur mu, sanmıyorum. Adalet Bakanı, işkenceye sıfır tolerans tanıyacaklarını ve hiçbir memurunun işkenceyle anılmayacağını belirtmişti oyda. Her şeye rağmen yasal yolları zorlayacağız.”

Ahmet Bilge anlattığı saldırının üzerinden dört gün geçtiğini, şimdi nispeten daha iyi olduklarını da ekledi. Mektubunu şu notla sonlandırdı: “Adli-siyasi tüm koğuşlarda eşyaları dağıtmış ve kimisini almışlar ama bizimki gibi fiziki bir saldırı olmuş mu bilmiyorum.”

Fuat Bilge kardeşinin darp raporunu aldığını, olayın hukuken takipçisi olacaklarını söyledi. (AS)

Kaynak: www.bianet.org